Yargıtay ve Danıştay’da üye sayılarının azaltılmasından sonra boş bulunan daire başkanlıklarına da 8 ay sonra başkan seçilebildi. Her zaman çekişmeli, çok adaylı seçimler yapılırken, bu kez aynı daire başkanlığı için ikinci aday bile çıkmadı ve kimin seçimi kazanacağı da başından belliydi. Yargıda blok oy rahatsızlığı vardı, şimdi de blok oy kullanılıyor.
Yalnız daire başkanları değil, Yargıtay Ceza Genel Kurulu Başkanlığı seçimi de bir türlü sonuçlandırılamıyordu. Aylardır yeterli oy alamayan başkan adayları ve Ceza Genel Kurul adaylarının seçimi, Yargıtay’ın yeni yapısıyla ilk turda sonuçlandırıldı. Yeni Ceza Genel Kurulu Başkanı da Abdülhalik Yıldız oldu.

YSK ÜYELİĞİ İÇİN BÜYÜK YARIŞ OLURDU

Yüksek Seçim Kurulu (YSK) seçimlerin adil ve eşit koşullarda yapılması için çaba göstermesi gereken bir kurul. Ancak bu kurula özellikle muhalefet partilerinin güven duymamakta haklı nedenleri vardı. Özellikle Fetullahçı olarak bilinen bazı isimlere seçimler emanet edilmişti. Kuşkusuz bütün üyeler için öyle söylenemez. Ancak 17-25 Aralık soruşturması öncesine kadar AKP ile cemaat arasında bir sorun olmadığı hatta birlikte hareket ettikleri için AKP’nin bir şikayeti yoktu.
Yargıtay ve Danıştay’daki görevlerinin dışında YSK üyeleri her ay 5’er bin lira ek ödeme alır. Bu maaş her yıl artırılır. Bir dönem görev yapan, o parayla mütevazı ev de alabilir. Yargıtay ya da Danıştay üyeliğinin yanı sıra her ay 5 bin liranın üzerinde maaş almak YSK üyeliğini cazip kılıyor. Dahası, seçimlere damga vuran isim olmanın da onur verici yanı var. İşte, bu yüzden YSK üyeliği için de inanılmaz bir yarış yaşanır, birden çok aday seçim için yarışır, kıran kırana mücadele yaşanırdı.
Ancak Yargıtay ve Danıştay’daki yapının değişmesi, Fetullahçı olarak bilinenlerin kimisinin tutuklanması, kimisinin yüksek yargıdan uzaklaştırılmasından sonra yarış da bitti. Kim işaret edildiyse o aday seçildi. 2019’da yapılacak cumhurbaşkanlığı, genel ve yerel seçimlerde Nilgün Hacımahmutoğlu, Sadi Sarıyıldız, Muharrem Akkaya, Kürşat Hamurcu, Cengiz Topaktaş görev yapacak. Bu onurlu görev hayırlı olsun.
YSK’nın dününe de bakalım. Üyelik döneminde iki önemli seçimde görev alan üyelerden S.A. bu göreve getirilmeden önce Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanı’ydı. O üye de şimdi tutuklu... Hadi gelin de önceki seçim sonuçlarının sağlıklı yapıldığına inanın...

HAKİM VE SAVCI AÇIĞI...

Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyeliği suçlamasıyla tutuklanan hakim ve savcı sayısı 3 bin civarında... Yargıdan bir anda 3 bin kişinin ayrılması kuşkusuz beraberinde önemli sorunlar getirdi. İddianamenin hazırlanmasından sonra haklarındaki suçlamaları öğrenecekler. Çünkü, bugüne kadar görevden alınanların önemli bir bölümü neyle suçlandıklarını bilmiyor. Sadece FETÖ’cü oldukları öne sürülüyor ve onlardan FETÖ’cü olmadıklarını kanıtlamaları isteniyor.
Bugün yaşanan sıkıntıları cemaatçi hakim, savcı ve polisler de “Ergenekon” olarak bilinen davanın sanıklarına yaşatmışlardı. Hayali “Ergenekon” örgütünün üyesi olmadıklarını kanıtlamaları istenmiş, sanıklar da duruşmalarda hep “Suçum ne?” diye sormuşlardı. Şimdi CHP milletvekili olan, Ergenekon Davası’nın sanıklarından Tuncay Özkan’dan dinlemiştim, hakime suçunun ne olduğunu sorunca, savcı “Suçunun ne olduğunu sen biliyorsun” karşılığını vermiş.
Tutuklu hakim ve savcıların yanı sıra meslekten atılanların beklediği de iddianamenin bir an önce hazırlanması... Ergenekon, Balyoz gibi davaların iddianameleri yıllarca yazılmadı. O dönem haksızlık yapan, suça karışmış olanlar, hukukun bir gün kendilerine lazım olduğunu da yaşayarak öğreniyor.

EMEKLİLERDEN YARARLANILAMAZ MI?

Hakim ve savcıların tutuklanması, meslekten atılmasının yarattığı boşluğu halen stajda olan adayların erken göreve başlatılmasıyla çözülecek gibi değil. Daha önce emekliye ayrılanlardan da mesleğe dönmek isteyenlere yol açıldı.
Hakim ve savcılar 65 yaşında, belki de mesleklerinin en verimli döneminde emekliye sevk ediliyor. Acaba hakim, savcı açığını kapatmak için yaş haddinden emekliye ayrılanlara yeniden mesleğe dönüş yolu açılamaz mı? Hem, mesleğe yeni başlamış olanların hizmet içinde eğitilmesini sağlarlar, hem de açık nedeniyle davaların uzamamasına katkıda bulunurlar. Bunun için emeklilik yaşı yükseltilse, yaş haddinden emekliye ayrılanlardan gönüllü olanlar mesleğe alınsa bunun ne sakıncası olur? Nasıl öğretim üyelerinin emeklilik yaşı yükseltildiyse, onlar için de yükseltmek mümkün...
Evet, davalar geciksin ama kararlar adil olsun. Ama davaların gecikmesini önleyecek formül bulunması da devletin görevidir. Hani “geciken adalet adalet değildir” diyen de hukukçular değil mi?