3

Bu utanç yasa yapanların. Bu utanç Anayasa Mahkemesi’nin. Ama bu utanç artık hepimizin sırtında. Silivri Ağır Ceza Mahkemesi 12 yaşındaki çocuğu defalarca istismar eden 73 yaşındaki mahluku Anayasa Mahkemesi “15 yaşını tamamlamamış çocuğa karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranışın cinsel istismar sayılacağı” hükmünü iptal ettiği için salıverdi.
Tüm ülke bu utançla yaşayacağız artık.
Hatırlarsanız bu hüküm iptal edildiğinde dünya ayağa kalkmış ve İsveçli Bakan Löfven ülkemizdeki bu kararı son derece endişe verici bulduklarını söylemişti. Ülkemiz adına, yasa yapıcılar ve AYM hakimleri adına utanmıştık.
Löfven, “Çocukların evlilik veya cinsel ilişki gibi konularda seçim yapma hakkı yoktur” gibi bazı temel insan haklarını hatırlatmak zorunda kalmıştı. Bakana, Atatürk Havalimanı’na konulan ve üzerinde “İsveç’in dünyada tecavüz oranı en yüksek ülke olduğunu biliyor musunuz?” yazan bir panoyla misilleme yapılmıştı. Bakan Mehmet Şimşek ise “Açıkça yanlış bilgilendirilmişsiniz; Türkiye’de böyle aptalca bir şey yok. Lütfen gerçekleri öğrenin!” demişti.
İşte şimdi hep beraber gerçekleri öğrendik. Türkiye’de ne yazık ki böyle aptalca bir şey var. Aptalca da değil utanç verici, yüz kızartıcı, akıl almayacak derecede hem de!
Minik yüreğe borçlular
Bu karar verilirken hepimiz ‘çocuk gelin’ adı verilen ama aslında pedofili kurbanı çocuklara cinsel istismar uygulayanların kollanması amacı güdüldüğünü biliyorduk. Ve yazmıştık da.
İşte sonuç ortada: Şiddete uğrayan, öldürülen kadınlara karşı suç işleyenleri şefkatle sardıkları yetmedi, şimdi de çocuk tecavüzcülerini kolluyorlar.
Bu utancı bize yaşatanlar bugün çıkıp mırıl mırıl mırıldanacaklarına hemen bir KHK yayınlasınlar. Hem de hemen!
Bu ülkeyi çocuğuna sahip çıkamayan, çocuğunun namusunu, vücut bütünlüğünü koruyamayan bir Ortadoğu ülkesi görüntüsünden çıkarsınlar.
Bize olmasa da 12 yaşında defalarca cinsel istismara uğrayan o minicik yüreğe karşı borçlular!

2

Günaydın! Müzik sektörü yeni uyandı…

DIgIturk’teki son iki özel Türkçe müzik yayını yapan televizyon istasyonu kapanalı aylar oldu.
Ben bu konu hakkında iki kez yazdım.
Aynı meseleyi bir yıldan fazla bir süre önce, bu kez sadece Powertürk artık yıllık 500 bin Euro’yu aşan yayın parası çok gelip de platformla anlaşamayıp geçici olarak yayından çıktığında yazmıştım.
Digiturk’ün yabancı müzik istasyonlarına yayın için üste para verirken bizim müzik kanallarımızdan para almasının ne kadar büyük bir haksızlık olduğunu yazmıştım.
O dönem uzlaşma sağlanmıştı. Ama bu kez artık haksızlık Kral Pop ve Powertürk kanallarının platformdan çıkması noktasına geldi.
Türk müzik sektörü muhtemelen yıllardır bu kanallara şarkılarını yayınlatmak için para ödemekten helak olduğu için (Powertürk para almadığını belirtiyor) ilk başta sevinmiş olmalı ki pek oralı olmadı.
Ama ne zaman ki ürünlerinin önemli bir dinleyici kitlesiyle buluşamadığını fark etti, işte o zaman uyandı.
Şimdi sektörün önde gelen isimleri bu sorunu çözmek için kampanya düzenlemekten, ses çıkarmaktan bahsediyor.
Bu, çok ama çok acıklı bir örnek.
Türkçe müziğin neden bu kadar acınacak halde olduğunun, yapılan işlerin birbirine benzemesinin, özgün işlere şans tanınamayışının, dijital çağa ayak uydurmak konusunda hem çok geç kalınışın hem de beceriksizliğin, sanatçıların uğradıkları haksızlıklarda sektörce ortak bir tavır alamayışının acıklı onlarca örneğinden biri bu...
Sektörün önde gelen yöneticilerinin dünyadan haberi yok!
Ancak dolar-Euro paritesi, gelen yeni şarkıcının menajerlik haklarını yüzde kaçla alacaklarına karar verme konuları var gündemlerinde. Bu değişmeli…
Kral TV’nin yıllardır para alarak yayın yapmasına sesini çıkarmayı beceremeyen sektör bugün tek yürek olmalıdır. Hiç değilse ortak çıkarları için bir araya gelmeyi başarmalılar.
Bir Digiturk abonesi ve Türkçe video izlemeyi seven biri olarak koca platformun TRT Müzik hariç güncel Türkçe müzik yayını yapan kanalı kalmamasına ilk günden beri karşı çıkıyorum.
Aramıza hoş geldiniz, umarım uykunuzu almışsınızdır!