ATATÜRK TÜRKİYESİ’nin üzerinde kara bulutlar dolaşıyor. İç düzenimizdeki karışıklığa dış ülkelerin amaçlarını gerçekleştirme çabaları da eklenince kaygı duymamak olanaksız. Başımızı kuma gömmekle, gözlerimizi ve kulaklarımızı kapatmakla bir yere varamayız. Dalaşma durumuna gelen iç siyaset tartışmaları, güneydoğudaki başkaldırı olaylarının anayasal önlemler yerine sokağa çıkma yasaklarıyla çözümlenebileceğini sanmak tam bir yanılgıdır. Aylar süren sokak çatışmalarının bilânçosu ortadadır. Her gün gelen şehitlerle son yedi sekiz ayda nerdeyse teröristler dışında 300’e yakın görevlimizi yitirdik. Oslo, Dolmabahçe görüşmeleriyle “Açılım-Çözüm süreci” oyalamalarıyla seçimlerde oy almak için terör yığınaklarına, hendek kazılarına, barikatlara göz yumulmasının neden olduğu ağır bedelin sorumluları söz düellosuyla birbirlerinin üzerine suç atmaktadır.
Yargıya yönelik yakınmalar ve ağır eleştiriler sürüyor. İktidar buyruğu olmasa da işareti ya da yandaşlığıyla veya kimi beklentiler ve yaranma çabasıyla açılan soruşturmalar, hukuksallığı tartışılır iddianamelerle açılan dâvalar güven duygusunu iyice sarsmakta, kuşkuları artırmaktadır. Can DÜNDAR ile Erdem GÜL’e ilişkin savcılık iddianamesinin kabûlü bir usûl işlemidir. Sorunun ve konunun özüne etkisi yoktur. Suçlamaları, nitelemeleri ve kanıtları hukuka uygun bulmak güçtür. Yanlış ve yanlı değerlendirmeler içeren iddianame Türk hukukunu ve yargısını sınava sokacaktır. Anlatım özgürlüğü hukukun koruyacağı bir değerdir. Kaldı ki iddianameler sanığın lehine olan durum ve kanıtlara da yer verir.
Toplumsal düzen oldukça ağır yaralar almıştır. Güvenlik ve geçim sorunlarına artan işsizlikle birlikte gelecek sorunları da eklenmişken “Yeni Anayasa” propagandasına hız verilmiştir.
KURTULUŞ
İktidarın tüm alanlardaki yandaşları, destekçileri ve beslemeleriyle giriştiği yeni Anayasa yapma yürüyüşü, ülkeyi kaosa sokacaktır. Yürürlükteki Anayasa’yla 12 Eylûl anlayışının sürmesi için getirilen aşırı yetkilerini az bulan cumhurbaşkanı, bunu da geçen kişisel donanım için başkanlık sistemini istemektedir. Yaptığı geziler anlamlı ve amaçlıdır. Sert ve
ölçüsüz konuşmaları, andına aykırı tutum ve davranışları, tutku durumundaki isteğinin ateşini yansıtmaktadır. Demokratik değerlerle ilgisi
olmadığı için dinsel bağımlılığın etkisiyle “tek adam” olma bayrağını açmıştır.
Ulusun ve ülkenin başına çok iş açacak olan bu kalkışmayı gerçekleştirmek için de “hukuk-anayasa” kavramlarına ilişkin bilgisi olmayanların oyuna güvendiğinden halkoylaması (kendi diliyle referandum) önermektedir. Bunun için gerekli 14 açığı da kapatacaklarını söylemiştir. Siyasal ahlâk yeni bir oluşumla karşı karşıyadır.
Bu sakıncalardan kurtulmak için muhalefet partilerine, öncelikle anamuhalefet partisi CHP’ne büyük sorumluluk düşmektedir. HDP “yeniden masaya dönüş” şarkılarıyla, MHP dolgu maddeleri ve genel başkan karşıtlığıyla oy yitirebilir. CHP’nin yetersiz karşılanan çalışmalarını sözden eyleme geçirmesinin zamanı geçmektedir. İç karışıklıkları önleyerek uzman kurullar ve yazı, konuşma, toplantı, tüm etkinliklerle halkımıza yaklaşan tehlikeyi iyice anlatmalıdır. Bunun için özüne sımsıkı bağlı kaldığına, Türk Devrimi ve Atatürk İlkeleri’nden ödün vermeyeceğine, hukuk devleti niteliğini kesinkes gerçekleştireceğine, yaşanan sorunların üstesinden geleceğine somut güvenceler vererek halkımızı aydınlatmalı, illerde ve bölgelerde etkin ve yararlı toplantılar düzenlemelidir. Atatürk ve İnönü karşıtlarını, asla CHP’li olamayacakları içine almamalı, çalkantı, duraksama ve sapkınlık belirtisi verenlerle yollarını ayırmalıdır. Gençlerle ve halk örgütleriyle ilişkilerini güçlendirmeli, yaşamsal, ulusal ilkeleri, bunları vurgulayan Anayasa kurallarını her şeyden üstün tutmalı, önceliklerini gerçekçi ve sağlıklı saptamalıdır. Yoksa “RTE Anayasası” gerçekleşirse kimse karanlıktan kurtulamaz. Kurtuluş bilgiyle, gerçekle, devingenlik ve tutarlılıkla, halka iniş ve onunla birlikte dayanışmayla sağlanır.
Kişiye göre Anayasa olmaz. 1924 Anayasası Atatürk için yapılmamıştı. İyi düşünmek zorundayız. Bugün bunları yapan yarın istedikleri Anayasa gerçekleşirse neler yapmazlar? Yurtseverler çok çalışmalıdır.
ANIMSATMA
6 Şubat, ATATÜRK’ün Bursa’daki gerici kalkışmalar nedeniyle Türk Gençliği’nin ödevlerini konuşmasıyla açıklamasının 83.
yıldönümü idi.
Karmakarışık
Yekta Güngör Özden
Yayınlanma: