Bir büyüklenme, bir bağırtı, bir böbürlenme! Püf desen yıkılacak.
Efendim!
Şu Fırıncılar: Çok Plansızlar. Bilgisizler. Açgözlüler. Bunları ben söylemiyorum. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı söylüyor: Önüne gelen fırıncı oldu. Fırın açtı. Bütün şehirler, kasabalar fırın doldu. 100 ekmeğe ihtiyaç varken, 500 ekmek pişirecek kadar fırın yapıldı. Fırın tam kapasite ile çalışmayınca; ekmek başına maliyet yükseliyor. Fırıncı, “ölçek ve teknolojik rekabet hesabı” yapmadığı için bedelini tüketici vatandaşa bindiriyor.
Ne yapalım?
Tavan koyalım.
Ekmek 65 kuruşu geçmesin.
Tavan koyma ölü doğdu!
Ekmek çıktı 125 kuruşa. Hiçbir yerde inmedi 65 kuruşa.
Tavan modeli!
Püf demeden yıkıldı.

* * *

Fırıncılar araştırmışlar. Bakan’a “önce kendini bil...” sonra büyüklen, bağır, böbürlen demekteler: Sayın Bakan; “Fırıncı, plansız, bilgisiz olduğu için rekabet edebilir ölçekte ve teknolojik yenilikte kapasite oturtamadı” diyor ama kendi bakanlığı da “un fabrikalarında rekabet edebilir ölçekleri” tutturamadı. Türkiye’nin yıllık yerli buğday üretimi 14 yıl önce 17 milyon tondu. Bugün de 17 milyon ton. Buna rağmen un fabrikaları 38 milyon ton kapasiteye çıkarıldı. Bakanlık izin verdi. Onay verdi. Üstelik yüzde 90’ına “teşvik” verdi. İhtiyacın çok üstünde buğday öğütme kapasitesi (un fabrikası) kuruldu.
Buğday üretimi dondu!
Un fabrikaları ise...
Seller sular gibi şişti!
Yani fırıncı şunu diyor:
Tencere dibine bak!

* * *

Ete de tavan geldi.
Kıyma 32 lirayı geçmeyecek.
Kuşbaşı 34 lirayı delmeyecek.
Kasaplar da araştırmışlar, “tavan koyucu bakan önce kendine bak...” demekteler. 2002-2015 arasında (son 13 yıl) Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, halkın vergilerinden toplanmış paradan 80 milyar TL’yi “tarlalarda, bostanlarda, seralarda, bahçelerde tarımsal ürün ile ahırlarda, çiftliklerde, meralarda et üretimi artsın” diye hibe olarak dağıttı. 80 milyar lirayı verdi, bu parayı alanlar ne yaptı diye takip etmedi.
Verimi izlemedi.
Üretimi gözlemedi.
Sonuç perişanlık!
Kendi halkına dünyanın en pahalı etini yediren ülke Türkiye oldu. Kimin cebine kondu bu 80 milyar TL para?
Çünkü üretim artmadı.
Ete tavan modeli!
O da püf demeden yıkıldı.

* * *

Bir püf yıkılma daha oldu.
Petrolün dünya fiyatı 149 dolardan
30 dolara indi. Buna bağlı olarak doğal gaz fiyatı da düştü. Türkiye Rusya doğal gazına bağımlı hale getirildi. Rus Gazprom şirketi Avrupa ülkelerine ortalama fiyatını 184 dolara indirmesine rağmen bizim ülkemizde doğalgaz şirketleri halka 345 dolardan fatura kesmeye devam ediyor. Ruslar, Türkiye’ye indirim yapmadı mı? Yapmadıysa “tezek kozumuzu” kullanarak Putin’i neden korkutmadık?
Ete tavan!
Ekmeğe tavan!
Gaza tavşan!

Havuz yağı yetmiyor!


Eski Bakan Prof. Dr. Hüseyin Çelik, “AKP kurulmadan önce partinin programını yazmayla görevlendirilen 11 kişiden biriyim...” dedikten sonra “Gemi su alıyor... AKP gemisi batıyor...” uyarısı yaptı. Gemi su aldıkça Cumhurbaşkanı’nı övmek, göklere çıkarmak, yağlamak, parlatmak için milyarlar akıtılan “Havuz Medyası yazarlarının” yağı yetersiz kalıyor. Bunun için muhalefet kalemlerinin, Ulusalcıların, Kemalistlerin hoşuna gitsin de “Bravo Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan’a... Avrupa’nın ağzının payını verdi..” desinler diye AB Komisyonu Başkanı Junker ile yapılan “mülteci pazarlığı gizli görüşmesi” basına sızdırıldı. Ama muhalefet kalemleri, Kemalistler, Ulusalcılar, “bu yakışıksız pazarlık Türkiye’nin onurunu zedeler” diye eleştirdiler. Junker’i haşlama kurnazlığı ters tepti. Sadece AKP gemisi değil “Havuz Medyası” da su alıyor!