15 Temmuz darbe girişimi Türkiye’yi kilitledi...
Bürokraside/yargıda binlerce kişi gözaltında...
Sokaklarda tutulan “demokrasi nöbetleri”, ülke güvenliğinde yaşanan sıkıntının somut kanıtı.
Hükümet, yargı, bürokrasinin tüm işi, darbecilerle uğraşmak olmuş.
Peki biz bunlarla uğraşırken dünyada neler oluyor?
Biraz bakmakta fayda var. Üstelik belki yakınlarda-uzaklarda yaşananlar iyi okunursa, 15 Temmuz’un neden/sonuçları da daha iyi analiz edilebilir.
Başlıyoruz...
- KUZEY SURİYE’DE “KÜRT KUŞAĞI” TAMAM- Suriye’nin kuzeyinde, Türkiye’yi güneyden çevreleyecek şekilde Kürt kuşağı neredeyse bitti. Şimdi konuşulan Halep’in geleceğinin ne olacağı. Halep, Suriye ordusuna mı teslim edilecek, yoksa YPG’nin ağırlıkta olduğu Suriye Demokratik Güçleri’ne mi?
- HALEP NE OLACAK? ESAD’LA BARIŞ İHTİMALİ KAPIDA- Hem Esad’ı, hem de YPG-PYD’yi “düşman” ilan eden Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP için gerçekten zor bir ikilem. Erdoğan’ın bu ay Moskova’ya yapacağı ziyaret, Ankara’nın Halep konusundaki tavrını da etkileyecek. Darbe girişiminden yara almış, ordusu kendi derdine düşmüş Erdoğan’ın, Rusya’nın da telkinleriyle Esad ordusuna Halep yolunu açması en büyük ihtimal gibi görünüyor.
- BARZANİ’YE SUİKAST GİRİŞİMİ- Tam da Türkiye’de darbe girişiminin olduğu günlerde, Kuzey Irak’ta Mesud Barzani’ye suikast girişimi yapıldığı haberleri yayıldı. Barzani’nin Türkiye ile ilişkileri de son dönemde, “dostum Mesud” seviyesine gelmişti. Ankara 15 Temmuz darbesi ve bunun uzantıları ile uğraşırken, birileri Barzani’yi öldürmek istedi. Barzani suikastten kurtuldu. Ancak artık hiç olmadığı kadar ABD etkisi altında...
- PKK KANDİL’DEN İNDİ, SİNCAR’A YERLEŞTİ- Çok kısa bir süre öncesine kadar PKK terör örgütü, Irak’ın kuzeyindeki dağlık Kandil bölgesinde sıkışmış haldeydi. Suriye ve Irak’ta IŞİD’le yürütülen uluslararası mücadele PKK’ya da alan açtı. PKK, Kandil’den indi, Sincar bölgesine yerleşti. Her geçen gün Irak’ta etkili olduğu bölgeyi genişletiyor; şehirlerin valilerini, belediye başkanlarını belirleyecek hale geliyor. Türkiye’de ise darbe girişimi sonrasında barış sürecini bozan, Urfa-Ceylanpınar’da iki polisin evlerinde şehit edilmesi olayında FETÖ parmağı olabileceği söylentileri ortaya çıktı. “Ortak düşman” FETÖ ile mücadele çerçevesinde, Kürtlerle yeni bir barış süreci gelir mi soruları sorulmaya başlandı.
- ABD’DEN YILLAR SONRA ORTA ASYA İLGİSİ- ABD Dışişleri Bakanı Kerry, yıllar sonra beş Orta Asya ülkesinin Dışişleri Bakanları ile bir araya geldi. Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan ve Özbekistan bakanları, Kerry ile acaba ne konuştu? ABD, acaba Orta Asya ülkelerine uzun bir aradan sonra neden birden bire yeniden ilgi duymaya başladı?
- ABD’DEN “YAPILACAKLAR LİSTESİ”- ABD Genelkurmay Başkanı Dunford önce İncirlik’e, ardından Ankara’ya geldi. Darbe girişiminin etkisindeki Ankara, Amerikalı General’in ziyaretini de FETÖ Lideri Gülen’in “iade edilip edilmeyeceği/bu konunun konuşulmadığından” izledi. Oysa General Dunford, görüşmeleri sonrasında çok kritik bir cümle sarf etti. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın bu ay içinde Washington’a gideceğini açıklayarak, “Arkadaşım travmatik bir deneyim geçirdiği için biraz sabırlı davranmak istedim. Böyle arkadaşlıkta, bu durumda yapılacaklar listesiyle (laundry list of asks) gitmem uygun olmayacaktı...”
General Dunford, aynı açıklamasında Ankara’dan “İncirlik, Diyarbakır ve diğer üslerin kullanımının devam edeceğine dair güvence aldığını” da söyledi. Peki, halihazırda kullanılan üslere ilişkin güvence verildiyse, ağustosta Akar’a iletilecek “laundry list of asks” içinde acaba neler olacak?
- AMERİKALI GENERAL NEDEN İNCİRLİK’TE GECELEDİ?- Dunford Türkiye’de iki gece kaldı. Bir gününü Ankara’da görüşmelerde geçirdi ancak akşam Ankara’da kalmak yerine İncirlik’e dönmeyi ve geceyi orada geçirmeyi tercih etti. Tam da Dunford Türkiye’deyken, ABD Libya hükümetinin talebiyle, Libya’daki IŞİD mevzilerine hava harekatı düzenledi. Bu, Libya’da Kaddafi’nin düşürülmesinin ardından bir ilk oldu. Dunford, İncirlik’ten bu harekatı ve etkilerini an be an izledi. Belli ki, bu nedenle Türkiye ziyaretinin ikinci gecesinde de Ankara yerine İncirlik’te gecelemeyi tercih etti.
Toparlarsak...
ABD’nin izlediği iki yönlü politika önemli...
Ortadoğu’da Rusya ile işbirliği; Orta Asya, Kafkasya ve Avrupa’da ise Rusya’yı çevreleme politikası.
Coğrafi konumu gereği Türkiye’nin bu iki politikada da önemi büyük.
Türkiye’ye biçilen rol, Ortadoğu’da IŞİD’le mücadele. Şimdi Irak ve Suriye’yle sınırlı gibi görünen bu rolün, YPG’yi “görmezden gelmek” ile Suriye’de Esad rejimi ile barışmak gibi görünüyor. Türkiye’ye biçilen rolün, yarın Libya’ya kadar taşması gündeme gelebilir. Ve önümüzdeki dönemde yeniden “barış süreci”, adeta damdan düşer gibi, gündemimize düşebilir.
Orta Asya’da, Kafkasya’da, Karadeniz’de ise Türkiye’den beklenti Rusya’ya karşı ileri karakol olması gibi görünüyor.
Darbe girişimi, işte bu iki role en uygun zemini hazırlamış gibi görünüyor.
TSK kendi derdine düştü; Cumhurbaşkanı ve hükümetin içerde-dışarda güvenebilecekleri herhangi bir unsur kalmadı, izlenen politikalarda “dönüş” yapabilmeleri kolaylaştırıldı.
Türkiye bugün, hiç olmadığı kadar dış etkiye açık hale geldi.

ANKARA FISILTISI

Erdoğan’ın “CeHaPe” zihniyetiyle kesişen yolu

Erdoğan, AKP Liderliği ve Başbakanlığı döneminde “CeHaPe zihniyeti” diye başlayan cümlelerle, ana muhalefete çok sert eleştirilerde bulundu, politikasını bu eleştiri ve ötekileştirme üzerine kurdu.
15 Temmuz darbe girişiminin ardından Ankara kulislerinde Erdoğan’ın “CeHaPe zihniyeti” ile yolunun kesişme anları, bu kesişmelerin Erdoğan’ın önünü nasıl açtığı konuşuluyor.
Mesela; Erdoğan İETT futbol kulübünde oynamaya başladığında, İETT’ye geçici işçi olarak girdi. Ardından İETT’de kadrolu işçi oldu. Tüm bunlar sırasında İETT’nin bağlı olduğu İstanbul Belediyesi CHP’deydi, Başkan CHP’li Ahmet İsvan’dı.
Erdoğan’ın kurucu Genel Başkanı olduğu AKP, ilk girdiği seçimde tek başına hükümet kuracak çoğunluğa ulaştı. Ancak hapis cezası olan Erdoğan’ın Anayasa gereği Başbakan olmasının imkanı yoktu. Bu aşamada da Erdoğan’ın önünü bir başka CHP’li, dönemin CHP Genel Başkanı Deniz Baykal açtı. CHP’nin verdiği destekle Anayasa değişikliği yapıldı. Erdoğan Başbakan oldu.
Erdoğan 14 yıllık AKP iktidarı, ardından da Cumhurbaşkanlığı boyunca yandaş basın tarafından “dünya lideri” olarak takdim edildi. Ancak 15 Temmuz darbe girişiminin ardından bunun gerçekle pek bağdaşmadığı ortaya çıktı. Sadece Batı ülkeleri değil Erdoğan’ın kişisel olarak çok iyi ilişkiler içinde olduğu Arap ülkeleri bile darbeye karşı Erdoğan’a beklenen desteği vermedi. Erdoğan’a destek ise hemen her fırsatta “CeHaPe zihniyeti” diyerek yerden yere vurduğu ana muhalefetten geldi. CHP Türkiye’de demokrasiye sahip çıktı, darbe girişimine ilk andan itibaren karşı olduğunu açıkladı, demokrasinin ve seçilmişlerin yanında durdu.
Kısacası, Erdoğan’ın başı ne zaman sıkıntıya düşse, onu kurtaran hep “CeHaPe zihniyeti” oldu.