“Bunlar Bremen mızıkacıları gibi” dedi, akortsuz, çatlak, kötü sesler çıkarttıklarını anlatmak istedi.
Nedir Bremen mızıkacıları?
Meraklı okurlarımdan bu konuda çok sayıda soru geldi.
Bu, 200 yıl kadar önce Almanya’da Jacop Grimm ve Wilhelm Grimm kardeşler tarafından yazılan dünyaca ünlü bir masaldır.
* * *
Bir zamanlar yaşlı ve yorgun bir eşek varmış. Sahibi ona çok kötü davranıyormuş.
“En iyisi buradan gitmek lâzım. Bremen’e gider şarkıcılık yaparım. İnsanlar anırmamı pek beğenirler çünkü!” diye düşünmüş eşek...
Yolda yaşlı bir köpeğe rastlamış. O da sahibinden şikâyetçiymiş. Eşek “Benimle Bremen’e gelsene, şarkıcı oluruz” demiş.
Yola koyulmuşlar. Çok geçmeden üzgün, dertli bir kediye rastlamışlar. Kedi “Çok yaşlandım, artık fareler bile benimle dalga geçiyor” demiş. Eşek “Sen de bizimle gel, sesin hâlâ iyi çıkıyor, şarkı söyleriz Bremen’de” demiş.
Bağıra çağıra şarkılar söyleyerek yola devam ederken bir çiftlik evinden “Kuk-kuri-kuu” diye öten bir horozun sesiyle durmuşlar. İri bir horoz yana yakıla “Bu akşam sahibimin konukları gelecek. Öyle hissediyorum ki beni pişirip yiyecekler” demiş onlara... Eşek “Korkma, seninki gibi bir ses bize çok şey katar. Haydi sen de bizimle gel, şarkıcı olalım” demiş. Hep beraber yola devam etmişler.
* * *
Bu sırada kırsal bir bölgede girdikleri evi soyan hırsızlar, içeride sofra kurup kendilerine ziyafet çekiyorlarmış. Fakat birden pencereye bakan hırsızlardan biri “İmdaat! Bu bir hayalet” diye bağırmış. Diğerleri de “Eyvaah! Cadılar bastı burayı” demişler.
Bizim dört kafadarın bir canavar siluetini andırmaları (eşek üstünde köpek, onun üstünde kedi, onun üstünde de horoz) ve hepsinin birden bağırmaları sonucu ortaya çıkan korkunç ses hırsızları dehşete düşürüp kaçırmış.
Eşek, köpek, kedi ve horozdan oluşan orkestra bu sevimli, küçük eve yerleşip, her gün şarkılar söyleyerek orada yaşamaya başlamış.
* * *
Dört kafadar, yola devam etmeyip kır evine yerleştikleri için Bremen kentinde oturan insanlar, müthiş mızıkacıları hiç tanımamışlar!
Eğer onların kakafonik (çok seslerin birbirine karışmasıyla oluşan gürültülü, uyumsuz) şarkılarını dinleme imkânınız olsaydı, Bremen halkının ne büyük bir tehlike atlattığını anlamanız güç olmazdı.
İhraca sebep olacak cümle!
MHP Genel Başkan adayı Gaziantep Milletvekili Prof. Dr. Ümit Özdağ, büyük bir ihtimalle partisinden ihraç edilecek.
Genel Başkan Devlet Bahçeli’nin güçlü rakiplere tahammülü yok. Önce, MHP tabanının çok sevdiği Meral Akşener’i partiden attırdı, şimdi sıra Ümit Özdağ’a geldi.
MHP Disiplin Kurulu’nun, aldığı talimat gereği Özdağ hakkında ihraç kararı vereceği kesin gibi... O heyetteki üyelerin, Devlet Bahçeli’ye direnme güçleri ne yazık ki yok! Bu zevat, bir de demokrasiden, haktan hukuktan bahseder!
Gerçek şu ki, ülkemizde, demokrasinin, söz ve ifade özgürlüğünün sadece adı var, kendi yok.
* * *
Ümit Özdağ’ın kesin ihraç talebiyle Disiplin Kurulu’na verilmesinin sebebi olarak, bir internet sitesinde çıkan sözleri gösteriliyor. İddiaya göre Özdağ:
“Biz düşük profilli değil, yüksek profilli, yüksek karakterli genel başkan arıyoruz” demiş.
Prof. Ümit Özdağ böyle söylemişse, doğru söylemiş.
MHP’nin, iktidara destek olmayacak ve gerçek anlamıyla muhalefet yapacak bir genel başkana ihtiyacı var.
Bu sözler Sayın Bahçeli’yi fena halde kızdırmış olacak ki, “Atın bu adamı” diye gürlemiş!
Evet, Özdağ’ı büyük bir ihtimalle partiden ihraç edecekler ama MHP tabanının gönlünden silebilecekler mi?
Önemli olan bu!
TEBESSÜM
Serbest seçim!
Karadeniz kıyısındaki otele gelen İstanbullu turist, üçüncü gün basmış feryadı:
“Bu ne biçim iştir yahu? Her gün hamsi, her gün hamsi!”
Otelci Temel:
“Şikâyetçi misiniz?” diye sorar. İstanbullu turist bağırır:
“Tabii şikâyetçiyim. Seyahat acentesi bizi buraya yollarken ‘Yemekte serbest seçim’ diye gönderdi. Oysa üç gündür yemekte hamsiden başka bir şey yok! Nerede kaldı serbest seçim?”
Otelci Temel duruma açıklık getirir:
“İster yer, ister yemezsiniz. İşte size serbest seçim!”
GÜNÜN SÖZÜ
Siz despotsanız, hiçbir
anayasa sizi demokrat
yapamaz! (Deniz Baykal)
