TBMM 15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu, rapora son şeklini verirken önemli ölçüde kısalttı. Açıkçası darbe girişimini araştırmaktan çok darbe girişiminin üzerinin nasıl örtüleceği üzerinde kafa yorulmuş olacak ki, komisyonun CHP, MHP ve HDP’li üyeleri rapor hakkında “muhalefet şerhi” hazırlıyor.
Darbe girişimi hangi zafiyetlerin etkisiyle meydana geldi, bunların giderilmesi için neler yapılması gerektiği, sorumluluk taşıyan makam ve kuruluşların aynı hatayı gelecekte tekrarlamamaları için önerilerin yer alması gerekirken, raporda bunları göremiyoruz. Raporun, askeri birliklerde
o gece yaşananların yazıldığı “Ceride”den farkı yok.

BUNUN ÖNCESİ NEREDE?

Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) Paralel Devlet Yapılanması’nın (PDY) ilk işaretini hükümet tam 10 yıl sonra 7 Şubat 2012 tarihinde MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın ifadeye çağrılmasıyla görüyor. AKP’li bakanların, çocuklarının karıştığı öne sürülen rüşvet ve yolsuzluk iddialarıyla ilgili operasyonun başladığı 17 Aralık 2013 tarihi ise “milat” kabul ediliyor. Komisyon da, 17-25 Aralık tarihini başlangıç saymış.
Oysa bu ülkenin bilim adamlarını, gazetecilerini, hükümete muhalif olarak bilinenleri “Ergenekon” torbasına dolduranlar kimlerdi? FETÖ’cüler o zulümleri yaparken, hükümet yetkilileri bunlara niçin engel olmuyordu? Hakimler, savcılar hakkında yapılan şikayetler uzun süre işlem
yapılmadan bekletiliyordu.
“Balyoz” adı altında bu ülkenin askerine balyoz indirilmedi mi? Askerin kendi camisini bombalayacağına, uçağını düşüreceğine halkı inandırmadılar mı? Olayın kumpas olduğunu SÖZCÜ’de yazarken, bizler de hedef haline getirilmedik mi? Peki, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne balyoz indirilirken, kumpas kurulurken FETÖ yok muydu? Askerler yıllarca cezaevinde tutulduklarında onların sesini niçin duymadınız, niçin bu ülkede FETÖ’yü yok saydınız?

CHP VE MHP’YE YAPILANLAR

O dönem CHP’nin genel başkanlığı görevinde bulunan Deniz Baykal’a kumpas kurulurken, görüntüleri servis edilirken,
FETÖ’cüleri kimler alkışlıyordu? MHP’nin genel başkan yardımcılarına, parti yöneticilerine, milletvekillerine tuzaklar kurulduğunda, bunları yapanların FETÖ bağlantılı kişiler olduğu uyarılarına rağmen niçin görmediniz? Bizler, dün ne yazıyor, ne söylüyorsak aynı yerdeyiz. Kumpaslar ortaya çıktı çıkmasına ama şimdi de bir dönem FETÖ’yü yazan, gündeme getirenleri
FETÖ’cülükle suçluyorlar. Vay halimize...
İçinde bulunduğu helikopterin düşmesi sonucu hayatını kaybeden Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Muhsin Yazıcoğlu’yla ilgili bir bölüm de raporda yer alacaktı. Ancak bu bölüm de birçok bölüm gibi çıkarıldı. Yazıcoğlu’nun helikopterinin düşüşüyle ilgili şüpheler devam ederken, gündeme yine FETÖ gelmişti.
Fetullah Gülen grubuyla mücadele amacıyla Milli Güvenlik Kurulu 2004 yılında karar almıştı. Hükümete tavsiye edilen o kararda Başbakan olarak Recep Tayyip Erdoğan’ın imzası bulunuyordu. MGK kararının gereklerini yerine getirmeyi bırakın, hükümet o kararı “yok hükmünde” saydı. Yani darbenin ayak seslerini, FETÖ’nün devlet içindeki örgütlenmesini hükümet görmedi ya da görmek istemedi. Bunlar var mı raporda? Yok.

CEMAATİ BİLE YOK SAYDILAR

3 Mart 2006 tarihli Emniyet Genel Müdürlüğü’nün “Fetullah Gülen’in üyesi olduğu veya olmadığı halde kendisiyle ilişkilendirilen vakıf, dernek, eğitim kurumları ile gerçek ve tüzel kişilerin Terörle Mücadele Kanunu kapsamında bir örgüt olmadıkları, eylemde bulunduklarına dair bir bilgi ve
belgeye rastlanılmadığından, sözü edilen kişi ve kuruluşlar, Terörle Mücadele Kanunu kapsamında değerlendirilmemektedir” yazısıyla, Gülen’in beraat etmesinin yolunun açıldığı darbe raporunda niçin yok?
2007 yılında, devlet içindeki Fetullahçı yapılanmaya ilişkin CHP’nin verdiği gensoruyu da “yok” sayarsanız, yapının üzerine gitmek şöyle dursun, yapıyla bağlantılı olanların daha da kritik görevlere gelmesinin yolunu açarsanız, bir gün darbe girişiminin yapılabileceğinin de bilinmesi gerekirdi.
2013 yılında Gülen hakkında yine bir soruşturma var. Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından 22 Eylül 2013 tarihinde Cumhuriyet Savcılığı’na gönderilen yazıda, “...kayıtlarımızda yapılan araştırmada, Türk Ceza Kanunu ve Terörle Mücadele Kanunu kapsamında ‘Fetullah Gülen Cemaati’ adı altında bir örgüte rastlanılmamıştır” deniliyor. O belgeleri “Okyanus Ötesindeki Vaiz” kitabımda da görebilirsiniz.
Bu yazılardan ilgili bakanlar habersiz olamaz. FETÖ’yle mücadele için adım atılmayacak, hatta bu yapının içinde olanları destekleyeceksiniz, sonra darbe girişimi yaşandığında böyle bir örgüt olduğunu bazıları 250 kişinin ölümünden sonra anlayabilecek. Günaydın...