İsrafı ve yalanı bir araya getiren yazı yazdığımda gelen tepkilerden anlıyorum. İktidarı tutan, ona kayıtsız şartsız inanan okurlarım da var.
Mektupları tasnif ettim.
Üçe ayrılıyorlar:
Ana-avrat-bacı dümdüz küfür edenler. Küfürsüz, hakaretsiz, samimi duygu ve eleştiri mektubu yazanlar.  Gazetenin ana binasına toplu olarak gelip benim yazılarımı protesto için kara çelenk koyanlar.
Bir örnek vereyim.
“Hızlı tren” parasına bize “hızlandırılmış tren” yaptılar. TCDD’nin zararı 7 kat arttı. Bu tip israflar çoğalınca yıllık enflasyon çift haneye çıktı diye yazı yazdım. İsmi bende kalsın; iktidar destekçisi bir samimi okurum, BİMER’ e (Başbakanlık İletişim Merkezi) baş vurup, “Bu gazeteci bunları yazıyor, siz ne diyorsunuz?” diye sormuş, onlar da “Demiryolu işletmeciliğinde kâr etmekten ziyade kamusal fayda ön plandadır” diye cevap vermişler. Bu okur bana dönüp  “senin gibi kökten kötüleyici yazarlar” diye mektup yolladı ve “Hızlı tren zarar ediyor ama onun sosyal faydaları da var, niçin görmüyorsun?” diye yazdı.

* * *

Ben de şu cevabı verdim:
“Merhaba,
Nezaketiniz, eleştirileriniz için teşekkür ederim. Kökten kötüleyici bir saplantı içinde olduğum için bu yazıları yazmıyorum. Ben gerçekleri yazıyorum. Alman, Fransız, Japon demiryolları 7 kat zarar etmiyor.
Bizde büyük israf  var.
İhaleler kayırmalı veriliyor.
Yatırımlar pahalı yapılıyor.
Kadrolar kayırmalı şişiyor.
Çok pahalı işletiliyor.
Basın susturuldu, korkutuldu, oto sansüre zorlandı ve çoğunluğu da iktidarın ağzıyla yazan “parlatma yazıcılığına” dönüştürüldü. Benim gibi “israf,  çift haneli enflasyon yaratıyor” diye yazıp “hızlı tren yaptınız zarar yedi kat arttı” diye halkı uyanmaya çağıran çok az yazar kaldı.  Aslında sizin paranızı yani verdiğiniz vergilerin akılcı ve israfçı olmayan yönde harcanmasını istiyoruz. Hızlı trene binip İstanbul’dan saatte 250 kilometre hızla 5  saatte Konya’ya gitmişsiniz. Çok şanlısınız.  Ben hızlı trene 8-10 defa Arifiye’den (Sakarya) dan bindim  İstanbul’a gelmedim, Pendik’e kadar geldim.  Çünkü hızlı tren ancak Pendik’e geliyor. İstanbul’a gelmiyor. 180 kilometre hıza ancak beş-on dakikalık sürelerde çıkabiliyor. Yanı hızlı tren maliyetiyle bize hızlandırılmış tren yaptılar.  Hızlandırılmış trenin Pendik’ de kalmayıp İstanbul’a gelebilmesi için Marmaray’ın yani  Gebze- Halkalı arasındaki 76 kilometre tren yolunun istasyonlarıyla birlikte yenilenmesi gerekirdi. Bu hat 6 yıl önce 800-900 milyon dolara bitecek (Boğaz’ın altındaki Japonların yaptığı tüp geçişin maliyeti  hariç) şekilde ihale edildi. 4 yıl önce (2009’da) bitecekti, bitirilemedi. Sadece seçim dönemine denk getirilip Ayrılıkçeşme (Kadıköy)- Kazlıçeşme (Yeni Kapı) arası 12 kilometrelik bölümü açıldı. Kalan 64 kilometrenin yapımı 4 yıl gecikti. Maliyet 800 milyon dolardan 4 milyar dolara çıktı. Son rakamı bilmiyorum, belki de daha fazla.
Günah değil mi?
Bu israf değil mi?
Beyefendi,
“Kökten kötüleyici” diyerek eleştirinizi hakarete vardırdınız. Bana” hızlı trene bin Konya’ya Mevlana’yı ziyarete git, aklın fikrin açılsın…” diye manevi telkinde bulunuyorsunuz. Teşekkür ederim. Konya’ya otobüsle ya da posta treni ile gitsem Mevlana Hazretleri’ni ziyaret etsem aklım fikrim açılmaz mı? Akıl açmak için hızlı tren şart mı? Belki de yaya gitsem aklım fikrim daha çok açılır! Mevlana’yı  rahmetli babam çok okur ve bize onun “Gerçek Müslüman, elinden ve dilinden  hakaret duymayacağınız insandır” deyişini sık sık aktarırdı.
Selamlar.
Saygılar.”

* * *

Ülkemizde israf ve yalan her zaman vardı. Bu iktidar döneminde ikisi birden belki yüz kat arttı.
Hızlı tren yapımında israf.
Havaalanı yapımında israf.
Kültür merkezi yenilemede israf.
Metro istasyonu yapımında israf.
Saray yapımında israf.
Kara israf, kirli yalanla kapatılıyor. Enflasyon çift haneye çıkıyor. Üç-beşi hariç TV ve gazetelerde yazarlar ise iktidar parlatma peşinde.