Evet, soruyorum, neden satıyorsunuz arkadaş?
Hangi hakla satıyorsun?
Türkiye o kadar mı yoksullaştı?
Yoksa lüks harcamalara para mı yetmiyor?
“Sahiller halkındır, herkese açıktır” lâfı sadece bir palavradan ibaret mi?
Yasalar böyle acımasızca çiğnenir mi?
Tüm Türk vatandaşlarının olan sahiller, paralı ve siyasi nüfuz sahibi küçük bir azınlığın keyfine teslim edilir mi?
Türkiye’nin bütün sahillerinde 80 milyon insanımızın hakkı var.

* * *

Bodrum sahillerinin bir bölümü 14 Kasım Salı günü yapılacak açık artırma ile paralı ve nüfuzlu insanlara ya da şirketlere 30 yıllığına kiralanacak. Kiralama adı altında bir satış bu... 30 yıl o sahillerden gerçek sahipleri olan vatandaşlar faydalanamayacak!
Bu işlem yalnız Bodrum’da değil bütün Türkiye’de uygulanacak.
Dünyanın hiç bir uygar ülkesinde deniz ve göl kıyıları satılmaz, insanlara kapatılmaz, zenginlere peşkeş çekilmez!
Bizim güzel Türkiye’mizde ise, insan hakları daha yeterince gelişmemiş durumda...

* * *

Bana çok sayıda şikâyet mesajı geliyor.
Sevgili vatandaşlarım... Benim bu sorunu çözecek bir gücüm yok. Ben sadece sizi uyarırım, o kadar...
Gerisi sizlere kalıyor. Bu sorunu, göstereceğiniz tepkiyle ancak siz çözebilirsiniz.
Oturup kaderinize boyun eğerseniz, yasalardaki haklarınızı aramazsanız, o zaman söyleyecek sözünüz, şikâyet edecek haliniz kalmaz!

* * *

Bodrum Gündoğan’daki “Yalıkent Sitesi” Bodrum Kaymakamlığı’na bir dilekçe vererek ihale kararının iptalini istedi.
510 konuttan oluşan site sakinleri dilekçelerinde “Seba Evleri Sitesi’nin kısmen ön cephesinde bulunan, bizim de faydalandığımız 408 metrekarelik sahilin vatandaşların elinden alınarak 71 bin lira muhammen bedelle 30 yıllığına ihaleye çıkarılması kıyı kanununun hükmüne ve ruhuna aykırıdır.
Sahillerin gerçek veya tüzel kişilerden ibaret, para ve nüfuz sahibi küçük bir zümreye teslim edilmesi büyük haksızlık olacaktır.
İhalenin yapılması halinde bizler Bölge İdare Mahkemesi’nde iptal davaları açarak bu haksızlık ve usulsüzlüklerle mücadele edeceğiz” diyor.
Sevgili okurlar... Bu sadece bir örnek... Sahillerin yağmalanması konusunda bütün siteler, bütün vatandaşlar (sonradan ağlamamak için) aynı hassasiyeti göstermelidir.

Türk Kalp Vakfı’nda Atatürk sergisi


İki gün sonra 10 Kasım Cuma günü Ulu Önderimiz Atatürk’ü ölümünün 79’uncu yılında sevgi ve özlemle anacağız.
Atatürk Haftası nedeniyle Türk Kalp Vakfı’nda ilginç bir sergi açıldı.
Türk Kalp Vakfı’nın Atatürkçü Başkanı Kenan Güven ve onun gibi Atatürkçü eşi Hayat Güven’in özel arşivlerinden derlenen bir sergi bu...
Atatürk’ün 10 Kasım 1938 günü ölümünden sonra 11 Kasım günü ile onu takip eden günlerde yayınlanan 79 yıllık gazeteler sergileniyor.
Yayın organlarının neler yazdıkları, Türk halkının Büyük Ata’sını kaybetmenin acısıyla nasıl gözyaşı döktükleri gözler önüne seriliyor.
6 Kasım Pazartesi günü başlayan sergi 11 Kasım Cumartesi gününe kadar devam edecek.

BİR ÖZÜR


Sevgili okurlar... Zaman zaman istemeden bazı yanlışlıklar oluyor. Dikkatli bazı okurlarımdan, 6 Kasım Pazartesi günü birinci sayfadaki “Yüzkaraları” başlıklı yazımın sonunun anlaşılmadığı şeklinde uyarılar geldi. Haklılar. Çünkü bir yanlışlık sonucu yazının son satırı kaybolmuş “Bizim meslekte böyle yüzkaraları var ne yazık ki!” cümlesi “Bizim meslekte böyle yüzkaraları” diye yarım kalmıştı.
Aynı şekilde daha önce de TOKMAK-2’de “Mini mini valimiz, ne olacak halimiz?” cümlesi “Mini mini valimiz, ne olacak” şeklinde yarım çıkmış ve anlamını yitirmişti. Okurlarımdan özür diliyorum.

TEBESSÜM

“Havlayan köpek!”


Temel, arkadaşı Dursun’un yayladaki evine misafir gider... Bahçe kapısını açarken, hırlayıp havlayan dev gibi iri köpeği görünce şöyle bir duraksar... Pencereden bakan Dursun seslenir:
“Ula korkma öyle! Bilmez misin, bir atasözü vardır hani, ‘Havlayan köpek ısırmaz’ derler.”
Temel yine huzursuzdur... Korka korka sorar:
“Yavu tamam, anladım da... Ya bu köpek o atasözünü bilmiyorsa?”

GÜNÜN SÖZÜ


İnsanlar hayatta birçok acıyı kendi akılsızlıkları yüzünden çekerler!

11rahmibey30cm