1970’li yılların ilk yarısında bir pazar günü...
TRT’nin tek kanallı siyah-beyaz televizyonunda çok sevilen “Telespor” programı yayınlanıyor.
Sunucular, bana mesleği sevdiren ustalarımdan değerli ağabeyim Güneş Tecelli ve rahmetle andığım merhum Cenk Koray... Konukları ise “Dolandırıcılar Kralı” olarak ünlenen “Sülün Osman” lakaplı Osman Ziya Sülün...
Tadına doyulmaz sohbette Sülün Osman, Galata Kulesi, Haliç Köprüsü ve İstanbul Üniversitesi bahçesi gibi kamuya ait yerleri, büyük kazançlar sağlamak umuduyla “taşı toprağı altın” İstanbul’a gelenlere nasıl sattığını anlatıyor.
Güneş Ağabey bir ara “Bu mesleği hiç bırakmayı denediniz mi, ya da tövbekar oldunuz mu?” diye sorunca “Vallahi her seferinde tövbe ediyor ama bazılarının suratına bakınca dayanamayıp bozuyordum” diyor.
Cenk Koray, “Peki suratlarında ne görüyordunuz?” deyince de “Alınlarındaki yazıyı görüyordum. Hepsinin alnında ‘beni kazıkla’ yazıyordu” diye cevaplıyor.
Söyleşinin devamında düşündürücü bir anısını da paylaşmadan geçemiyor:
“Şehrin taçları olarak bilinen yapılardan birini satmaya çalışıyordum! Derken yanında torunuyla yaşlı bir adam belirdi. Adam tam aradığım tiplerdendi. Ama son anda bir bahane uydurup satıştan caydım. Çünkü torunu, dedesinin kendisini İstanbul’a astım hastalığını tedavi ettirmek için getirdiğini, tüm paralarını hastane ve tedavi için harcayacaklarından parklarda sabahladıklarını söyleyince, vicdanım sızladı ve onları dolandırmaktan vazgeçtim...”

* * *

Hatırladığım kadarıyla sohbet birkaç bölüm devam etti. Usta sunucuların vermek istedikleri mesaj şuydu:
“Aman dikkat edin, ava giderken avlanmayın, hak etmediğiniz bir kazançla vurgun yapmaya kalkmayın, dolandırayım derken, dolandırılmayın!.. Yani ahlaklı olun!..”
Böylece TRT’nin yasayla üstlendiği görevi yerine getiriyor, toplumu her türlü kötülüğe karşı uyarırken, hakkaniyet sahibi, ürettiğiyle kazanıp yetinen erdemli bireyler olmaya özendiriyorlardı.

* * *

Aradan yıllar geçti, o eski Türkiye gitti, yerine Yeni Türkiye geldi!

* * *

Bir de öğreniyoruz ki, bir zamanlar halkı dolandırıcılara karşı uyaran yeni Türkiye’nin TRT’si neredeyse dolandırıcıların cirit attığı bir yer olmuş!..
Yapımcılar, dışarıdan iş getiren firmalar, hatta çaycılarla ilgili dolandırıcılık iddialarını bir kenara bırakıyor ve sizlere eşi görülmedik, hatta “İster İnan, İster İnanma” kitapları arasında baş yapıt olarak yer alabilecek son örnekten söz etmek istiyorum.
Sayıştay Raporu’na göre; TRT’de hukuk müşaviri olarak çalışan bir avukat, 9 yıl süreyle mahkeme masrafı gibi göstererek sahte belgelerle kurumu 3.3 milyon lira dolandırmış!
Dudak uçuklatan olay, Sayıştay’ın 2016 yılı TRT denetim raporuna şu şekilde yansımış:
“Kurumda avukat ve hukuk müşaviri olarak görev yapan bir TRT personeli, mahkeme masraflarının karşılanması amacıyla kurum muhasebesinden çeşitli tarihlerde almış olduğu avanslar karşılığında ya da avans almaksızın 06.03.2007 – 18.05.2016 tarihleri arasında 9 yılı aşkın süreyle, kurumla ilgisi bulunmayan dava dosya numaraları yazarak ve çeşitli mahkeme vezneleri tarafından usulüne uygun olarak düzenlenmiş resmi bir belge izlenimi vererek sahte belgeler düzenlemek suretiyle ve dava dosyalarına bilirkişi, keşif ücreti, vb. ücretlerin yatırıldığı posta çeki hesabı yerine kendi şahsi posta çeki hesabını kullanarak 3 milyon 337 bin 216 lirayı zimmetine geçirmiştir...”

* * *

Şu TRT’nin içine düşürüldüğü duruma bakar mısınız?
Dolandırıcılık haberi yapan kurum, dolandırıcılık haberlerinin konusu haline geldi!..

* * *

İtiraf edelim ki biz Sülün Osman’a “Dolandırıcılar Kralı” demekle haksızlık etmişiz!
Meğer Sülün, TRT Hukuk Müşaviri’nin yanında değil kral, çırak bile olamazmış!..