MEB Öğretmen Stratejisi bugün Resmi Gazete'de yayınlandı. Buna göre, 2019'a kadar öğretmen yetiştiren kurumlar yeniden yapılandırılacak. Yapılandırma uygulama ağırlıklı olacak. Strateji'de, öğretmenlik programlarında okuyanlara diğer programlara geçme hakkı tanınırken, öğretmen yetiştiren kurumlarda öğretim üyesi başına düşen öğrenci sayısının azaltılması amaçlanıyor.

2018 yılında performans değerlendirme uygulamasına geçilmesi amaçlanırken, öğretmenlerin yeterliliklerinin güncellenmesi yapılacak. 2018 itibariyle her dört yılda bir bütün öğretmenlerin yeterlilik sınavlarına alınması öngörülüyor.

2017 Yılı sonuna kadar Öğretmen Akademisi kurulacak. Bu arada bilimsel çalışmalara teşvik edilecek, uluslararası çalışmalara katılacak öğretmen sayısının arttılacak.

Öğretmenlere yönelik şiddeti önlemeye dönük yasal mevzuatta gerekli düzenlemelerin yapılacağı belirtilen Öğretmen Strateji'nde dezavantajlı gruplarla çalışan öğretmenlere teşvik verilecek, öğretmenlere okullarda bireysel çalışma yapabilecekleri ortamlar oluşturulacak.

Sözleşmeli öğretmenlik ve mülakata devam edilirken, 2018 yılı sonuna kadar yer değiştirme uygulamasının yeniden düzenlenmesi hedefleniyor.

2018 yılı sonuna kadar 'Kariyer Basamakları' uygulamasının belirlenecek yeni ölçütlere göre yeniden başlatılacak.

GECİKMELİ DE OLSA OLUMLU


MEB Öğretmen Stratejisi'ni SÖZCÜ'ye değerlendiren Eğitim-Sen Eski Genel Başkanı ve Eğitim Uzmanı Alaaddin Dinçer, “Öğretmenlik alanına dönük böyle bir belgenin gecikmelide olsa yayınlanması olumludur. Ancak belgede yer alan özellikle sözleşmeli öğretmenlik ve mülakat, Kariyer Basamakları, Performans değerlendirmesi gibi konular itiraz noktalarımızı oluşturmaktadır. Ayrıca öğretmenlerin içinde bulunduğu ekonomik ve sosyal şartların iyileştirilmesine yönelik hiçbir düzenleme olmaması eleştirilecek noktalardandır. Bu konuda da adım atılacağına dair iyimserliğimiz korumaya devam ediyoruz” diye konuştu.

ÇOK FAZLA BAŞVURU YAPILIYOR


Diğer yandan, Strateji Belgesi'nde yer alan bilgiler şöyle:
Öğretmen yetiştirmeye yönelik programların tamamlanmasının ardından kamuda öğretmen olarak istihdam edilebilmek amacıyla girilen Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) nedeniyle eğitim fakültelerinin son sınıflarında derslerin amacına uygun olarak yapılmadığına yönelik yaygın eleştiriler bulunuyor. İhtiyaçtan çok daha fazla sayıda başvuru yapılıyor olması nedeniyle KPSS, adayların öğretmenliğe ilişkin mesleki becerilerini ölçmeyi ikincil plana atmakta, çoktan seçmeli sorular ile eleme yapmayı önceliyor. Bununla birlikte her yıl eğitim fakültelerinden mezun olan çok sayıda kişi öğretmen olarak atanmayı beklemekte ve atanamama halinde hayal kırıklığı yaşıyor.

İHTİYACIN ÇOK ÜZERİNDE


Türkiye'de öğretmenler, kamuda istihdam edilen personel içinde en büyük paya sahip olmasına rağmen, öğretmen yetiştirmeye dönük programlardan mezun olanlar arasında istihdam edilemeyenlerin sayısı giderek artıyor. Son yıllarda öğretmen atamalarındaki artışa karşın bu programlardan mezun olanların sayısı Türkiye'nin öğretmen ihtiyacının çok üzerinde bulunuyor.

KPSS'YE 455 BİN 119 KİŞİ KATILDI


ÖSYM'nin verilerine göre 2013 yılında Öğretmenlik Alan Bilgisi Testi'ne 142 bin 644 öğretmen adayı katılırken, bu sayı 2014 yılında 209 bin 774'e, 2015 yılında 283 bin 583'e, 2016 yılında ise 311 bin 759'a ulaşmış bulunuyor. Alan bilgisi testi uygulanmayan öğretmenlik alanları da dikkate alındığında 2014 yılında KPSS'ye öğretmen olarak atanabilmek amacıyla toplam 312 bin 688 kişi, 2015 yılında 415 bin 508 kişi, 2016 yılında ise 455 bin 119 kişi katıldı.

1 MİLYONUN ÜZERİNDE ADAY VAR, YILDA ORTALAMA 50 BİN ATAMA YAPILIYOR


2014 yılında 50 bin 990, 2015 yılında 52 bin 736 ve 2016 yılında da toplam 49 bin 15 kişi öğretmenliğe atandı. Buna karşın KPSS'ye başvurmuş ancak öğretmen olarak atanamamış olan üniversite mezunlarının sayısı 2016 yılı itibariyla toplam 438 bin 134 kişi. Bu mezunlar dışında YÖK'ün verilerine göre 2016 yılı itibariyla öğretmen olabilmek amacıyla halihazırda yalnızca eğitim ve eğitim bilimleri fakültelerinde okuyanların sayısı 228 bin 279. Fen fakülteleri, edebiyat fakülteleri, insan ve toplum bilimleri fakülteleri ve ilahiyat fakültelerinde okuyan öğrenciler de dahil edildiğinde öğretmen olmayı ümit eden 653 bin 899 lisans öğrencisi olduğu görülüyor. Öğretmenlik alanlarına kaynak teşkil eden diğer programlar ve pedagojik formasyon kurslarına devam eden mezun öğrenciler de dikkate alındığında öğretmen olarak atanmayı amaçlayanların sayısı 1 milyonu aşıyor. Bu durum, kontenjanların öğretmen ihtiyacıyla uyumlu olacak şekilde belirlenmesi konusunda düzenlemelerin yapılması gerektiğini açıkça gösteriyor.

SON 10 YILDA 447 BİN 638 ÖĞRETMEN ATANDI


Milli Eğitim Bakanlığı'nın artan ihtiyaçlar doğrultusunda son yıllarda yaptığı atamalarla birlikte mevcut öğretmen sayısı 1milyona yaklaştı. Öğretmen sayısı 216 yılı Aralık ayı itibariyle 900 bin 511. Özellikle son 10 yıl içinde kamu istihdam politikası içerisinde öğretmenlerin ayrı bir konumda olduğu ifade edilebilir. Son 10 yılda atanan öğretmen sayısı 447 bin 638. Buna göre istihdam edilen öğretmenlerin yüzde 49.7'sinin son 10 yıl içinde göreve başladığı görülüyor. Halihazırda görev yapan öğretmenlerimizin yüzde 52,7'sinin hizmet süresi 0-10 yıl, yüzde 39.2'sinin 11-25 yıl, yüzde 8.1'nin ise 25 yıldan fazla. Öğretmenlerin yaş gruplarına göre dağılımı incelendiğinde yüzde 49.3'ünün 35 yaş ve altında, yüzde 41.5'nin 36 ile 50 yaş arasında ve yüzde 9.2'sinin 50 yaşın üzerinde olduğu görülüyor. Öğretmenlerimizin genel yaş ortalaması ise 37.04 olup, OECD ülkeleri içinde en genç öğretmen nüfusuna sahip olan ülke Türkiye'dir.

BÖLGESELERARASI FARKLILIK


2016 yılı itibariyle Türkiye genelinde öğretmenlerin ortalama hizmet süresi 11.4. Bu süre Güneydoğu Anadolu Bölgesi için 6.4'ken, Ege Bölgesi'nde 14.2. Şehirler bazında ortalama hizmet süresinde de büyük farklılıklar göze çarpıyor. Örneğin Şırnak ilinde öğretmenlerin ortalama hizmet süresi 1.8 iken, İzmir'de bu süre 15.6'dır.