CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TOBB Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmanın ardından uçağa binmek üzere havaalanına gitti. Kılıçdaroğlu’nun Almanya temaslarını Cumhuriyet Gazetesi’nden Ayşe Sayın, Milliyet Gazetesi’nden Serpil Çevikcan, Hürriyet Gazetesi’nden Deniz Zeyrek, SÖZCÜ adına da ben izleyecektim.
KILIÇDAROĞLU’NA SORDUK
Gündeme ilişkin ne kadar konu varsa, 3 saatlik yolculuğumuz sırasında Kılıçdaroğlu’na sorduk. 6 binden fazla kişinin davet edildiği nikah törenini de sormamak olmaz. Kılıçdaroğlu’na, “Size düğün davetiyesi geldi mi?” diye sorduğumuzda, gelmediğini söyledi. Gecikmiştir diye düşündüm. Nikahtan sonra Özel Kalem Müdürü Tuncay Ceylan’a, davetiye gelip gelmediğini sorduğumda, gelmediğini belirtti. Cumhurbaşkanı ana muhalefet liderini davet etmemiş. Tabii kendi takdiridir.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın, Cumhurbaşkanı’nın kızının nikah şahidi olacağı söyleniyordu. Bir tabur asker şehit edilmişken, yüzlerce askerimiz yaralanmışken, üstelik çatışmalar yoğun bir biçimde devam ederken, Genelkurmay Başkanı’nın nikaha gidecek fırsat bile bulamayacağını sanıyorduk. Ancak yine de CHP Genel Başkanı’na şu soruyu yönelttik:
“Genelkurmay Başkanı’nın Cumhurbaşkanı’nın kızının nikah şahidi olacağı yönünde haberler var. Güneydoğu’da askerlerimiz şehit edilirken Akar’ın nikah şahidi olması sizce doğru olur mu?”
“SİYASİ TARTIŞMANIN UNSURU OLMAMALI”
Kılıçdaroğlu, soruya “Doğru bulmam. Çünkü, onun konumu farklı. TBMM Başkanı olabilir, başka biri olabilir. Onlar siyasetçi” karşılığını verdi. Konuyu biraz daha açmak için “Terör nedeniyle mi?” diye sorduğumuzda şunları söyledi:
“Genelkurmay Başkanı, gereksiz bir siyasi tartışmanın unsuru olmamalı. Toplum ikiye bölünmüş vaziyette. Erdoğan’ı seven var, sevmeyen var. Siyasilerin ağırlıklı olarak katıldığı nikah törenine, Genelkurmay Başkanı’nın katılması gereksiz bir tartışmaya zemin hazırlayacaktır. Ordu’nun yıpratılmaması lazım, ordu gözbebeğimiz; korumamız lazım.”
Haberimizin önemli bir bölümü, Kılıçdaroğlu’nun bu sözleri olacaktı. Ancak Genelkurmay Başkanı’nın siyasi tartışmaların odağında olmaması için Hulusi Paşa’nın nikaha katılıp katılmayacağını netleştirmek gerekiyordu. Bizler de sorumlu gazetecilik anlayışı içinde, Almanya’da bulunduğumuz sıra araştırmaya başladık. Kılıçdaroğlu, yazılmamak kaydıyla başka şeyler de anlattı. Tabii ki onları yazmayacaktık.
Üst düzey bir askeri yetkiliye, “Hulusi Paşa’nın nikah şahidi olacağı doğru mu?” diye sorduğumda, “Siz bari buna inanmayın. Nereden çıkarıyorlar inan şaşkınlık içindeyiz” cevabını aldım. Madem nikaha katılmayacaktı, bu durumda Kılıçdaroğlu’nun açıklamasını yazmaya da gerek yoktu. Hatta CHP liderine, “Nikaha katılmayacakmış” dediğimizde de “çok memnun olduğunu” söyledi.
KUVVET KOMUTANLARI DA NİKAHTA
Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları şehidimizin cenaze törenine katıldıktan sonra üniformalarını çıkarıp askeri uçakla İstanbul’a gittiler. “Niçin gittiler, Genelkurmay Başkanı niçin nikah şahidi oldu?” diye bir eleştirimiz yok. Gider gider, şahit olur, olur kendilerinin takdiridir. Halk bunu değerlendirir. Biz burada, zamanında yaptığı uyarıyı dikkate almamakla haksızlığı CHP liderine yapmış olduk.
Hulusi Paşa acaba CHP lideri böyle bir eleştiride bulundu diye nikaha gitmemezlik yapar mıydı? “Yapmazdı” diyenler daha çok... Akar’ın nikaha katılacağı da cumartesi sabah belli olmuş. Nikah törenine çok da gönüllü gitmediği, eleştiriler olabileceğini bildiği belirtiliyor. Askerler, bu durumu, “Bir empati yapıp kendinizi Genelkurmay Başkanı’nın yerine koyun. Cumhurbaşkanımız, kızının nikah şahidi olmanızı istiyor. Siz ne yapardınız? Bunun sonunda eleştiriler olacağını da bilirsiniz. Komutanımız da bu eleştirilerin olacağını bile bile törene katıldı” diye savunmak durumunda kalıyor.
Ankara’daki şehit cenazesine 26 bakandan hiçbirinin katılmadığı gerçeğini unutmayalım. Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine...