Gün geçmiyor ki, ülkemizin 6.5 milyar bütçeli nadide kurumlarından Diyanet İşleri Başkanlığı tuhaf ve çağ dışı bir açıklama yapmasın!
En son yine Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez (Bu arada insanların soyadları bazen kendilerine nasıl da uyuyor... Söylemeden geçemedim) ‘’Atatürk heykelleri puttur! Dinimizde putlara yer yoktur! Biz Müslüman bir ülkeyiz’’ demiş.
Bunu internette okudum.
Tekzip edilmediği için doğru kabul ediyorum.
İlk olarak ‘’Biz Müslüman bir ülkeyiz’’ diyerek bu ülkenin en az bizim kadar sahibi ve vatandaşı olan gayrimüslim insanları yok saymış.
Hayır, biz çoğunluğu Müslümanlardan oluşan laik bir ülkeyiz. Öyle de kalacağız.
Aslında Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in böyle bir şey söylediğine inanmak istemiyorum. (İnşallah bu iddiaları yalanlarlar ama en azından bu satırlar yazılıncaya kadar yalanlamadılar.)

* * *

Dinimizce yasak olan put ve puta tapınma insanların adaklar adayarak, önünde dualar edip, kendilerine faydası dokunacağını sandıkları nesneler ve onlara ibadet etmeleridir.
Bunların insan görünümünde heykel ya da resim olmasına da gerek yoktur. Mezar olur, türbe olur, kutsal çeşme olur, adak ağacı olur...
İnsanlar o şeyin kutsal olduğuna inanır ve Allah’a dua edeceğine o nesneden aracı olmasını isterler. Dualarının onun aracılığıyla kabul olacağına inanarak adak adar, o şeye el sürer, yüz sürer, ondan medet umarlar.
Maalesef bu tanım bir kesimin kutsal kabul ettiği saçma sapan birçok şeyi kapsıyor.
Oysa peygamberimiz tam da bunu önlemek için kendi resim ya da heykellerinin yapılmasını yasaklamıştır. Ümmetini herkesten iyi o tanıyor tabii!
Yoksa peygamberimiz sanat adına güzellik, hoşluk olsun diye yapılan resim ve heykelleri yasaklamamıştır.
Bu açıdan bakıldığında Diyanet’in halkın gidip, hastalıktan parasızlığa her türlü sorun için medet umduğu bütün türbeleri ve buna benzer kutsal diye tapınılan; hırkaydı, sakaldı, her türlü putlaştırılmış nesnenin haram olduğunu açıklaması gerekir.

* * *

Ama onlar Atatürk heykellerinin put ve haram olduğunu açıklıyorlar.
Çok manidar!
Kim görmüş ki bir Atatürk heykelinden, biri dua ederek, önünde tapınarak, adak adayarak medet ummuş! Hasta bir yakınına çare için Atatürk’e dua etmiş!
Bir mezarın, bir resmin ya da heykelin önünde saygıyla durmak, onu şükranla anmak, ya da ölünün arkasından dua etmek ancak ahde vefadır. Bir gönül borcudur. Tapınma değildir.

“Kadınlarla tokalaşmak kesinlikle haramdır’’ diye hangi ayette yazıyor?


Hadi biri, birilerinin gözüne gireceğim diye cin bir fikirle geliyor... Peki, etrafında kimse yok mu onu uyaracak, saçmaladığını söyleyecek?
Öyle kızıyorum ki yaz yaz bitiremiyorum.
Yine Diyanet!
Enerji Bakanı Berat Albayrak, AKP kongresinde eski Başbakan’ın eşi Sare Davutoğlu’nun elini sıkmayınca onun bu davranışını aklamak için;
‘’Bu konuda Peygamber Efendimizin ha-disleri vardır. Tartışılacak bir konu değildir. Kadınlarla tokalaşmak kesinlikle haramdır!’’ diye açıklamada bulundu.
Kesinlikle haram olan bir şey varsa, o da Allah adına hüküm koymaktır!
Onun helâl kıldıklarını haram yapmaktır!
Bunu bilen bir Allah’ın kulu yok mu
Diyanet’te?
Bari pek makbul karşılanmaz falan deseydiniz!
Bir de kurnazlar... Hani minareyi çalan kılıfını hazırlarmış ya! Korumaya çalıştıkları kişinin daha önce kadınlarla el sıkışırken resimleri olduğunu bildikleri için eklemişler; ‘’İstisnai durumlar olabilir. İslam’a zarar verebilecek bazı durumlarda öyle haller olur ki, kadınla tokalaşmanın dine faydası olabilir’’
Nereden uydurdularsa bu bölümü?
Belli ki Sare Hanım’ın da bu haramdan haberi yoktu ki, birçok kişiyle tokalaştıktan sonra eli havada kaldı.

* * *

Oysaki Kur’an’ın birçok ayetlerinde açıkça diyor ki;
‘’Rabbimizden size indirilen Kur’an’a uyun. Onu bırakıp da başka dostların peşinden gitmeyin. Ne kadar az öğüt alıyorsunuz!’’ (Araf Suresi, 3)
‘’Dillerinizin yalan yere nitelendirmesi dolayısıyla şuna helal, buna haram demeyin. Çünkü Allah’a karşı yalan uydurmuş olursunuz. Şüphesiz Allah’a karşı yalan uyduranlar kurtuluşa ermezler.” (Nahl Suresi, 116)
Allah sanki Diyanet İşleri’ne seslenmiş.
Artık başka dostlara hoş görüneceğim diye saçma sapan fetvalar vermeyin, Kur’an dışında şuna helal buna haram demeyin. Çünkü size inanıp bunları gerçek zannedenler var. Hem ayıp, hem yazık oluyor!