Değerli şair, edebiyatçı ve yazar Ataol Behramoğlu, ünlü belgeselci Nebil Özgentürk’le birlikte katıldığı Bilgin Gökberk kardeşimizin Halk TV’deki “Köyün Delisi” programında çok önemli bir konuyu gündeme getirdi.

*  *  *

Ülke kan gölüne dönmüş, Ankara’nın kalbinde canlı bomba patlamış, onlarca canımız yitip gitmiş, İçişleri Bakanı Efkan Ala kameraların önüne geçiyor ve teröristleri kınıyor! Yani bu korkunç eylemleri yapan teröristleri ayıplıyor! Böylece hem sorumluluğunun, hem de Türkçe’nin bilincinde olmadığını gösteriyor. Ne demek kınıyorum? Sanki ortaokul öğrencileri yaramazlık yapmışlar da, bakan bey onları ayıplıyor! Lanetle bakan bey, lanetle!.. Ayrıca bulunduğun makamın “kınama” yeri değil, terörü önleme ve teröristleri yakalama makamı olduğunu, bunu başaramıyorsan istifa etmek gerektiğini de unutma!..

*  *  *

Peki Başbakan Davutoğlu’na ne demeli?
O da her alçakça saldırının ardından benzer laflar ediyor. En çok da “Kimse Türkiye’nin sabrını test etmeye kalkmasın” diyor.
O böyle söyledikçe askerimiz, polisimiz şehit vermeye devam ediyor!
Davutoğlu’nun “sabrımızın taştığı” mesajını gönderdiği ülkeler, bildiklerini okumayı sürdürüyor!..

*  *  *

Baksanıza, Ankara’daki katliamın ardından konuşan ABD yetkilileri PYD-YPG’yi desteklemeye devam edeceklerini, bu işbirliğinin IŞİD’le mücadelede kendileri için hayati önem taşıdığını söylüyorlar.
Uçak düşürme olayından sonra karşımıza aldığımız Rusya da “Kürt Koridoru”nun denizle buluşabilmesinin önündeki engeli kaldıracak tek gücün kendisi olduğunu belirterek, PYD’nin hamiliğine soyunuyor.
Gelişmeleri dikkatle izleyen ABD, Rus piyonuna dönüşmemesi için PYD’ye olan desteğini daha da arttırıyor. Hem de bunu, topraklarımızdaki İncirlik Üssü’nden kalkan uçaklarıyla yapıyor!..
Ülkemizi yönetenler ise Rusya ile gerginliği süratle azaltıp, sınırımızdaki PYD ilerleyişini durduracak koşulları yeniden sağlamak yerine, tam tersi söylemleri sürdürüyor!..

*  *  *

AKP iktidarı öncesinde laik demokratik Cumhuriyeti ve barışçı dış politikasıyla coğrafyamızın model ülkesi olan Türkiyemizin içine düşürüldüğü duruma bakar mısınız?
Güya Ortadoğu’nun lideri, oyun kurucu aktörü olacaktık. Ecdat kanıyla sulanmış bu topraklarda Osmanlı’yı yeniden inşa edecektik.
Peki olabildik mi?
Cumhuriyet’i bir an önce yok etme hesaplarıyla gözleri kararanların elinde, her gün acıların yaşandığı tipik bir Ortadoğu ülkesi olduk!..

*  *  *

Ya Artvin’de yaşananlara ne demeli?
Artvin’in harikulade doğasının, ömrü en fazla 50 yıl olan HES’lerle tahrip edilmesi, böylece geri döndürülemez bir çevre kıyımın yaşanması yetmiyormuş gibi, şimdi de bir yandaşa peşkeş çekilen Cerattepe’deki altın ve bakır madeniyle doğayı tümden mahvetmenin yolu açılıyor.
Binlerce PKK ve IŞİD’li terörist Türkiye’nin her yerinde cirit atarken, Ankara’da patlatılan araç ülkeyi rahatça dolaşırken hiçbir şey yapamayanlar, bölgenin en büyük zenginliği olan doğayı korumak isteyenlere sanki teröristlermiş gibi şiddet uyguluyorlar!
IŞİD’in Türk askerinin kafasını kesmesine, kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarını ve polisimizi kafir ilan etmesine, asker ve polisimiz için “katli vaciptir” demesine ses çıkaramayanlar, doğaseverlerin demokratik eylemini haberleştiren gazetelere ve gazetecilere gözlerini kırpmadan “terörist” damgasını vurabiliyorlar!
Yaptıkları her icraatla, yandaşlarının her saldırısıyla demokrasiye ve Cumhuriyet’e gönül vermiş tüm yurtseverlere “Vah Türkiyem vah” dedirtiyorlar!..