Türkiye ile Almanya’nın arası tarihlerinde hiç olmadığı kadar kötü...
Öyle ki, daha önceki gün Almanya Başbakan’ı Angela Merkel, ekimde Türkiye ile tamam mı, devam mı toplantısı yapacak olan Avrupa Birliği ülkelerine “birlikte hareket etme” çağrısında bulundu. Çağrının dozu, kullanılan sözcükler, bu toplantıda Türkiye’nin tamamen dışlanması mesajını veriyordu!..
Merkel’in bu açıklamasına Fransa balıklama atladı; Türkiye’nin insan hakları, demokrasi gibi konularda AB’nin çok uzağında olduğu gerekçesiyle AB üye adaylığının sonlandırılması konusunda Almanya’ya destek verdi. Zaten Fransa Cumhurbaşkanı Macron da, kısa süre önce “Erdoğan’la sık sık görüşmekten duyduğu rahatsızlığı” diplomasiye pek de uygun olmayan bir şekilde dile getirmişti!..
Buna karşılık Erdoğan, dün AKP İl Başkanları Toplantısı’nda yaptığı konuşmada bir kez daha Almanya’daki yurttaşları Hıristiyan Demokrat, Sosyal Demokrat ve Yeşiller partilerine oy vermemeye çağırdı!..
İşte tam da böylesine gergin bir ortamda Türkiye’den önemli bir üniversitenin, 14-17 Eylül’de Berlin’de, Potsdam Üniversitesi salonlarında, “Ermeni Soykırımı Çalıştayı” na ev sahipliği yapacağını öğrendik!..
Kimler katılacaktı peki bu soykırım çalıştayına? Michigan Üniversitesi, Lepsiuhaus Potsdam, USC Dornsife ve Ermeni Etütleri Enstitüsü... Ve katılan tüm bu isimler bu çalıştaya ortaklaşa ev sahipliği yapıyorlardı... Ancak ev sahipliğinde birinci derecede yani başat rol kime aitti?
-Tabii ki Sabancı Üniversitesi’ne!..
Bunu nereden biliyoruz peki?.. Öncelikle çalıştay davetiyesinde yer alan nal büyüklüğündeki üniversite logosundan!.. Bitmedi; Çalıştay’ın hem açılış hem de kapanış konuşmasını Sabancı Üniversitesi öğretim üyesi Hülya Adak yapacak; “Hoş geldiniz” ve “çok verimli geçen bu çalıştaya katılımınız için teşekkürler” konuşmalarını yani!..

“Bu ihanete ortak olmayın!”


Toplantıyı ve konusunu ortaya çıkaran Emekli Tuğamiral Türker Ertürk oldu...
Ertürk, Odatv’de yazdığı “Sabancı Üniversitesi neye destek verdiğinin farkında mı?” başlıklı yazısında, bir Türk üniversitesinin, böylesine bir ihanete ortak olmasının kabul edilemez olduğunu belirterek şunları söyledi:
-Bu çalıştay ile yapılan ihanet iki türlüdür: Birincisi ülkemize karşıdır. İkincisi ve daha vahimi ise bilime karşı olandır... Bu çalıştaya katılmak için “Ermeni Soykırımını” tanımak ve kabul etmek bir ön şarttır. Yani siz eğer “Ermeni Soykırımı yoktur” diyorsanız bu çalıştaya katılamazsınız!..
Ne kadar bilimsel değil mi?!. Daha açık arz edeyim: bu çalıştaya “Ermeni Soykırımı yoktur” diyen Türk ya da yabancı bir tek akademisyen, öğretim üyesi, yazar davet edilmedi!. Daha vahimini de ekleyeyim:
-Katılmak için başvuranlar da reddedildi!..
Türker Ertürk, yazısında benim de aklımın almadığı çok önemli bir duruma işaret ediyor; Dünyanın çeşitli üniversitelerinden yalnızca “Ermeni Soykırımı vardır” diyen genç Türk akademisyenlerin bu çalıştaya davet edildiğini belirterek şöyle diyor:
-Bunlardan biri de Koç Üniversitesi’nden Zeynep Türkyılmaz. Bu duruma Koç Üniversitesi Rektörü ne diyor merak ediyorum. Çünkü Rahmi Koç, “Ermeni Soykırımı yalandır” diyen ve bunu hem de yabancı belgelerle ispat eden Şükrü Server Aya’nın en son yazdığı, geçen ay piyasaya çıkan “Büyük Yalan” adlı kitabına yazdığı sözlerle destek vermişti!..

Ermeni Diasporası’nın beslemeleri!..


Gelelim yalanlara ve “besleme” mevzuuna!..
Öncelikle, durum ortaya çıkar çıkmaz Sabancı Üniversitesi bir açıklama yaptı, gerçekten göz yaşartıcı ve buram buram bilim kokan(!) açıklama şöyleydi:
-Öğretim üyelerimiz Sabancı Üniversitesi Akademik Özgürlük İlkeleri çerçevesinde yürüttükleri araştırmalarda ulaştıkları araştırma sonuçlarını yayınlama, tartışma ve yorumlamada özgürdürler... Kamuoyu önünde ifade edilen görüşler hiçbir biçimde üniversiteyi bağlamaz...
Gerçekten bilime, akademik özgürlüğe sapına kadar sahip çıkan onurlu, özgüven taşıyan bir açıklama; ancak ne yazık ki baştan aşağı yalan!.. Bu yazının başında da belirttiğim gibi üniversitenin kurumsal kimliği olan logosu bu çalıştayın davetiyesinde nal gibi yer alırken, üniversitenin öğretim görevlisi hem açılış hem de kapanış konuşmasını yaparken, ayrıca panellere de o logo atında katılırken, Sabancı Üniversitesi’nin bu açıklaması kocaman bir “YOK HÜKMÜNDE!”
Gelelim şu beslemelere; davetiyenin kendisi, davet edilenlerin kimlikleri, daha önce yaptıkları çalışmalar bu çalıştayın arkasında aslında hangi örgütün bulunduğunu tüm çıplaklığı ile ortaya koyuyordu:
-Ermeni Diasporası!..
Diaspora’yı oluşturan Ermeniler çok zengindir; dünyanın dört yanında eğitim kurumlarında, üniversitelerde satın almayı başardığı “akademisyen” kılıklı kişilerin cebini doldurmayı, onlara istediği yalanları “makale”, “kitap” adı altında yayınlatmayı gayet iyi becerir!.. Bu oltaya gelenler için memleket, vatan, toplum gibi sözcükler hiçbir şey ifade etmez!..
Son olarak Sabancı Üniversitesi’ne bu çalıştaydan çekilmesi için çağrılar yapılıyor. Ben böyle bir şey yapacaklarını sanmıyorum; Geçmişte uluslararası spekülatör Soros ile ne denli içli dışlı olduklarını defalarca yazdığım bu üniversitenin bu refleksi göstereceğini hiç düşünmüyorum.
-Umarım yanılıyorumdur!..