Merkez Bankası yanlış yaptı. Onu anlatacağım. Lakin önce bizi bu yanlışa götüren sebeplere bakalım.

Merkez Bankası Başkanı ekonomi lisansı bile olmayan, kuruma en son giren en genç kişi... Bu atamayı yapabilmek için de bu kişiye özel olarak yasalar değiştirildi. Oysa kendisinin Merkez Bankası Başkanı oluncaya kadar kayda değer hiçbir başarısı yok... Saray istedi, atandı...

* * *

Cumhurbaşkanı Erdoğan iki gün önce ne dedi? “Ben yüksek faize karşı olduğumu tekrar açıklıyorum, açıklamaya da devam edeceğim”

Haliyle Merkez Bankası’na verilen mesaj yeteri kadar açık değil mi? Doğru olanı bilsen bile yapamazsın. Elin kolun bağlı bakakalırsın!

Merkez Bankası’nın yüzü kızarmadan açıkladığı “politika faizi” var. Kaç biliyor musunuz? Yüzde 8! Nerede kullanılıyor bu faiz? Hiçbir yerde. O zaman neden açıklanıyor. İstatistiklerde açıklanan resmi veriler yer alır ya o nedenle...

Hangi faiz kullanılıyor? “Geç likidite penceresi” denilen faiz... Gitti yarım puan artırdı. Hangi yaraya merhem olacaksa artık? Bari hiç dokunma şanın yürüsün!

İşe yaramasını istiyorsan arttır 300 baz puan, ister kullan ister kullanma... Gerekirse piyasayı sıkıştırırsın. Adı üzerinde pencere... İster açar ister kaparsın. Kimse seni zorlayamaz ki?

* * *

Yok, ama yapmıyorlar. Yapamıyorlar. Yüzde 13 enflasyon varken bu faizin piyasayı tutabileceğine inanıyorlar.

Ne diyorlar? Enflasyon düşebilir. Öyle bekliyoruz. Çift hanelerin altını hiç beklemeyin. Kâğıt kalem oynatsanız bile olmaz o iş! Kurdaki yükselişin devam etmesi enflasyondaki düşüşü sınırlandıracak. Bu faizle de kura müdahale etme şansın hiç yok!

* * *

Oysa dünyada işler biraz olumluya döndü... Dün Amerika’dan gelen bizim için olumlu haberler sonrası böyle bir fırsatı heba etmek boş kaleye gol kaçırmak gibi bir şey...

İşi bilmeyenler, eş, dost, tanıdık o koltukları doldurduğu sürece de bu böyle devam edecek.