15 Temmuz kalkışmasının yıkımlarını gidermek, böyle bir olayın bir daha yaşanmasını önlemek ve şüphelilerinin etkin yaptırımlarla cezalandırılmasını sağlamak yanında halkın duyarlık ve özenini yüksek tutmak için kimi önerilerle önlemlerin dile getirildiği, kimilerinin iktidar düzenlemesi kanun hükmünde kararnamelerle yürürlüğe konulduğu izlenmektedir. Genelkurmay zayıflatılıp Silâhlı Kuvvetleri partili bakana bağlamakla yanlış yapılmıyor mu?
Gözaltına almalar, tutuklamalar, mallara ve haklara el koymalardan başka idam cezasının geri getirilmesi, çocuklara karşı suç işleyen erkeklere “hadımlık” uygulamasından söz edilmektedir. Ancak yürürlüğe konulmasından sonra uygulanacak idam cezasının şimdiki şüpheli ve sanıklara uygulanması olanaksızdır. Kaldı ki geri getirme isteği Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi bağlamında Türkiye Cumhuriyeti’nin de imzaladığı 6 ve 13 no.lu protokollara aykırıdır. Yurttaşları okşamak için (o da bir kesimi) uluorta sözler vermenin bir yararı yoktur. Yurttaşlar korkutularak değil eğitilerek suçtan uzak tutulur.
Hadımlık uygulaması bir iyileştirme (tedavi) yöntemi değil ceza nitelikli bir işlemdir. Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında 5275 no.lu yasanın, 108. maddesine dayanılarak çıkarılan yönetmeliğin (Resmî Gazete 26.07.2016 sayı 29782) düzenlemeleri gereğince yapılacağı söylenen işlemin Anayasa’nın 17/2 ve 3. maddeleriyle, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 5., Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 3. maddesiyle bağdaşır yanı yoktur. Bildirge ve sözleşme idam cezası konusunda da iktidara kolaylık sağlamamaktadır. Hukuksal sorunları ve konuları siyasal yaklaşımlarla çözmeye çalışmak yarınlarda daha büyük sorunlara neden olur. Kemal Kılıçdaroğlu’nun haklı eleştirilerine kulak vermek gerekir. Her sorunun çözümü ATATÜRK’te birleşmek, büyümek, yükselmek ve çoğalmaktır.

YÖNELİŞ

Hukuk dışı olayların önlenmesi için önlemler alınmasına kimse karşı olamaz. Ancak, partizan düşünceler ve amaçlarla olayı bahane edinerek yürütülmeye çalışılan işlemler eleştirilir ve önlenmek istenir. Bu da her yurttaşın en doğal hakkıdır. Kanun hükmünde kararnameler çok sayıda yurttaşı, herkesi ilgilendirmekte, çok önemli durumları kapsamaktadır. Temel hak ve özgürlükler kanun hükmünde kararnameyle düzenlenemez. Ceza, kanun hükmünde kararnameyle öngörülemez ve verilemez. Suç ve ceza kişiseldir. Suça ortak olmayana, suç aygıtlarını kullanmayanlara ceza yaptırımı uygulanamaz. Suçta kullanılmayan nesnelerle suç yeri olmayan taşınmazlara bu koşullar aranmadan el konulmasını öngören Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 128-132.maddelerini özenle uygulamak adalet dağıtıcılarının sorumluluğudur.
Galatasaray Spor Kulübü’nün Hakan Şükür’ü üyelikten çıkarma girişimi karşısında “Daha önceleri neredeydiniz?” demek gerekiyor. Onu milletvekili yapan AKP, Fethullahçı olduğunu bilerek almadı mı? Fethullahçılar birçok yere sızmışlar da AKP’ne sızmamışlar mı? Ya da zaten içlerinde yandaşları, bağlı olanları bildiklerinden sızmayı gereksiz mi bulmuşlar? 17/25 Aralık 2013’e kadar aralarından su sızmadığını gösteren fotoğraflar, şimdiki Adalet Bakanı’nın Fethullah’ı övücü sözleri gösteriyor ki birliktelikleri oldukça ileri. Birbirlerini bir amaç için kollamışlar ki ters düşünce düşman kesildiler. O zamana kadar AKP’deki yakınlar şimdi nerede? Hiç mi kusurları yok? Anayasa Mahkemesi’nin tutuklanan üyelerini kimler ve nasıl atadı? Görevlerine son verilen raportörleri kimler aldı?

AŞIRI İSTEK

Anayasa’ya göre TBMM adına Silâhlı Kuvvetler’in başkomutanlığını temsil etmek (Anayasa mad, 104/ b-6 ve 7) Anayasa’nın 101. maddesinde yansızlığı açıklanan, 103. maddesindeki antta üzerine “..namus ve şeref” sözü verdiği öngörülen sorumsuz bir kimseye Silâhlı Kuvvetler’in doğrudan bağlanması yanlış olur. Anayasa’nın 8. maddesinde “yürütme yetki ve görevi” içinde sayılması, sorumsuzluğu nedeniyle (Anayasa mad. 105) tümüyle semboliktir. Bu tür öneriler partili başkanlık merdivenlerinin basamaklarını oluşturma fırsatçılığıdır. 15 Temmuz olayını bahane edinerek partizanlıkla kötüye kullanma eylemleri ürkütücüdür. FETÖ ile senli benli, kol kola olan AKP’lilerden kime dokunuldu, merak ediliyor. Devlet örgütü fırtınaya tutulmuşçasına operasyonlar adaletsizliğe yol açmamalı ve adalet duygusunu örselememeli. Yeni KHK’ler partili başkanlık adımlarının büyüdüğü ve hızlandığı izlenimi vermektedir. Muhalefete çok iş düşüyor.