Yani başkanın elinde bir sihirli değnek olacak ve dokununca Türkiye kanatlanıp uçacak,
öyle mi?
Hay siz aklınızla bin yaşayın
e mi?
Aslında bunun adı “Büyüklere masal”dır.
Başbakan Binali Yıldırım başka bir açıdan bakıyor olaya... Daha doğrusu “Başkanlık olmazsa Türkiye bölünür!” diyerek millete gözdağı veriyor!
Demek ki başkanlık tutkal gibi Türkiye’yi birbirine yapıştıracak, öyle mi?
Uçuracak, yapıştıracak, çağ atlatacak, güce güç katacak...
Söylemler böyle... Ne sihirli makammış bu öyle?
* * *
Dünyadaki başkanlık uygulamalarına bakınca, bunun tersini görüyoruz. Başkanlık sistemi ile yönetilen 47 ülkenin, (sadece Amerika hariç) neredeyse tamamı sürünür halde!
O ülkelerde Başkanlık var, demokrasi yok, hak yok, hukuk yok!
ABD Başkanı Obama:
“8 Kasım günü 8 yıllık sürem doluyor. Görevi yeni bir başkana bırakacağım için mutluyum. Bir insan için 8 yıl yeterli” diyor.
İktidarlarını uzatmak için kanunları değiştiren ve hukuku ayaklar altına alan liderlerden örnekler veren Obama, bunun sadece istikrarsızlık ve kavga gibi riskleri beraberinde getireceğinin altını çiziyor ve “Bu çok tehlikeli bir yola giden ilk adımlardır” diyor. Aklı olan bu sözlerden ders çıkarır!
“Bu bir itiraftır!”
Başbakan Binali Yıldırım’ın “Başkanlık gelmezse Türkiye bölünür” açıklamasına, iki milletvekilinden sert eleştiriler geldi.
CHP Trabzon Milletvekili Halûk Pekşen ve MHP Gaziantep Milletvekili Ümit Özdağ...
Halûk Pekşen “Başbakan’ın bu sözleri, 14 yıldır iktidarda olan siyasi partinin ülkeyi bölme noktasına getirdiğinin itirafıdır” diyor ve ekliyor:
“14 yıllık iktidarlarının sonucunda ben ilk kez, Türkiye’nin bölüneceğini Başbakan’ın ağzından duyuyorum. Oysa kimsenin böyle bir talebi yok. Şaşılacak bir itiraf!”
* * *
MHP’li Prof. Dr. Ümit Özdağ da Başbakan’ın sözlerini şu sözlerle eleştiriyor:
“Başbakan, başkanlık olmaz ise Türkiye bölünür, demiş. Niye siz gelinceye kadar böyle bir sorun yoktu? Eğer bir Başbakan ‘başkanlık gelmezse, yönettiğim ülke bölünür’ diyorsa, kendisinde sorun var demektir. Ülkeyi yönetemediğini itiraf eden bir Başbakan hemen istifa etmelidir.”
Ümit Özdağ, başkanlık sistemine karşı çıktığı için, kendi partisinin lideri Bahçeli ile de ters düşmüş durumda... MHP’den ihraç edilmek isteniyor. Ülkede doğru söyleyenler maalesef haksızlıklara uğruyor!
“Vahdettin’in Gözyaşları”
Meslektaşımız Timuçin Mert güzel bir kitap daha yazmış... Adı:
“Vahdettin’in Gözyaşları”
“Garip Sultan’ın yaşam hikâyesi” diyor, Osmanlı İmparatorluğu’nun 36’ncı ve son padişahı Sultan Vahdettin’in hazin hayat hikâyesini ve acıklı son günlerini anlatıyor.
Padişah Abdülmecid’in 23’üncü çocuğu olarak dünyaya gelen Vahdettin, daha bebek iken babasını, 5 yaşında da annesini kaybedince bir kadın efendinin yanında büyüdü.
Padişahlık sırasının ona gelmesi imkânsız gibiydi. Kendisi de bunu hiç düşünmüyordu ama peş peşe gelişen şartlar onun garip bir şekilde padişah olmasına yol açtı.
Tacı ve tahtı vardı ama ordusu yoktu, hazinesi bomboştu, tebası perişan, açlık ve hastalık içindeydi.
Sonunda padişahlığı elinden alındı ama halifeliği bırakıldı. Bu da garip bir durumdu. Yine garip bir biçimde ülkeyi terk etti. Bir İngiliz zırhlısına binerek kaçtı!
Vahdettin 16 Mayıs 1926’da, 65 yaşında, İtalya’nın San Remo kentinde öldüğü vakit, borçları nedeniyle dünyada tabutu haciz edilen ilk hükümdar oldu.
Timuçin Mert, “Ben bu makam için hazırlanmadım, şaşkın bir haldeyim, bana dua ediniz” diyen Garip Sultan’ın yaşam öyküsünü anlatıyor. (Hükümdar Yayınları)
TEBESSÜM
Temel’in elektriği!
Trabzon’u ziyaretimiz sırasında anlatılan bir fıkra...
Arkadaşı, Temel’e sorar:
“Yaa Temel, sen evleneli kaç yıl oldu?”
Temel “30 yılı geçti hemşerum...” der.
“Maşallah çok uzun bir süre... Peki, evlilik durumun nasıl gidiyor?”
“Onu sorma hemşerum, hiç iyi değil... 30 yıldır ayrı odalarda yateyruz...”
“Yapma yaa! Neden öyle?”
“Bizim hanımla elektriğimiz tutmuyor... Aramıza hiç elektrik yok!”
“Peki, bunca yıldır ne yapıyorsun?”
“Kaçak elektrik kullaneyrum!”
GÜNÜN SÖZÜ
Siz böcek olmaya razı
olursanız, sizi ezdiklerinde
şikâyete hakkınız olmaz!
