Yaşamını çocuklara adayan bir doktor Üstün Ezer... Lösemili Çocuklar Vakfı’nın (LÖSEV) Başkanı olarak 20 yıldır çocukların hayatlarını kurtarmak için ekibiyle ve milyonlarca gönüllüyle mücadele ediyor. Lösemide yüzde 20’lerdeki tedavi başarısını yüzde 92’ye çıkardılar. Sadece hastalığa yakalanan çocukları değil aileleri de sarıp sarmaladılar. Ezer’in sağlıktaki başarısı kıtaları aştı ve çocuk haklarını korumada dünyanın en önemli kuruluşlarından biri olan World of Children (Çocukların Dünyası) Vakfı tarafından ‘Çocuk Nobeli’ alan ilk Türk olarak tarihe geçti. Üstün Hoca’yla buluştuk. Hem töreni hem de LÖSANTE’yi konuştuk. Ezer, halkın ‘Bir tuğla da sen koy’ kampanyası ile tuğla tuğla örerek kurduğu ve dünyanın en kapsamlı çocuk ve yetişkin hastanelerinden biri olan LÖSANTE’nin hâlâ tamamına ruhsat verilmediğini söyledi. İşte o röportaj...

EN BÜYÜK DİLEĞİMİZ ARTIK ÇOCUKLAR ÖLMESİN Önümüzdeki sene 20. yaşını kutlayacak olan Lösemili Çocuklar Vakfı’nın kurucusu ve başkanı Üstün Ezer, İstanbul’daki vakıf binasında dilek ağacını gösterdi. Ezer, çocukların bu ağaca dileklerini yazıp astığını söyledi. EN BÜYÜK DİLEĞİMİZ ARTIK ÇOCUKLAR ÖLMESİN
Önümüzdeki sene 20. yaşını kutlayacak olan Lösemili Çocuklar Vakfı’nın kurucusu ve başkanı Üstün Ezer, İstanbul’daki vakıf binasında dilek ağacını gösterdi. Ezer, çocukların bu ağaca dileklerini yazıp astığını söyledi.


‘FORM DOLDURMUŞTUK SADECE’

- Hocam çok tebrik ediyorum. Türkiye adına çok gurur vericiydi ödül töreni. Çocuk Nobeli’ne adaylığınız nasıl oldu?

Çocuk hakları alanında 5 kategoride ödül veriliyor. Bana da sağlık alanında Çocuk Nobeli verildi. LÖSEV olarak Türkiye’nin en güvenilir vakıflarının başında geliyoruz. Yurtdışında daha aktif olmamız lazım diye düşündük. Sesimizi yurtdışında da duyurup büyük kuruluşlarla bir organik bağ kurmak istiyorduk. Bunlardan bir tanesi de World of Children Vakfı oldu. Bizi bu kuruluşa anlatmışlar. ‘Türkiye’de başarılı işler yapıyorlar değerlendirin’ diye. Biz de bir form doldurmuştuk sadece ödül adaylığı için. Çalışmalarımızı anlattık ama onları en çok etkileyen şey tedavi başarısını yüzde 20’lerden 92’lere çıkarmamız ve bunu parasız yapıyor olmamızdı. LÖSEV’in lösemili çocuklara okul gibi çocuk köyü gibi büyük projeler yapması, ailelere kalacak yer temin etmesi ve hayatımı da bu işe adamam onları etkilemiş.

4 BAKAN DEĞİŞTİ AMA...

- ‘Bir tuğla da sen koy’ kampanyası ile açılan LÖSANTE Çocuk ve Yetişkin Hastanesi’nde yaşanan ruhsat ve yatak kapasitesi sorunu devam ediyor mu?

Maalesef yatak kapasitemizin tamamını kullanamıyoruz. Hâlâ 325 yatağımıza izin yok. Eski hastanemizi kapatıp yeni hastaneye taşınmak üzere başvurduğumuz tarih 2012 sonuydu. O tarihten sonra 4 bakan değişti. Yaklaşık da 10 kez özel hastaneler mevzuatı değişti. Bu mevzuata uygun olarak dahi yatak kapasitemiz artırılmadı. Daha da önemlisi doktor kadromuz da artırılmadı.

- Çalışmaları dünyaca takdir edilen bir vakfa bu engellemenin nedeni nedir?

Bu çelişkiyi devlet büyüklerinin bilmediğini tahmin ediyorum. Bu çelişkiyi oluşturan sebeplerin bürokratik engeller olduğuna inanıyorum. Bizim tek derdimiz var. Biz özel hastane değiliz. Bizi bu sınıfa sokmak istedikçe yanılacaklar. Bir vakıf hastanesiyiz ve kamu yararına çalışıyoruz. Halkın tuğla tuğla koyması ile yapıldı. Dünyanın en iyileri arasındaki bu hastanenin tam kapasite çalışmasını diliyoruz. Daha çok çocuğun hayatını kurtarmak istiyoruz. Dışarıda bir sürü hasta var yatak bekliyor sıra bekliyor. Çocuklar ölüyor. Sizin yataklarınız boş ama alamıyorsunuz. Bizim siyasetle rantla işimiz yok. Tek derdimiz daha çok çocuğun hayatını kurtarmak. Mağdur ediliyoruz ve bundan da rahatsızız. Yeni Sağlık Bakanımıza bu sıkıntılarımızı anlatmak istiyoruz.

‘HAYATIMI TIBBA ADADIM’

- Yedi yirmi dört çalışıyor musunuz? Yorulduğunuz anlar oluyor mu?

Öğretmen anne babam 5 yaşındayken evde yalnız kalmayayım diye 1. sınıfa yazdırdı beni. O sene aşı olurken karar verdim doktor olmaya. Bana sordular ‘neden’ diye? ‘Ölüme çare bulacağım’ dedim. Çocuk doktoru ve hematolog oldum. Hekimlik bir yaşam biçimi. Sizin artık hayatınızın büyük kısmı hastanıza ait. Çekip gidemezsiniz. Ben hayatımda hiçbir zaman 9 günlük bayram tatili yapmadım. Hayatımı tıbba adadım. Karşıma lösemili çocuklar çıktı ve ‘ölmemeliler’ dedim. Bir grup arkadaş LÖSEV’i kurduk. Bugün yaptığım işten çok mutluyum.

Üstün Ezer, New York’taki törende ödül sevincini çocuklara sarılarak kutladı. Üstün Ezer, New York’taki törende ödül sevincini çocuklara sarılarak kutladı.

O çocuklar iyileşmeseydi bu ödülü kazanamazdık


New York’ta 2 Kasım’da düzenlenen törende ödülünü alan Üstün Ezer’i aralarında Hollywood yıldızları, diplomatlar, ünlü gazete ve televizyon yıldızlarının da bulunduğu yaklaşık 500 davetli ayakta alkışladı. Dr. Üstün Ezer, 16 yıldır ilk kez bir Türk’e verilen ödülü alırken ‘Bu ödülü lösemili çocuklara adıyorum’ dedi.

- Törende neler hissettiniz?

Ülkem adına çok sevindim çünkü orada defalarca Türkiye ismi ekrana geldi. Hele hele ülkemizin geçtiği gri bulutlar arasındaki bu dönemde ABD ile olan iletişimin bu kadar bozulduğu bir dönemde orada Türkiye adına olmak çok gurur vericiydi. Ben ödülü lösemili çocuklarımız adına aldım. Çünkü onlar bizim gerçek kahramanlarımız. O çocuklar iyileşmeselerdi, lösemi canavarıyla olan savaşı kazanmasalardı biz bugün bu başarılara ulaşamayacaktık. Esas ödülü onlar hak ediyor. Beni orada etkileyen diğer şey de bizimle ilgili 3 dakikalık tanıtım filmini izleyerek beni ayakta alkışlamalarıydı. Gelip sarıldılar, fotoğraf çektirdiler.

- LÖSEV’in tedavideki başarı sırrı nedir?

Başarımızı sağlayan şey hastaların mutluluğunu ailelerinin sorunlarını çözüyor olmamız. Biz çocuklara değer verip sevgimizi aktardık. Moral verdik. Hayata dair hedefler rüyalar görmeleri için çok motive ettik. Onları sağlam birer ağaç haline getirdik. Ben başarımızda bunların çok büyük rolü olduğunu düşünüyorum. Belki bu dünyaya da model olarak sunulabilir. Çünkü sadece kemoterapi vermekle olmuyor. İyi bir hijyen sağlayacaksınız, iyi besleyeceksiniz, moralini düzelteceksiniz, gezilere götüreceksiniz. Ailesinin sorunlarını çözeceksiniz. Bütün bunlarla biz yüzde yüz başarıyı neden yakalamayalım diyoruz.

02-anitkabir-20cm

Bunları Atatürk’e borçluyuz


- 10 Kasım’da Anıtkabir’deydiniz. Her yıl gider misiniz yoksa bu yıl ödülü mü götürdünüz?

Her sene saat 09.05’te orada olurum. Bu yıl tabii ki farklı bir duyguyla gittim. Bunların hepsini Atatürk’e borçluyuz. Bu tartışılamaz. Bugün yapılan tartışmalara da hiç anlam veremiyorum. Bir ülkenin kurucusu ve Ulu Önderi bu kadar büyük işler yapmış, şimdi ben kendi yaptığım işlerle Atatürk’ümüzün yaptığı işleri karşılaştırdığımız zaman saçının bir teli bile olamıyor. Bu sene Anıtkabir’e daha bir heyecanlı gittik. LÖSEV olarak dünyada bir çok seviyenin üzerine çıkmışız, Atatürk’ün işaret ettiklerini gerçekleştirdiğimizi Onunla da paylaşmak istedim. Onu çok daha iyi anlamak ve göstermek hepimizin boynunun borcu.