Bir şarkı bir kongreyi tutsak etti. Tutsak edilmiş kongre, tutsaklığına yakışır biçimde başladı, bitti.
Ayakta alkışlar.
Kırmızı karanfiller.
Atılan nutuklar.
Kısılmış sesler.
Sel olmuş sevgiler.
Salona eşiyle gelen arkadan hançerlenip kovulduğu için gitmekte olan 20 aylık Başbakan’dı.
Soran yoktu.
Bu adam neden geldi?
Neden gidiyor?
Neyi eksik yaptı?
Kimin tavuğuna taş attı?
Sorgulayan çıkmadı.
Akıl esir edilmiş.
İdrak zincirlenmişti.
Giden ağam!
Alkışlanıyordu.
Rahmet okuyarak.
Niyaz ederek.
Birliğimiz diyerek.
Ben kovulayım.
Partimiz zarar görmesin.
Beraberliğimiz diye bağırarak.
Veda etti, gitti.

*  *  *

Kırgınlık yoktu.
Kızgınlık yoktu.
Küsme, darılma yoktu.
O şarkı hep çalıyordu.
Şarkı çalınca koca salonda alkışların dozu dört kat birden yükseliyordu. Salona eşiyle birlikte giren yeni Başbakan’dı.
Soran yine yoktu?
Bu gelenin gidenden ne fazlası var? Bir fazlası vardıysa niçin 20 ay önce o tayin edilmedi?
Beyinler tutsak.
Dikkatler esir.
Algılar zincirlenmiş.
O şarkı, o beste!
Esir etti, bağladı.
İşimiz hizmet.
Gücümüz millet.
Kongre seçimini yaptı.

*  *  *

Partinin her şeyi o şarkıda adı geçen ve iki dudağı arasından çıkan her söz emir kabul edilen liderdi. Ben size Kongre yeni bir başbakan değil tek adam ve tek lidere yeni bir yardımcı seçti diyeyim, siz “yeni çanta taşıyacak olanı” tayin etti diye anlayın.
İsterseniz şöyle anlayın:
“Hem yumuşak başlı hem de koyun olacak” biri arandı ve tayin edildi; “Cumhurbaşkanı ile uyumlu olacak” diye kibarca koltuklandı, arkası sıvandı; “Yürü Binali seni kim tutar” denildi. Cilalı cümlelerle yeni algı mühendisliği süreci de sesi kısık yeni Başbakan Binali ile başladı:
Yeni aşama.
Yeni dönem.
Yeni şahlanış.
Yeni icra.
Yeni inşa.
Bu parlak, ışıltılı, umut aşılayıcı tarifler; başarılı olursa bunu o şarkıda adı geçen lider yapmış olacak, başarısız olursa “çantayı taşıyamıyor” denilerek yeni gelene fatura edilecek. Tayin kovulmayı, kovulma yeni tayini izleyecek.
Alan memnun.
Veren memnun.
Seçen memnun.

*  *  *

Tamam da yeni Başbakan Binali Yıldırım’ın kendisine “Nereden buldun Binali?” diye sorup cevabını bütün toplumla paylaşmalı.
Çocukları var.
Bakanlığa başladığı dönemde kendisinin ve çocuklarının varlığı, zenginliği, birikimi yoktu. Bakanlığı döneminde çocuklarının gemi sayısı 30’a ulaştı. Binali Yıldırım, çoğunlukla devlet memuru olarak çalıştı (bakanlık da bir devlet memurluğudur aslında) ve çocukları bakanlığı döneminde zengin gemi sahibi armatör oldular.
Nereden, nasıl?
Bir açıklaması olmalı.
Yeni Başbakan, “Ben ve çocuklarım nereden bulduk” açıklamasıyla yeni dönemi, yeni aşamayı, yeni icra ve inşayı başlatmalı ki, o kongreyi tutsak eden şarkıda adı geçen lider de gemi sahibi olmuş çocuklarını yanına çağırsın ve hadi “biz de nereden nasıl bulduğumuzu açıklayalım” demeyi akla getirsin.
Önce nereden buldun.
Sonra yeni dönem.
Yeni dönem eski edebiyat.