Devletin zirvesinde zannımca epey önceden alınmış “riskli” kararlar uygulamaya sokuldu!..
İktidarın Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, perdeyi epey ağır bir “itiraf” ile açtı:
-Başımıza gelen bir çok şey Suriye politikası sonucudur! Başkaları da öyle, ama biz de geçerli bir politika ortaya koyamadık...”
Kurtulmuş’un söylediklerini Türkçeye çevirmeden önce belirtmem gereken çok önemli bir şey var; eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun AKP’deki siyasi hal ve gidişatı ölümcül bir yara almıştır!.. Gelelim Hükümet Sözcüsü muhteremin çaktığı işaret fişeğine; öncelikle Türkiye’nin Suriye’de “akıl almaz” yanlışlar yaptığını, bu nedenle başta terör ve yalnızlaşma olmak üzere büyük belaları davet ettiğini devletin en tepesindeki yetkili adeta “günah çıkarır” gibi itiraf etti...
Bu aynı zamanda 2001’den başlayarak “stratejik derinlik”, “değerli yalnızlık” gibi, Davutoğlu markalı politikaların, dünyanın gözü önünde çöplüğe atılmasıydı!.. Tabii en öne çıkan mesaj ise bu politikalardan vazgeçilerek “yeni bir döneme” adım atıldığı da ilan edilmiş oldu... Peki neydi bu yeni dönem derseniz, Kurtulmuş konuşmasında bunu da açıkladı:
-Keşke zamanında geçerli bir barış perspektifi geliştirebilseydi. Yakında inşallah dışarıdan zorlamayla değil, Suriye halkının kabul edebileceği bir çözüm bulunacaktır. Böyle bir süreç yaşanmaktadır. Burada Rusya ile ilişkiler önemli!..
Daha ne desin adamcağız; en başından beri Esad karşıtı güçlere her türlü yardımı yapan, sınırlarını, hastanelerini açan, ABD ile anlaşarak eğitim kampları bile kuran Türkiye’nin Başbakan Yardımcısı “artık dışarıdan zorlama yok”, “Suriye halkı karar verecek”, “Rusya ile birlikte hareket ediyoruz” mesajlarını çocukların bile rahatça anlayabileceği şekilde ilan ediyor... Bize kalırsa doğru da yapıyor, epey geç kalınmış bir politikayı kabul ettiğini deklare ediyor... Neresinden bakarsanız bakın, bu iktidar için çok zorunlu olan bu adımın diğer adı da çok açıktır:
-Büyük dönüş!..

AKP’de büyük “arınmanın” ön adımları!..

Peki yalnızca “büyük dönüşü mü” gösteriyor bu itiraf gibi açıklama?..
Tabii ki hayır!.. Aynı zamanda AKP’de yapılacak “büyük temizlik harekatının” çok yakın olduğunu da anlatıyor!.. Kurtulmuş aynı konuşmasında “kripto” Gülencilerin varlığından da söz etti; kendini çok iyi saklamış bu kişilerin de bulunup ayıklanacağını söyledikten sonra şu iddialı cümleyi sarf etti:
-Bunlarla bir türlü irtibata geçmiş olan herkes cezasını çekecek!..
Kurtulmuş medyanın karşısında bu sözleri ederken, aynı zaman diliminde bin polisin katıldığı büyük bir FETÖ operasyonu gerçekleşiyordu... Hürriyet gazetesinin “16 milyarlık deprem” başlığıyla duyurduğu, büyük şirketlerin sahiplerini de içeren operasyonda gözaltına alınanlardan birinin kimliği çok dikkat çekiciydi:
-İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı kadir Topbaş’ın damadı, Aydınlı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Faruk Kavurmacı!..
Yandaş medyanın bir bölümü manşetten, bir bölümü ise gayet “utangaç” bir şekilde duyurdu bu haberi... Topbaş ise vakit geçirmeden damadıyla arasına bir duvar çekiverdi:
-Eğer damadım beyanının aksine davranmışsa cezasını çekecektir!..
Topbaş ne derse desin kulisler aksini fısıldıyordu dün, “artık dikiş tutmaz!” diyordu siyaseti bilenler!.. Bitmedi; Dün bu kez Abdullah Gül ve Ahmet Davutoğlu’nun kapısına dayandı polis operasyonu... Davutoğlu’nun Dışişleri Bakanlığı döneminde özel kalem müdürü olan, 2010-2012 yıllarında özel müşavirliğini yapan eski büyükelçi Gürcan Balık gözaltına alındı. Balık Bir dönem de 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün danışmanlığını yapmıştı. Ama bomba
bilgi hemen gözaltı sonrasında servis edildi:
-Eski büyükelçi Balık, 2013 yılında dönemin Dışişleri Bakanı Davutoğlu ile Fethullah Gülen görüşmesinde kilit rol oynamıştı!..
Ne ilişkiler ama...

Tsunami en yukardakileri de yutar mı?!.

Biraz geriye gidilirse, bugünlere gelineceğinin ipuçları rahatlıkla görülebilir...
Davutoğlu’nun Başbakanlık’tan adeta azledilmesi sürecinde saraya bağlı gazeteciler ve Aktroller, epey ağır suçlamalarla yüklenmişti bir zamanların “gözde” siyasetçisine!.. Suriye politikasından, saraya karşı aldığı kararlara ve FETÖ ile “flörtüne” varıncaya kadar pek çok iddia açıkça yazılmıştı; tabii çoğu imzasız ya da kod adıyla yapılmak şartıyla!..
Biz de o zamanlar, kısa bir gelecekte ”işlenen günahların” Davutoğlu hanesine yazılıp, yeni “beyaz sayfalar” açılabileceğini öngören yazılar kaleme almıştık...
-Büyük bir olasılıkla 15 Temmuz darbe girişimi ve Rusya ile buzları erimesi çok önceleri kararlaştırılan bu operasyonu geriye çekti!..
Bülent Arınç, Hüseyin Çelik, Sadullah Ergin, Suat Kılıç gibi bir zamanların ağır toplarına ve yakın çevresine karşı başlatılan “itibarsızlaştırma” kampanyasında şimdi hedefe Gül ve Davutoğlu’nun oturtulması pek şaşırtıcı olmasa gerek!..
Yakında devletin tepesinden bir isim (bakarsınız Binali Bey!) Şam’da Başkanlık Sarayı’nda Esad ile el sıkışır, diğer taraftan eski ağır toplar topluca ya da tek tek kapının önüne konur, AKP milletvekillerinin büyük bölümü biçilirse, bir kısmı hakkında “FETÖ üyeliği” nedeniyle davalar açılırsa şaşırır mısınız?.. Ben şaşırmam!.. Hatta Arınç’ın Ergenekon-Balyoz Kumpasları esnasında neredeyse sevincinden oynayarak söylediği ünlü cümlesini hatırlarım:
-Türkiye bağırsaklarını temizliyor!..