Madem ki bugün “demokrasi aşığı” oldukları gerekçesiyle Silivri’ye tıkıldıklarını, “Atatürk’ü tutar hale” geldiklerini söyleyen “liberal demokrat” muhteremlerin geçmişte hangi yazıların, hangi söylemlerin altına imza attıklarını, ellerine tutuşturulan düzmece delillerle yurtsever, namuslu insanlara nasıl çamur sıvadıklarını okumak ilginizi çekti...
Ve madem ki benim, havaların attığı kazık sonucu bırakın yazı yazmayı, kolumu kıpırdatacak mecalim yok; o halde bu zevatın geçmişte yedikleri herzeleri sergilemeye devam edelim!..
Bu seferki yazım 2010 yılından... İnsanı gülmekten hüngür hüngür ağlatan Ergenekon iddianamesi piyasaya verilmişti... Hukuk bilgisi sıfır olan bir insana, hatta bir ilkokul öğrencisine okutsanız, “alay mı ediyorsun?” diye yüzünüze fırlatacağı kepazelikte bir saçmalıklar manzumesiydi!.. Aynı süreçte “Balyoz cehennemine” giden yolun rayları yine aynı güruh tarafından döşeniyor, adına gazeteci demeye utandığım, şu sıralar bir bölümü kaçak, bir bölümü Silivri’de olan tetikçiler tarafından manşetlere çıkarılıyordu...
İşte tam bu sıralarda bir gazetede “Ergenekon Davası” üzerine tam sayfa bir röportaj yayımlandı. Ergenekon kumpasına karşı çıkan namuslu hukuk insanları, sanatçılar da vardı o karanlık günlerde... Bir de bu kumpası topluma yedirmekle görevlendirilmiş profesör, yazar, yayın yönetmeni sıfatlı muhteremler...
Bu yazı, işte o röportaj üzerine sıcağı sıcağına yazılmıştı. Tetikçiler öylesine havaya girmişti ki, kumpasları “AKP’yi bile aşan bir irade var” şeklinde anlatmaktan dahi haya duymuyorlardı!.. Şimdi bunları unutmuş, ya da unutulduğunu sanmış olabilirler tabii...
-Ama arşivler ne unutur, ne de affeder!..

İki Dev Arasında Ezilmek!..


Vatan gazetesinin son Pazar ilavesi tarihi nitelikteydi…
Sürmanşette 46 yıllık hukukçu, İstanbul Barosu’nun eski başkanı, Uğur Mumcu’nun avukatı Turgut Kazan vardı. Her zamanki gibi gayet yalın ifadelerle Ergenekon sürecine dair görüşlerini anlatıyor, “12 Mart’ta 3.5 yıl hapis yattım, 12 Eylül’de büyük davalarda müdahillik yaptım. Ama ben böyle bir soruşturma görmedim… Sanık olmayanların adının yazıldığı, özel yaşama ilişkin bölümlerin konulduğu, fantezilerin, küfürlerin yer aldığı iddianame de görmedim. Bu, toplumda dehşet yaratıyor” diyordu!. Ardından da şu çarpıcı yargısını dile getiriyordu:
-Van olayı, Ergenekon’un provasıydı!.. 100. Yıl Üniversitesi’nde 4 yıl önce yapılan soruşturmada üniversite rektörü tutuklanmış, yardımcısı intihar etmişti… O zaman, “Van olayı iktidarın muhaliflerini ezmek için yargı formatını kullandığı bir modeldir, arkası gelecektir” demiştim. Van savcısını daha sonra gören yok. ABD’de, Utah’ta. 46 yıllık avukatım, Utah’a gitsem param ancak bir hafta, on gün yeter!..
Bir hukuk duayeni Ergenekon’u işte böyle özetliyordu!..
Sayfanın ortası Mehmet Altan röportajına ayrılmıştı…
Ergenekon sürecinin yılmaz ve de ateşli savunucusu, hatta 10. Dalga’dan sonra, “Ergenekon tablosunun dehşetini yok saymanın nedeni nedir?” sorusunu sorup ardından adeta sorgu odasından henüz gelmişçesine, “galiba bunu da medyadaki Ergenekon çözülünce anlayacağız. Bakarsınız bu da tahminlerden önce gerçekleşir” diyebilecek denli gözünü karartan bu zatla yeğeni Sanem Altan konuşmuştu.
-Artık konuşma mı yoksa paslaşma mı ona da siz karar verin!..

“Dünya sistemi Türkiye’yi tedavi ediyor!”


Amca ile yeğenin tatlı sohbetinde bir çok inci vardı tabii ama biri neresinden baksanız itiraf niteliğindeydi; yeğeninin “AKP gerçekten Ergenekon’un üstüne gidiyor mu?” sorusuna amcası şu yanıtı veriyordu.
-Bence AKP’ye kalsa Ergenekon kapanır bile AKP’yi aşan bir irade Ergenekon’un peşinde… Dünya sistemi Ergenekon’u tasfiye ederek Türkiye’yi tedavi ediyor. Ama bunu kendi kendimize yaparak iyileşmemizi istiyorlar. Burası NATO ülkesi. Burada NATO’nun ve ABD’nin istemediği hiçbir darbe olmaz. Bu sefer darbeyi yapamadılar, çünkü Amerika istemedi..
Bazıları, bu açıklama karşısında şaşkınlıklarını dile getirdiler ama ben hiç şaşırmadım!.. Bu arkadaşın, The Taraf Newspaper’ın Chef Editor’ı olan kardeşi Ahmet Altan daha ocak ayında, bir başka dalganın üzerine aynen şöyle yazmıştı:
“…Çünkü bütün bu olanlar sadece Türkiye’nin kendi arzusu ve kararı gibi görünmüyor bana. Yanılıyor olabilirim ama olanları izlerken hep bir ‘Dünya Operasyonu’ izliyormuşum izlenimine kapılıyorum…”
Nasıl, kopyası gibi değil mi?. Yalnızca Mehmet, daha önce Ahmet’in söylediklerini biraz daha açmış, o kadar…
-Aile boyu yetenek bunlar canım!..
Vatan Pazar’ın ilk sayfasındaki üçüncü röportaj, tanımaktan büyük mutluluk duyduğum Genco Erkal’la yapılmıştı. Aydın Doğan tiyatro ödülünün parasal kısmını Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne bağışladığı gece kürsüde, “hepimizi mürit yapmadan vazgeçmeyecekler” diyen Genco Erkal, bu röportajda da o soylu çıkışını sürdürüyor, “başka bir derin devlet geliyor” uyarısında bulunuyor ve şu çağrıyı yapıyordu:
-Umarım sesini yükselten arkadaşların sayısı artar!..
Mehmet Altan’a içim acıdı; iki dev adam arasında ezilmişti!..