Diyarbakır’ın merkezinde bulunan Sur İlçesi’nde yaşananlar, Cizre’de, Silopi’de yaşananlardan daha çok ses getiriyor. Eğer son anda bir “anlaşma” olmazsa, devlet bu yöreleri teröristlerden temizlemeye kararlı... İşte, önemli olan teröristler atıldıktan sonra yöre halkı için ne yapılacaksa şimdiden onun hazırlıklarını yapmanın zamanıdır.
Diyarbakır Kalesi’nin surlarını aşmak hiçbir dönemde kolay olmadı. Hazreti Süleyman ve 40 sahabe, Diyarbakır’ı fethetmek için günlerce uğraştı. Ramazanda Hz. Süleyman için Hevsel Bahçesi’ne iftarlık bırakılıyordu. Ancak Hz. Süleyman iftarlığın konulduğu yere her gelişinde onun yerinde olmadığını gördü. Görüldü ki bir köpek gelip iftarlığı alıyor ve ardından da kaleye gidiyordu. Köpeğin kaleye girdiği bir delik olduğunu fark ettiler. İşte, Diyarbakır’a girişleri de o delikten oldu.

HİÇ HAZIRLIK YAPILMADAN


Sur’da yürütülen mücadelede yalnız Türk vatandaşları yok. Teröristlere sağlık, teknik, taktik desteğinde bulunan 2 Rus ve 7 Alman olduğu da güvenlik güçleri tarafından biliniyor. Asker, jandarma ve polis timleri arasında uyumlu bir çalışma yürütülüyor. Köy korucuları da çevre emniyetinde görev yapıyor. Başlangıçta ilçede 300 civarında terörist olduğu tahmin ediliyordu. Bugün sayının 60 civarında olduğu belirtiliyor. Peki bu nasıl bir ilçeymiş ki, 10 bin civarında güvenlik görevlisi bunlarla başa çıkamıyor. İşte bunu da yetkilisinden dinliyorum:
“Bu kadar tahkimat, engel sistemi yapılmasına başta biz de hayret ettik. Başlangıçta o engellerin hemen yok edileceğini düşündük. İlk gün 8 arkadaşımızın yaralanması işimizin çok zor olduğunu ortaya koydu. Eksiğimiz operasyon öncesi geniş kapsamlı bir hazırlık yapılmamasıydı. Önce siyasi, ekonomik, kültürel, psikolojik ve sosyolojik düzenlemeler yaparak içeriye girilmesi gerekirdi. O zaman askeri birlikler daha rahat savaşabilir, teröristin de direnci kırılmış olurdu. Halk, kendisine destek olan askere sempatiyle bakardı.

TERÖRİSTLER SIFIRLANINCAYA KADAR...


Karşınızdaki terör örgütü, bu günler için yıllarca hazırlık yaptı. Biz, yeterli hazırlık yapmadan ilçenin içine dalmaya çalıştık. Buna rağmen kimsenin geri adım atmışlığı yok. Asker, jandarma, polis uyum içinde, kahramanca, fedakarca mücadele ediyor. Şundan herkes emin olmalı: orası teröristten sıfırlanıncaya kadar mücadele devam edecek. Bu mücadele iki gün mü, iki hafta mı, yoksa iki ay mı sürer bilemiyorum ama örgüt bitinceye kadar buradan geri adım atılmayacak.
İlçeleri silahlı teröristlerden temizledikten sonra ne olacağı önemli. O yüzden şimdiden devletin ilgili birimleri ne yapılacağının kararını almak ve bunu hemen uygulamaya koymak için hazırlıklı olmalı. Eğer bu kararlar alınmazsa operasyonlar sadece bu anı kurtarır. TOKİ ev yapacaksa şimdiden hazırlık yapmalı. Belediye, oranın yıkılacağını anladı, şimdi müteahhitlerin Diyarbakırlı olmasını şart koşmaya başlıyor. Yani, Diyarbakırlı olmayan müteahhit istenmiyor.

SUR’UN ALTI DA, ÜSTÜ DE SORUN


Sur’un altında devasa tüneller var. İki atlının içeriye girip yan yana gidebileceği genişlikteki tünellerin ucu-bucağı yok. Bu tüneller surların dışına da çıkıyor. Yer altını en iyi defineciler bilir. O yüzden, güvenlik birimleri definecilerden de yer altıyla ilgili bilgiler alıyor. Açıkçası Sur’un üstü ayrı, altı ayrı bir dert.
Sokaklardan araç geçemiyor. Barikatlar, ardında hendekler, evler arasında yer altında ve üstünde geçiş yerleri var. Güvenlik güçleri bir eve giriyor, ‘temiz’ deniliyor. Ertesi gün aynı eve girdiklerinde o yerlerin ‘tuzaklandığına’ tanık oluyorlar. O yüzden, güvenlik güçleri yavaş ilerliyor, patlayıcılardan, tuzaklardan arındırılıyor. Zırhlı araçların, iş makinelerinin de giremediği alanlarda bu çalışmaları yürütmek kolay olmuyor. Araç sürücüleri de hedef oluyor.

OPERASYON NEDEN BİTMİYOR?


Sur’da 8 bin civarında bina var. “Orada asker çok” deniliyor ama her bir evin korumasını bir askere verseniz, en az 8 bin asker olması gerekiyor. Operasyonun gecikmesi kendi personelimizin ve ailemizin değeri, sivillerin zarar görmemesi için gösterilen özendendir. Muharebelerin en zorlusu, kendi meskun mahallinizde yapılandır. Yabancı bir ülkede olsa dümdüz eder gidersiniz. Ama bunu kendi ülkenizde yaptığınız da devlet, ‘kendi halkını vuran asker’ konumuna düşer. Samimiyetle söylüyorum hiçbir ülkenin askeri bizim kadar duyarlı davranmaz. Biz halkla, teröristi ayırmak için büyük çaba içindeyiz.
Örgütün, devleti ‘masum insanları vuruyorlar’ konumuna getirip, propagandasına da özenimiz sayesinde fırsat verilmiyor. İşte, teröristler sivil halk vurulsun diye terörle ilişkisi olmayan insanları kalkan, kamuflaj olarak kullanıyor. Sur’dan giden aileleri devlet sahipsiz bırakmaya devam ederse akan kanlar, verilen emekler hep boşa gitmiş olacak.”
O çatışmanın içindekilerin anlattıklarını yazmaya devam edeceğim.