Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi’nin Başkanı, yani aşiret lideri Mesud Barzani’nin Türkiye’de devlet başkanı gibi âlâyı vâlâ ile ağırlanması neyi ifade ediyor?
İstanbul ve Ankara havaalanlarında Barzani’nin şerefine sözde Kürdistan bayraklarının göndere çekilmesi, AKP’nin PKK yanlısı Kürtlerin oylarını kapmak istediğini gösteriyor.
Referandumda “Evet” oyları için MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin desteğinin yetmeyeceğini anlayan AKP yönetimi, kukla devletin lideri Barzani ile, Güneydoğu Anadolu’daki Kürt aşiretlerinin “Evet” demeleri için görüşmeler yaparken, sözde Kürdistan’ın bayrağını çekmesi tüm yurtseverleri üzdü.

*  *  *

Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, dün bir basın toplantısı yaparak “Kürdistan bayrağı” denilen bez parçalarının göndere çekilmesini (özetle) şöyle eleştirdi:
* Türkiye “Kürdistan” diye bir devlet tanımıyor. Ancak Amerikan silahlarıyla hazırlanan “Kürdistan” planı var. Biz buna HAYIR diyoruz.
* Amerika’nın “Kürdistan” planındaki baş piyonu PKK/PYD’dir. AKP yönetimi Kürdistan bayrağı çekerek aynı zamanda PKK bayrağına EVET demiştir.
* AKP yönetiminin Kürdistan bayrağı açması, Başkanlık Sistemi’nin Türkiye’ye ne getireceğini apaçık sergilemiştir. Başkanlık Sistemi’ne “Evet”, Kürdistan’a “Evet” olur.
* Devlet Bahçeli’yi “Kürdistan bayrağına HAYIR demek için, Başkanlık Sistemi’ne HAYIR demeye davet ediyoruz.”

Olmak ya da olmamak!


Aydın ilinin sevilen ağabeyi Ünal Uyguç gazeteci dostlarımızdandır. Uzun yıllar TRT’de haber müdürlüğü yapan Ünal Uyguç’tan bir mektup aldım. “Büyüğüyle küçüğüyle tüm Atatürk gençliğine seslenmek istiyorum” diyor ve şöyle devam ediyor:
“Atatürk bu ülkeyi gençliğe emanet etmiştir. Büyük Ata’mızın bilim ve akılla yarattığı ‘Cumhuriyet aydınlanması’na sahip çıkalım.
Bu ülke bizimdir. Sonsuza kadar bizlerin, sizlerin, çocuklarımızın, torunlarımızın olacaktır.
Hiçbir ülkenin gençliğine böyle şerefli ve ahlâklı görev düşmemiştir.
Bu Cumhuriyet’i kuranların evlâtları olduğumuzu kanıtlamalıyız.
Bilenle bilmeyen bir olur mu? Okuyanla okumayan bir olur mu?
Büyük Atatürk’ün dediği gibi “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O, bütün vatan sathıdır.”
İngiliz dilinde bir deyim vardır: “To be or not to be!” Yani “Olmak ya da olmamak!”
Bugün Türk Ulusu olarak bu durumdayız.
Olmak ya da olmamak! İşte bütün mesele bu!
Oylarımızı bunun bilincinde kullanalım!”

Sağlıkta kırmızı alarm!


Bütün Türkiye’de 1500 hastane var. Bunların 874’ü Sağlık Bakanlığı’nın, yani devletin hastaneleri...
600 küsur sağlık kuruluşu da özel hastane...
Hastane zengini olan Sağlık Bakanlığı sayıyı az bulmuş olacak ki, ülke genelinde “Hastane açma yarışı” başlattı.
Yurdun her yanında bin-iki bin yataklı devasa “Şehir hastaneleri”nin inşaatı sürüyor.
Bu hastaneleri Sağlık Bakanlığı yapmıyor. Kamu-özel ortaklığı sistemiyle yapılıyor. Hastaneleri, inşa eden özel şirketler işletiyor. Sağlık Bakanlığı şehir hastanelerini inşa eden özel şirketlerin 25 yıllığına kiracısı oluyor.
Devlet bu hastanelere yıllık milyonlarca lira kira bedeli ödeyecek. Ayrıca Sağlık Bakanlığı özel şirketlere şehir hastaneleri için yüzde 70 doluluk garantisi veriyor. Doğacak fark devlet kasasından ödenecek.
Çok tatlı, çok kârlı bir iş... Yandaş firmalar için ballı börek! Hiçbir riski yok!
Yukarıdaki bilgileri, Coşkun Bel’in D&R kitapevlerinde satılmakta olan “Sağlıkta Kırmızı Alarm” adlı kitabından naklettim. Kitabı okuyunca insan sağlıkta dönen dolapları daha iyi anlıyor!

TEBESSÜM

Demokratik hak!


Bir seçim öncesi parti genel merkezinde aday listeleri hazırlanıyor...
Adayların kimlikleri bir bir incelenirken Genel Başkan talimat veriyor:
“Aday listesine Razi Bey ile Ali Rıza Bey’i mutlaka koyun.”
Başkan yardımcıları ve diğer kurmaylar şaşırıyor:
“Aman efendim, onların ikisi de aptalın tekidir!”
Başkan karşısındakilere alaylı alaylı bakıyor:
“Bunu ben de biliyorum ama... Ülkemizde o kadar çok aptal var ki, onları da tavlayıp oylarını almalıyız! Ayrıca, aptalların da Meclis’te temsil edilmeleri demokratik haklarıdır!”

GÜNÜN SÖZÜ

Hiçbir şeyden çekmedik,
namuslu görünen
bir takım namussuzlardan
çektiğimiz kadar!
11rahmibey30cm