Şükrü Elekdağ, “Federal Meclis Türkiye’yi soykırımla suçlayan bir karar alırsa, bu hukuki değeri olmayan bir iftiradan ibaret kalacak, aynı zamanda kendi iç hukukunu ve uluslararası hukuku ihlal etmiş olacaktır” dedi

Sev­gi­li okur­la­rım,
Bir ta­raf­tan te­rör be­la­sı­nın, öte yan­dan sa­ra­y­ın Da­vu­toğ­lu­’nu az­le­dip ye­ri­ne Bi­na­li Yıl­dı­rı­m’­ı ata­ma­sı­nın An­ka­ra­’da ya­rat­tı­ğı tür­bü­lans, yi­ne Tür­ki­ye açı­sın­dan ha­ya­ti önem­de bir me­se­le­nin göz­den ka­çı­rıl­ma­sı­na ne­den ol­du. Al­man­ya­’da hü­kü­met or­tak­la­rı olan Hris­ti­yan Bir­lik Par­ti­le­ri (CDU/CSU ve Sos­yal De­mok­rat Par­ti (SPD) ile mu­ha­le­fet­te­ki Ye­şil­le­r’­in bir­lik­te ha­zır­la­dık­la­rı Tür­ki­ye­’yi söz­de Er­me­ni soy­kı­rı­mıy­la suç­la­yan bir ka­rar ta­sa­rı­sı 2 Ha­zi­ra­n’­da Fe­de­ral Mec­li­s’­e (Bun­des­tag) su­nu­la­cak. Al­man ba­sı­nın­da, bun­dan ön­ce iki ke­re er­te­le­nen ka­ra­rın ke­sin­lik­le ka­bul edi­le­ce­ği yo­lun­da ha­ber­ler yer alı­yor. TBMM’­nin, hü­kü­me­t­in ve med­ya­nın bu ge­liş­me kar­şı­sın­da et­ki­li bir tep­ki or­ta­ya ko­ya­ma­ma­sı çok üzü­cü, hat­ta mil­li duy­gu­la­rı­mı­zın bu den­li yoz­laş­ma­sı kah­re­di­ci...
Bu ko­nu­da ne dü­şün­dü­ğü­nü, söz­de Er­me­ni soy­kı­rı­mı id­di­ala­rı­nı ulus­la­ra­ra­sı alan­da çü­rü­tü­cü gi­ri­şim­ler­de bu­lu­nan bil­ge dip­lo­mat, emek­li Bü­yü­kel­çi Şük­rü Elek­da­ğ’­a sor­dum.

ŞÜK­RÜ ELEK­DAĞ (Ş.E):
Ye­şil­ler Par­ti­si Eş­ Baş­ka­nı Cem Öz­de­mi­r’­in ha­zır­lan­ma­sın­da ba­şı çek­ti­ği ta­sa­rı­da özet­le şu hu­sus­lar vur­gu­la­nı­yor: 1) Os­man­lı Hü­kü­me­ti ül­ke­sin­de ya­şa­yan Er­me­ni­ler­den bir mil­yon­dan faz­la­sı­nı sür­gün ve kat­li­am­lar­la im­ha et­mek su­re­tiy­le soy­kı­rım su­çu iş­le­miş­tir. 2) Di­ğer Hris­ti­yan azın­lık­lar da soy­kı­rım mağ­du­ru­dur. 3) Kat­li­amı bi­len Al­man İm­pa­ra­tor­lu­ğu­’nun du­ru­ma se­yir­ci kal­ma­sı utan­dı­rı­cı­dır. 4) Er­me­ni soy­kı­rı­mı ders ki­tap­la­rı­na alın­ma­lı ve ge­le­cek ne­sil­le­re ak­ta­rıl­ma­lı­dır. 5) Al­man­ya, Tür­ki­ye ile Er­me­nis­tan ara­sın­da dip­lo­ma­tik iliş­ki­le­rin ku­rul­ma­sı ve 2009’da im­za­la­nan pro­to­kol­le­rin Türk ve Er­me­ni hü­kü­met­le­ri ta­ra­fın­dan ka­bu­lü için ça­ba gös­ter­me­li­dir. Ka­ra­rın ge­rek­çe­sin­de, Er­me­ni hal­kı­nın teh­cir ve im­ha edil­di­ği­nin Pro­tes­tan din ada­mı Dr. Jo­han­nes Lep­si­us’­ün İs­tan­bu­l’­da yap­tı­ğı araş­tır­ma­lar so­nu­cun­da be­lir­len­di­ği ve Lep­si­us’­un bu ko­nu­da ha­zır­la­dı­ğı ra­po­run Al­man Hü­kü­me­ti ta­ra­fın­dan san­sür­len­di­ği yer al­mak­ta­dır.
UĞUR DÜN­DAR (U.D): Ak­lı­mın al­ma­dı­ğı bir hu­sus, Fe­de­ral Mec­li­s’­in na­sıl olup da, İkin­ci Dün­ya Sa­va­şı sı­ra­sın­da Na­zi Al­man­ya­sı­’nın yap­tı­ğı tik­sin­di­ri­ci kit­le­sel Ya­hu­di kı­rı­mıy­la, 1915 olay­la­rı ara­sın­da ben­zer­lik ku­rup, Os­man­lı Türk­le­ri­’ni de suç­la­ma­ya yel­ten­me­si. Bu den­li ca­hil ola­ma­ya­cak­la­rı­na gö­re, de­mek ki kö­tü ni­yet­le ha­re­ket edi­yor­lar. Al­man­lar, İkin­ci Dün­ya Sa­va­şı sı­ra­sın­da, ta­ma­men ma­sum, hiç­bi­ri en ufak bir is­yan ha­re­ke­tin­de bu­lun­ma­mış, düş­man­la iş­bir­li­ği­ne gir­me­miş, ül­ke­si­ne sa­dık 6 mil­yon Ya­hu­di­’yi gad­dar­ca öl­dür­dü­ler. Ak­lı ba­şın­da bir ki­şi bu­nu Er­me­ni is­yan ve iha­ne­tiy­le ay­ni ke­fe­ye ko­ya­bi­lir mi?

YA­HU­Dİ SOY­KI­RI­MI­NIN YA­RAT­TI­ĞI SUÇ­LU­LUK DUY­GU­SU...

(Ş.E): Ko­nu­la­maz!.. Kö­tü ni­yet­ten söz et­ti­niz... Bu ke­sin­lik­le doğ­ru. Al­man­lar, suç­lu­luk duy­gu­su al­tın­da öy­le­si­ne ezi­li­yor­lar ki, ça­re­siz­lik için­de ken­di­le­ri­ne suç or­ta­ğı arı­yor ve vic­dan­la­rı­nı te­miz­le­mek için Türk ta­ri­hi­ni kir­let­me­ye yel­te­ni­yor­lar. Er­me­ni­ler, Bi­rin­ci Dün­ya Sa­va­şı sı­ra­sın­da Os­man­lı Dev­le­ti dört cep­he­de sa­va­şır­ken, Ana­do­lu­’da bir Er­me­mi dev­le­ti kur­mak için is­yan ve dev­let­le­ri­ne iha­net et­ti­ler, Rus or­du­su saf­la­rı­na ka­tıl­dı­lar. Ko­ru­ma­sız köy­le­ri ba­sa­rak sa­vaş sı­ra­sın­da sa­yı­la­rı ya­rım mil­yo­na va­ran Türk ve Müs­lü­man nü­fu­su kat­let­ti­ler. Sa­rı­ka­mış sa­va­şın­da uğ­ra­dı­ğı za­yi­at­la sa­vaş gü­cü­nü kay­be­den, en­ka­za dö­nü­şen Os­man­lı II­I. Or­du­su­’nun lo­jis­tik tak­vi­ye ve ile­ti­şim yol­la­rı­nı kes­ti­ler. II­I. Or­du­’nun sa­vaş dü­ze­ni­ne so­ku­la­ma­ma­sı ve çök­me­si ha­lin­de İm­pa­ra­tor­lu­ğun baş­ken­ti İs­tan­bul ile Rus or­du­su ara­sın­da hiç­bir en­gel kal­mı­yor­du. Or­du­nun ar­ka­sı­nı em­ni­ye­te al­mak için, Er­me­ni hal­kı­nı Er­me­ni ge­ril­la­lar­dan ko­par­mak ge­re­ki­yor­du. Bu mak­sat­la teh­cir ka­ra­rı alın­dı ve sa­vaş böl­ge­le­rin­de­ki Er­me­ni hal­kı baş­ka yer­le­re is­kân edil­di. Teh­cir va­ro­luş­sal bir as­ke­ri teh­di­de kar­şı alı­nan ra­di­kal bir as­ke­ri ön­lem­dir...
(U.D): Fe­de­ral Mec­lis, na­sıl olu­yor da Av­ru­pa İn­san Hak­la­rı Mah­ke­me­si­’nin (AİHM) Pe­rin­çek da­va­sın­da al­dı­ğı ka­ra­rı gö­zar­dı ede­bi­li­yor?
(Ş.E): Al­man Fe­de­ral Mec­li­si, ken­di­ni res­men Av­ru­pa hu­ku­ku­nun üs­tün­de gö­rü­yor!.. AİH­M’­nin Pe­rin­çek- İs­viç­re da­va­sın­da ver­miş ol­du­ğu ka­rar ışı­ğın­da 1915 olay­la­rı­na soy­kı­rım de­mek müm­kün de­ğil!.. Zi­ra, AİHM, 1915 olay­la­rı­nın soy­kı­rım ola­rak ta­nım­lan­ma­sı­nın tar­tış­ma­lı bir ko­nu ol­du­ğu­nu vur­gu­la­mış ve Er­me­ni an­la­tı­sı­nın tek ve mut­lak ger­çek ol­du­ğu­nu red­det­miş­tir. AİHM, ay­nı za­man­da, bir ola­yın “soy­kı­rı­m” adı al­tın­da ta­nım­lan­ma­sı için su­çun un­sur­la­rı­nın bir yet­ki­li mah­ke­me ta­ra­fın­dan be­lir­til­me­si ge­rek­ti­ği­nin al­tı­nı çi­ze­rek, Er­me­ni te­zi­nin sa­kat ve ge­çer­siz ol­du­ğu­nu or­ta­ya koy­muş­tur. Soy­kı­rım su­çu, an­cak Bir­leş­miş Mil­let­le­r’­in 1946 Soy­kı­rım Söz­leş­me­si hü­küm­le­ri uya­rın­ca yet­ki­li mah­ke­me ka­ra­rıy­la sap­ta­na­bi­lir. Oy­sa, 1915 olay­la­rı­nın soy­kı­rım teş­kil et­ti­ği­ne da­ir bir mah­ke­me ka­ra­rı yok­tur.
(U.D): Pe­ki, Al­man­ya bu söz­leş­me hü­küm­le­ri­ne uy­ma­ya mec­bur de­ğil mi?
(Ş.E): Ta­bi­i ki mec­bur!.. Al­man­ya ta­ra­fın­dan 1954’te ka­bul edi­len BM Soy­kı­rım Söz­leş­me­si, Al­man Ana­ya­sa­sı­’nın “U­lus­-la­ra­ra­sı Hu­ku­kun Üs­tün­lü­ğü­” baş­lık­lı 25. mad­de­si ge­re­ğin­ce, hem Al­man hu­ku­ku­nun ay­rıl­maz bir par­ça­sı, hem de di­ğer ya­sa­la­ra na­za­ran üs­tün bir sta­tü­ye sa­hip ol­muş­tur. Bu söz­leş­me­nin bir ni­te­li­ği, ulus­la­ra­ra­sı alan­da “jus co­jen­s” (buy­ruk ku­ral) ni­te­li­ği­ne sa­hip ol­ma­sı­dır. Ya­ni dün­ya­da­ki tüm dev­let­ler söz­leş­me hü­küm­le­ri­ne ka­yıt­sız ve şart­sız ria­yet et­mek­le mü­kel­lef­tir­ler. BM Soy­kı­rım Söz­leş­me­si­’nin hü­küm­le­ri ge­re­ğin­ce, soy­kı­rım su­çu ko­nu­sun­da ulu­sal par­la­men­to­la­rın ka­rar al­ma­la­rı ve­ya ya­sa çı­kar­ma­la­rı hu­kuk dı­şı­dır ve ge­çer­siz­dir. Bu iti­bar­la, Fe­de­ral Mec­lis 2 Ha­zi­ra­n’­da Tür­ki­ye­’yi soy­kı­rım­la suç­la­yan bir ka­rar alır­sa, bu hiç­bir ge­çer­li­li­ği ve hu­ku­ki de­ğe­ri ol­ma­yan bir if­ti­ra­dan iba­ret ka­la­cak, ay­ni za­man­da Al­man­ya, ken­di iç hu­ku­ku­nu ve ulus­la­ra­ra­sı hu­ku­ku ih­lâl et­miş ola­cak­tır.
(U.D): Du­rum ga­yet net ve açık!.. Bu­na rağ­men Al­man Par­la­men­to­su ne­den inat­la Tür­ki­ye­’yi suç­la­mak is­ti­yor?

AL­MAN­YA BU KA­RAR­LA VİC­DA­NI­NI TE­MİZ­LE­ME­YE ÇA­LI­ŞI­YOR

(Ş.E): Bu­nun bir­çok ne­de­ni var. Fa­kat te­mel ne­den, bi­raz ön­ce de­ğin­di­ğim gi­bi, Ya­hu­di soy­kı­rım su­çu­nu iş­le­ye­rek dün­ya­nın en iğ­renç su­çu­nun fai­li ol­muş olan Al­man­ya­’nın bir suç or­ta­ğı ara­ma­sı ve Tür­ki­ye­’yi bu ro­le en uy­gun aday ola­rak gör­me­si­dir. II. Dün­ya Sa­va­şı son­ra­sın­da Al­man si­ya­set­çi­le­ri us­ta­lık­lı bir ma­nev­ray­la Ya­hu­di soy­kı­rı­mı­nın tüm so­rum­lu­ğu­nu Na­zi­le­re yı­ka­rak Al­man mil­le­ti­ni so­rum­lu­luk­tan uzak tut­ma­ya ça­lış­tı­lar­sa da, bu iğ­renç su­çun ağır yü­kü­nü Al­man ko­lek­tif ha­fı­za­sın­dan si­le­me­di­ler. Suç­lu­luk al­gı­sı, Al­man top­lu­mun­da ya­pış­kan bir utanç duy­gu­su­na ve trav­ma­tik et­ki­le­re yol aç­mış­tı. İş­te bu ne­den­le, Av­ru­pa bü­tün­leş­me­sin­de ve dün­ya po­li­ti­ka­sın­da ba­şat bir rol oy­na­mak is­te­yen Al­man­ya, su­çu­nu pay­la­şa­cak ta­ri­hi or­tak arı­yor ve vic­da­nı­nı te­miz­le­mek için Er­me­ni soy­kı­rı­mı­nı des­te­le­ye­rek Türk Mil­le­ti­’nin ta­ri­hi­ni hak­sız ve asıl­sız id­di­alar­la kir­let­me­ye ça­lı­şı­yor.
(U.D): Siz, bu amaç­la yü­rü­tü­len pro­pa­gan­da­nın ar­ka­sın­da dev­le­tin ol­du­ğu ka­nı­sın­da mı­sı­nız?
(Ş.E):Ta­ma­men öy­le!.. Al­man Dev­le­ti­’nin Er­me­ni tez­le­ri­nin dün­ya­ca ka­bul edil­me­si için bir po­li­ti­ka oluş­tur­muş ol­du­ğu ve bu­nu uy­gu­la­dı­ğı açık­ça bel­li olu­yor. Bu­nu, Al­man ku­rum ve ku­ru­luş­la­rı­nın içer­ide ve dı­şar­ıda -Tür­ki­ye de da­hil- ger­çek­leş­tir­di­ği çok sa­yı­da Er­me­ni yan­lı­sı et­kin­lik or­ta­ya ko­yu­yor. Fa­tih Akı­n’­ın Er­me­ni id­di­ala­rı­nı des­tek­le­yen “T­he Cu­t” fil­mi­nin 16 mil­yon Eu­ro­’luk büt­çe­si­nin 10 mil­yo­nu, Al­man­ya ta­ra­fın­dan kar­şı­lan­mış­tır. Er­me­ni da­va­sı ko­nu­sun­da ulus­la­ra­ra­sı bir pro­pa­gan­da mer­ke­zi olan, kon­fe­rans­lar, et­kin­lik­ler dü­zen­le­yen ve bu alan­da STK’­lar­ca yü­rü­tü­len fa­ali­yet­le­ri fi­nan­se eden Post­da­m’­da­ki “Lep­si­us Evi­” de dev­let des­tek­li bir ku­ru­luş­tur. Ke­za, fi­nans­ma­nı dev­let­çe top­la­nan ki­li­se ver­gi­le­riy­le kar­şı­la­nan, Pro­tes­tan Ki­li­se­si­’ne bağ­lı Pro­tes­tan Aka­de­mi­le­ri ağı, ül­ke ça­pın­da dü­zen­le­di­ği eği­tim se­mi­ner­le­ri ve pa­nel top­lan­tı­la­rıy­la Al­man­la­ra Er­me­ni id­di­ala­rı­nı ka­bul et­tir­me­ye ça­lı­şı­yor.

“Türkleri yıldırmak istiyorlar” Uğur Dündar’a konuşan Şükrü Elekdağ, “Ermeni tezine karşı çıkmak, sapkın bir davranış olarak nitelenerek Türkler yıldırılıp, sindiriliyor” dedi. “Türkleri yıldırmak istiyorlar”
Uğur Dündar’a konuşan Şükrü Elekdağ, “Ermeni tezine karşı çıkmak, sapkın bir davranış olarak nitelenerek Türkler yıldırılıp, sindiriliyor” dedi.

Türkleri Müslüman Almanlara dönüştürmek istiyorlar


(U.D): Peki, Berlin böyle hasmane bir politika izlerken, Almanya’daki 3 milyon Türk ve Türk asıllı Alman ile Türk halkını rencide edeceğini, Türk-Alman ortak çıkarlarına ve ittifak ilişkilerine zarar vereceğini düşünmüyor mu? Türkiye’nin göstereceği tepkiden hiç mi endişesi yok? Bu kadar hafife alınacak bir devlet mi olduk?
(Ş.E): Berlin, ülkedeki Türklerin ve Türkiye’nin hissiyatını zerre kadar umursamıyor. Örtülü politikasının amacı, “Ermeni soykırımını” Almanya’daki Türklerin milli şuurunu örselemek ve asimilasyonlarını kolaylaştırmak için kullanmak... Alman siyasetçiler, homojen milli bir grup olarak varlığını muhafaza eden Türk toplumunu bir çıban gibi görüyor. Türklerin, Alman toplumuna entegre/asimile olmalarını engelleyen faktörün dinden ziyade Türklük şuuru olduğu, bu nedenle de, milliyetçi damarın behemehal kırılması gerektiği kanısındalar. Bunun için de, Ermeni tezlerinin Alman eğitim sistemi ve medya vasıtasıyla “empoze” edilerek Türk toplumunda utanç duygusu yaratmak, Türklük onurlarını kırmak ve dini kimliklerini öne çıkarmak suretiyle, onların, Euro-İslam projesi ekseninde merkezi toplumla uyum içinde yaşayacak “Müslüman Almanlara” dönüştürülmesini hedefliyorlar.
(U.D): Bunu başarabilirler mi?
(Ş.E): Halen bu politika Almanya’da Türk toplumu üzerinde boğucu bir baskıyla uygulanıyor. Türk toplumu tarafından kurulmuş STK’ların ve Türk akademisyenlerin Ermeni iddialarını yalanlama faaliyetleri Almanya çapında sabote ediliyor, 1915 olayları konusunda Türk dernekleri tarafından düzenlenen konferanslar basında ve sosyal medyada aşırı sağcı Türklerin soykırım inkârcılığı yaptığını iddia eden karşıt kampanyalarla etkisizleştiriliyor, Ermeni tezine karşı çıkmak, sapkın bir davranış olarak nitelenerek Türkler yıldırılıp, sindiriliyor. Ayrıca, Türk tezini savunan kitapların Almanya’da bastırılması mümkün olmuyor. Ermeni iddialarını kabul etmeden yerel veya federal düzeyde milletvekilliği aday adayı olmak da mümkün olmuyor. Ermeni iddialarını reddeden Türk kökenli milletvekilleri Hakkı Keskin olayında olduğu gibi devre dışı bırakılıyor.