ANALİZ

Muhalefet deli mi ki hayır çıkarsa seçim istesin


İktidar çevrelerinde referandumda “hayır çıkma” ihtimalinin daha yüksek olduğuna yönelik bir görüş hakim.
Her ne kadar “kesin evet çıkacak” deseler de bunun daha düşük olasılık olduğunu artık kendileri de biliyor. Bu nedenle çaresizlik içinde bir taraftan gerginlik politikası izlerken diğer yandan da muhalefeti tahrik ederek sertlik politikasına sapmalarını sağlamaya çalışıyorlar.
Dün bir bölümünü yazmıştım; başbakan yardımcısı ve hükümet sözcüsü Numan Kurtulmuş hayırcıların ama özellikle CHP’nin sakin ve barışçı tavrından çok rahatsız. Bunu bir tuzak olarak değerlendiriyor. Kurtulmuş’a göre eğer referandumdan hayır çıkarsa CHP hemen bir meşruiyet tartışması başlatacak ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın istifasını isteyecek.
Niye söylüyor bunu Kurtulmuş? Şu nedenle; “CHP hayır çıkarsa hiçbir şeyin değişmeyeceğini söylüyor. Ama onlar hemen saldırıya geçecek. Ey halkım bilin ki hayır çıkarsa kaos olacak, istikrar bozulacak.”
Buna halk kanar mı? Bilemem.
Numan Kurtulmuş bir de “Hemen erken seçim isteyecekler” demiş. Muhalefet isteyecek seçimi yani.
İyi de AKP’liler anayasa değişiklikleri Meclis’te görüşülürken kendi milletvekillerini tehdit etmek için seçim şantajını ileri sürmemiş miydi? Cumhurbaşkanı “ayağınızı denk alın, bu teklif Meclis’ten geçmezse seçime gideriz” dememiş miydi?
Yani çok açık ki eğer referandumda hayır çıkarsa muhalefetten önce iktidar kanadı zaten seçim isteyecek.
Bunun iki nedeni var. Birincisi; Erdoğan hayır çıkarsa muhtemelen çok öfkelenecektir. Referandumun kaybedilmesinde suçlu arayışına girecektir. Hemen seçime giderek beğenmediği veya suçlu gördüğü kim varsa tasfiye edecektir. İkincisi; Anayasa değişiklik teklifi görüşülürken AKP içindeki cemaatçilere hiç dokunulmadı. Çünkü oylarına ihtiyaç vardı. Ama Meclis’te bir kazık atılmaması için bütün milletvekillerine açıkta oy kullanmaları talimatı verildi. Hayır çıkması halinde artık Erdoğan’ın elini tutan bir şey kalmayacağı için AKP içindeki bütün cemaatçi milletvekillerini hem seçim bahanesiyle tasfiye edecek hem de hukuki soruşturma başlatarak hapse attıracaktır.
Bunlar olurken muhalefetin seçim istemesi akıl ve mantık dışıdır. Çünkü hayır çıkması halinde Cumhurbaşkanı göreve devam edeceği gibi hükümet de aynen kalacak, parlamento da görevini sürdürecektir.
Böyle bir ortamda iktidar için zorlu bir iki yıllık süreç varken muhalefet neden seçimleri öne alarak riske girsin.
Tam tersine muhalefet referandum yenilgisi ile kimyası bozulmuş olan iktidarın iki yıl boyunca geleceği bugünden belli tüm sorunlarla boğuşmasını ve iyice yıpranmasını tercih edecektir.
Numan Kurtulmuş, kendince zekice bir hamle yaparak aslında kendi yapacaklarını muhalefetin üzerine atmaya çalışarak “referandumda hayır çıkarsa, kaos olur, istikrarsızlık yaşarız” algısını beyinlere sokmak istemektedir.
Ama bana göre nafiledir bu çaba.

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Kılıçdaroğlu cahilmiş, o zaman evet diyelim


CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bir canlı yayında inanılmaz hata yaptı.
Aynen şunu dedi; “Düşünün, yeni modeli kurduk. Halk seçti Cumhurbaşkanını, başbakan da başkası oldu. Cumhurbaşkanı başka bir partinin genel başkanı, başbakan da başka bir partinin genel başkanı, asıl kavga o zaman çıkacak. Asıl onu düşünmemiz lazım, Cumhurbaşkanı tarafsız olursa başbakan onun tarafsızlığına saygı göstererek onun uyarılarını dikkate alır. Ama cumhurbaşkanı taraf olursa başbakan da başka bir partinin genel başkanı, cumhurbaşkanı başka bir partinin genel başkanı asıl kavga o zaman çıkacak. Niye bunu söylemiyorlar millete? Neden bu anlatılmıyor millete?”
Belli ki Kılıçdaroğlu seçilecek başkan ile oluşacak parlamentonun farklı olacağını anlatmak istedi.
Ama yine de yapılanın affedilmez bir hata olduğu açıktır.
Son günlerde “neden evet” konusunu anlatmakta sıkıntı çeken AKP ve yandaşları bu hatanın üzerine atladılar. Kılıçdaroğlu’nun ne cahilliğini bıraktılar, ne yetersizliğini.
Bu tür hataları herkes yapabilir, yapıyor da. İktidar tarafının da böyle çok hatası var. Bizler de dalgamızı geçiyoruz.
Ancak böyle bir hatadan “Anayasa bilgisi sıfır, büyük cehalet, kendileri bile itiraf ediyor” türü sloganlar çıkararak halkın evet diyeceğini sanmak safdillik olur.
Ne yani Kılıçdaroğlu önemli bir hata yaptı diye hayır oylarının evet’e döneceğini mi sanıyorlar?

BUNU YAZMAK GEREK

Kendi çıkardıkları kanuna bile uymuyorlar


Bazı bakanların Almanya ve başka Avrupa ülkelerinde evet propagandası için yapmak istedikleri konuşmaların engellenmesi iktidarı çok öfkelendirdi.
Bir anda akıllarına fikir ve ifade özgürlüğü gelen iktidar mensupları Almanya’yı “Nazi dönemine dönmekle” bile suçladılar.
Sonuçta Almanya ile ilişkilerimiz hayli gerildi, özellikle Nazi benzetmesi Almanya’nın büyük tepkisine neden oldu. Bunun ekonomik ve siyasal sonuçlarının da olacağı kesin ve ne yazıktır ki zararlı çıkan da biz olacağız.
Tamam, Almanya’nın yaptığını benim de onaylamam mümkün değil. Almanların, bazıları haklı nedenlere dayansa bile, tutum ve davranışları yanlış olduğu gibi demokratik ilkelere de aykırı.
Buna karşı AKP iktidarı da kendi çıkardığı kanunları bile hiçe sayıyor, orası çok konuşulmuyor.
Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu Almanya salon vermediği için konsolosluk binasından halka seslendi.
Oysa bunu yapması suç. Çünkü bizzat bu iktidarın 13 Mart 2008’de çıkardığı bir kanun var. Bu kanuna göre yurtdışında ve yurtdışı temsilciliklerinde seçim propagandası yapmak yasak. İlgili kanunun 94/A maddesinde “Yurtdışında ve yurtdışı temsilciliklerde seçim propagandası yapılamaz” deniyor.
Olsun, kanunu kendileri çıkarmış olsa bile uymamak bizimkilere yakışıyor.

KOMİK

Başdanışmanın şantajını örtbas etme çabası


Cumhurbaşkanı Başdanışmanlarından İlnur Çevik’in “7 Haziran sonrası Türkiye’deki kaos ve istikrarsızlığı mumla ararsınız” şantajı tepkilere neden olurken Hürriyet’in en iri yazarlarından birinin skandalı örtbas etme çabası bana çok komik geldi.
Hürriyet’in iri yazarı İlnur Çevik’in daha sonra sildiği twitin içeriğini ele alacağına bunun hayırcılara yarayacağını yazarak “Bu kişi kripto hayırcı mı?” diye sordu.
Sorun böyle bir twitin hayıra yarayacağı değildir. Cumhurbaşkanlığı katından bütün halka yönelik bir tehdit ve şantajdır. O kişi bu twitiyle adeta 7 Haziran’dan sonra oluşan terör ve gerginlik ortamının kontrollü olduğunu itiraf etmiş ve hayır çıkması halinde Türkiye’nin başına çok daha beterinin geleceğini ilan etmiştir.
Durum böyleyken “Yahu kardeşim sen nasıl adamsın böyle, bu yaptığın hayırcılara yarayacak” demek hem konuyu çok ucuzlatmaktır hem de komiktir.
Anladık evetçisin, ama bu adi numaralarla gazeteciliğin de içine etmene gerek yok. Tabii gazeteciysen.

CANIMI SIKAN ŞEYLER

CHP’yi alana çekmek için ellerinden geleni yapıyorlar


İktidar kanadı CHP’nin referandum sürecini çok sakin ve barışçıl biçimde sürdürmesinden çok rahatsız. Bu nedenle sürekli tahriklerle CHP’yi alana sürüklemeye çalışıyorlar.
Faydası ne? Şu; CHP referandum propagandasını parti bayrağı altında yapmıyor. AKP ise her yerde kendi bayrağı ile var. CHP de bayraklı olsun istiyorlar ki, referandum yarışı AKP-CHP arasında, daha da önemlisi sağ-sol arasında gibi görünsün. Böylelikle kendini sağda hisseden vatandaşlar maddeleri benimsemeseler bile sırf aidiyet duygusuyla evet oyu versinler.
CHP bu tuzağa düşmüyor. Örneğin çeşitli yerlere stantlar açıyor ama CHP bayrağı ve amblemi koymuyor. AKP’li belediyeler Yüksek Seçim Kurulu’nun “Partiler dışındaki kuruluşların referandum propagandası yapması yasaktır” kararından hareket ederek bu stantları kaldırmaya kalkıyorlar. Üsküdar ve Kuruçeşme’de bu nedenle tartışmalar çıktı. Stant görevlileri CHP’li olduklarını ama bayrak asmadıklarını söyleyince bu kez de “Dağıttığınız bildirilerle çevreyi kirletiyorsunuz” suçlaması ile para cezalarına maruz kaldı.
Bu arada AKP’nin stantları önüne yığma kalabalıklar toplanırken CHP’nin hayır stantları halkın derin korkusu yüzünden tenha oluyor.