Gazeteci, parlamenter, hukukçu, hemen herkes “Neredesin adalet?” diye bağırıyor.
“Godot”yu bekler gibi adalet bekliyoruz.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu elinde “Adalet” yazılı pankartla kara yollarında yürüyor, halkımızı uyandırmaya çalışıyor.
İnsanlarımız, İrlandalı büyük yazar Samuel Beckett’in “Godot’yu Beklerken” adlı ünlü eserindeki gibi boş bir beklenti içinde... “Godot gelecek ve her şeyi düzeltecek!” İnanç böyle...
Fakat Godot bir türlü gelmez ve gelmeyecektir. Çünkü insanların kurtulması yalnızca kendi ellerindedir ve kendi çabalarına bağlıdır!
Sen gayret göstermezsen, kimse seni girdiğin bataklıktan çekip çıkarmaz! Godot’yu beklemek boşuna!
* * *
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Kılıçdaroğlu’nun “Adalet Yürüyüşü”nü eleştirirken (birinci sayfamızdaki TOKMAK-1 sütunumda yazdığım gibi) “Hak ve adalet, Ankara-İstanbul karayolunda, sokaklarda ya da meydanlarda değil, hukukun kendi doğal mecrasında, bağımsız ve tarafsız mahkemelerde aranır” dedi.
O mahkemelerin verdiği kararlar hukuka uygun değilse ve itiraz edeceğiniz bir merci de yoksa ne yapacaksınız?
Halkın oylarıyla seçilmiş bir milletvekili bile, yargı süreci daha bitmemişken tutuklanıp yaka-paça hapse atlıyorsa ve yapılan hukuki itirazlar da dinlenmiyorsa ne yapacaksınız?
Sapına kadar Atatürkçü olduğunu tüm âlemin bildiği SÖZCÜ’ye “FETÖ’cü” diye iftiralar atılıp, iki elemanımız cezaevine kapatılıyor,
SÖZCÜ’nün Atatürk ilkelerine bağlılığı herkes tarafından bilinen imtiyaz sahibi Burak Akbay için, geçerli hiçbir delil olmadığı halde haksız yere yakalanma kararı çıkarılıyor, Cumhuriyet Gazetesi mensupları aylardır Silivri zindanında adalet bekliyor, itirazlar dinlenmiyor.
Ee, peki ne yapacaksınız?
Elbette ki derdinizi millete anlatacaksınız!
Kılıçdaroğlu da “Adalet Yürüyüşü” ile hukuksuz uygulamaları millete şikâyet ediyor. Bu onun en demokratik hakkı değil mi? Adalet Bakanı neden şikâyet ediyor ki?
“Odun olmayın!”
Bodrum’un Gündoğan beldesinde insanlar her sabah, eski Belediye Başkanı İbrahim Bilgi’nin yaptırdığı sahil yolunda yürüyüş yaparlar. Fakat birbirlerine selam veren yok gibidir.
Prof. Dr. Cavit Avcı, cebinden bir sürü para harcayıp hazırlattığı afişleri yol boyunca astırmış. Afişlerde:
“Herkes ve her yaş için her gün tempolu yürümek kolay ve yararlı bir spor. Yürürken SELAMLAŞMAK barış ve dostluk simgesidir” yazılı.
Prof. Avcı, insanlarımıza unuttukları medeni davranışı hatırlatıyor ve “Odun olmayın” demek istiyor!
TEBESSÜM
Eşeğin beklentisi!
Çayırlıkta otlayan boz eşek de bir şeyler bekliyormuş ama o kadar sıska ve çelimsizmiş ki... Diğer eşek ona acıyarak sormuş:
“Nedir bu halin böyle arkadaş? Zayıflıktan kemiklerin çıkmış! Sahibin seni hiç beslemiyor mu?”
Sıska ve bakımsız olan eşek dert yanmış:
“Benim çalıştığım çiftliğin patronu çok cimri. Bana dünyanın işini yaptırıyor ama bir avuç fazla yem vermek işine gelmiyor. Kaderim bu!”
Öteki eşek kızmış:
“Mademki sahibin hakkını vermiyor, sen de kaç git buradan. Zaten bağlı bile değilsin. Kimse izini bulamaz. Sen eşek olduktan sonra herkes semer vurur. Sahi neden kaçmıyorsun?”
“Bir beklentim var, onun için kaçmıyorum” diye cevap vermiş sıska eşek...
Aradan birkaç ay geçmiş. İki eşek yine çayırda karşılaşmış. “Beklentim var” diyen eşek yine çok zayıf ve çelimsizdir.
Öteki eşek tekrar “Kaçıp gitsene be eşek kardeş... Çekme bu cimri patronun kahrını...” deyince cılız eşek yine “Bir beklentim var” demiş.
Beriki “Ne beklentin olabilir be?” diye bağırınca cılız eşek ağzından baklayı çıkarıp, beklentisini açıklamış:
“Bizim patronun dünya güzeli bir karısı var. Fakat nedense hiç geçinemiyor, hemen her gün kavga ediyorlar. Geçenlerde yine müthiş bir kavga yaptılar. Bizim patron o kadar kızdı ki, bir ara ‘Ulan kadın, bir daha beni kızdırırsan, yemin ediyorum ki seni şu gördüğün eşeğe vereceğim!” diye bağırdı. İşte umudum ve beklentim bu!”
* * *
Şair “İnsan hayal ettiği müddetçe yaşar” demiş.
Umutlar insanı hayata bağlar.
Biz de toplum olarak umutla bekliyoruz.
Neyi bekliyoruz peki? Bilen varsa söylesin!
GÜNÜN SÖZÜ
Despot lider hep toplumu
değiştirmeyi düşünür,
önce kendini değiştirmeyi
nedense hiç düşünmez!
