- Okurların kitabınıza gösterdiği yoğun ilgiyi kitabın hangi özelliklerine bağlıyorsunuz? Sanıyorum Nazım Hikmet ve Yahya Kemal gibi iki önemli ismin yanına Celile Hanım’ın eklenmesi bu ilgide önemli bir etken oldu. Öte yandan Türkiye’de roman okurlarının büyük kısmı hanımlardan oluşuyor. Sanıyorum hanımlar Celile’yi kendilerine yakın buldular. Fakat dikkatinizi bir konuya çekmek istiyorum.

- Nedir bu konu?

Kitabım raflara çıkar çıkmaz satmaya başlamadı. Önce ikişer, üçer bin basıldı. Sonra bir şey oldu ve şu an seksen beş baskı yapılmış durumda. Bu rakama ulaşılmasında, ayaklı gazete faktörünün büyük bir rol oynadığını düşünüyorum. Kadınlar birbirleriyle konuşurlarken Ela Gözlü Pars’tan söz ettiler ve etmeyi sürdürüyorlar. Kitabın bu kadar uzun süre raflarda, ‘En Çok Satanlar’ listesinde kalmasının en önemli nedeni bu olsa gerek.

Süreçler arasındaki uyumu sağlamak zordu

- İlk Türk kadın ressamlar arasında yer almasından Yahya Kemal’le yaşadığı aşka Celile’nin hayatında bir kitaba konu olabilecek pek çok unsur var. Bunları kurgularken yaşadığınız en büyük zorluk ne oldu? Kurgu açısından kitapta iki ayrı zaman diliminde ilerledim. Birincisinde, Celile Hanım’ın Galata Köprüsü üzerinde yaptığı eylem ön planda. Burada, on iki yılını hapiste geçirmiş çocuğunun salıverilmesini sağlamaya çalışıyor... İkincisi, Celile’nin oğlunu doğuruşundan, oğlunu ikinci kez doğuruşuna, yani Galata Köprüsü’nün üzerinde gerçekleşen eyleme kadar geçen süre... Birisi yaklaşık sekiz saat süren, ötekisi onlarca yıl devam eden iki sürecin birbirinin içine uyum içinde oturması için çok çabaladım. Sorunuzun içindeki ‘en büyük zorluk’ kelimelerinin karşılığı tam bu olsa gerek. dscn1277

Beş ayda 15 baskı

- Kitabınızın beş ayda 15 baskı yapması sizi şaşırttı mı? Çok şaşırttı çünkü hiç beklemiyordum. Kitaplarımdan herhangi birinin on baskı yapması halinde Taksim Meydanı’nda dans edeceğimi söylemiştim. O kadar imkansız görünüyordu... celile-1 - Okurlarınız sizi ‘yalın ve güçlü kalem’ olarak tanımlıyor. Bunu nasıl karşılıyorsunuz? Cevaplanması zor bir soru. Ben okunabilen kitaplar yazmak istiyorum. İstiyorum ki kitabımı alıp koltuğuna oturan okuyucum rahatlıkla kitaba dalsın ve okuma eylemini diş çektirir gibi yapmasın. Tabii ki gerekli derinliği ihmal etmeden yapmak istiyorum bunu. - Kitapta aşk, macera ve tarih temaları ön planda. Bunu özellikle mi yaptınız? İçinde aşk, macera ve tarih olan konular insanların ilgisini çekiyor. Hayatlarımızda aşk ve macera olmazsa ne tatsız olurduk öyle değil mi?