Röportaj: Taner BİLDİK -  Çok konuşulacak bir dizi projesiyle ekrana dönüyorsunuz. Biraz diziden bahseder misiniz? Adı üstünde bir kadın hikayesi… Her gün yanımızdan geçen, sırları olan, ayakta kalma mücadelesi veren, haklılık ve haksızlık konusunda sebepleri olan kadınlarımızla seyircimizle buluşuyoruz. - Dünyada ses getiren bir Japon dizisinden uyarlama ‘Kadın’… Uyarlama diziler ülkemizde çok başarılı olmuyor. Böyle bir endişeniz var mı? Med Yapım uyarlama diziler konusunda başarısını yıllarca ispat etmiş bir kurum. Bundan önce rol aldığım projesi, Umutsuz Ev Kadınları da uyarlama bir diziydi ve seyirci tarafından çok sevildi. Tüm hikayelerin mutlaka esinlendiği projeler vardır, önemli olan projenin doğru yazılması ve doğru oyuncularla buluşmasıdır. - Rol arkadaşlarınızla aranız nasıl? Sizden daha tecrübesiz oyunculara sette eğitmenlik yapıyor musunuz? Ben set ortamında uyuma her zaman çok önem veririm ve özen gösteririm. Benden fikir almak isteyen genç arkadaşlarıma her zaman yardımcı olmaya, destek vermeye gayret ederim. Sette son söz her zaman yönetmenindir, bu ilkeye de riayet ederim. img_1016-1

Oyunculuk yetenek işi

- Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü mezunu olmanızın oyunculuğunuza ne kadar etkisi olduğunu düşünüyorsunuz? Alaylı oyuncular hakkında ne düşünüyorsunuz? Her alanda eğitimin önemli olduğuna inanıyorum.  Bunun ötesinde oyunculuk yetenek işi... Alaylı ya da eğitimli diye değil, yetenekli ve etik oyuncu olarak sınıflandırmayı tercih ederim. Özellikle son yıllarda güzel, yakışıklı ya da popüler olmak oyunculuk için yeterli sayılıyor. - Güzellik oyunculuk için yeterli mi? Yakışıklı ya da güzel olmak başlangıçta avantaj olabilir fakat bu avantajı doğru yönetemediklerinde ve kendilerine yatırım yapamazlarsa dezavantaj olur. Nur içinde yatsın Hocamız Müşfik Kenter’in dediği gibi ilk kural; “İnsan olmak!”

Seyircinin inanması önemli

- Onlarca dizi ve film çektiniz. ‘En sevdiğim rolüm’ diyebileceğiniz bir adım öne çıkan proje hangisi? Hepsini oynarken ayrı keyifler aldım, onları birbirinden ayrıştırabilmem mümkün değil. Nazım Hikmet’in şiirinden esinlenerek diyebilirim ki “En sevdiğim rol henüz oynamadığım roldür” kadin-dizi - ‘Süper Baba’ ve ‘Yaprak Dökümü’ gibi televizyon tarihine altın harflerle yazılan dizilerde rol aldınız. Bu diziler sizce neden bu kadar başarılı oldu? İki hikayenin kahramanları da hayatın tam içinden kahramanlardı. İyi yazılmış senaryo ile buluşunca herkes gördüğü hayatı içselleştirip, benimsedi. Seyirci inanırsa, proje başarılı olmuş demektir.

Kızımı özgür bırakıyorum

- 18 yaşında genç bir  kızınız var. Nasıl bir annesiniz? Ona ne gibi öğütler veriyorsunuz? Gençler yaşayarak öğrenmeyi tercih ederler. Ben Ada’nın özgüvenli bir çocuk olması adına, onu özgür bırakıyorum. Onunla hayatı paylaşarak yaşamak benim için daha kıymetli. Annem yaşadığı son ana kadar bana hayattan keyif almayı, paylaşmayı, ne zaman nerede durmam gerektiğini öğretti. Nur içinde yatsın. Umarım Ada da benim için aynı duyguları hisseder. img_9524 - Oyuncu olmasını ister misiniz? Çocuklar artık çok bilinçli, kendi tercihlerini kendileri yapabiliyorlar. Ada’nın seçimleri konusunda babası da ben de daima arkasındayız. - Kızınızın geleceğiyle ilgili kaygılarınız var mı? Bana bir anne gösterin ki çocuğunun geleceği ile ilgili kaygı duymasın... Kaygı annenin gölgesidir.

Kadının dışlanması haksızlıktır

- Dünya gündemi hakkında ne düşünüyorsunuz? Bir tarafta Güney Kore tehdidi diğer yanda Trump… Dünya barışı nasıl sağlanır? Ben hayata uzlaşmacı ve barışçıl bakan bir insanım. İster Türkiye’de ister Güney Kore’de, isterse dünyanın diğer ucunda olsun fark etmez, tüm canlıların barış içinde yaşaması her daim tercihimdir. - Sizce Türkiye’de kadın olmak neden zor? Erkek egemen bir toplumun kadınlarıyız ve bu tarz toplumlarda kadınların sorunları bitmez. Eşitliğin olmaması kadının sadece cinsel kimliği ile hayatta konumlandırılması, eğitim ve sosyal statü anlamında dışlanması, kadınların yaşadığı en büyük haksızlıktır. Bu haksızlıkların giderilmesi, kadının hayatın her alanında doğru konumlandırılması dünya barışı için de en büyük katalizördür. img_1025-dek

Cumhuriyet için tek vücut oluruz

- Yine bir röportajınızda “1923-1938 yılları arasında yaşamak isterdim. Cumhuriyet mücadelesinin verildiği yıllarda…” demiştiniz. Sizce bugün yine bir mücadele gerekiyor mu Cumhuriyet için? Hayat var oldukça her anlamda mücadele kaçınılmazdır. Cumhuriyet için büyük mücadele verilmiş. Şimdi de Atatürk’ün izinde, ülkemize zarar verilmesi durumunda, halkımızın tek vücut olacağına inanıyorum. Savaşın ve şiddetin kimseye bir faydası yok, olması da düşünülemez. Eski döneme hayranlığım da hiç bitmeyecek. Hepimizin içinde mücadeleci bir Çalıkuşu’nun yattığını görüyorum. Sanat, insanları dünyanın neresinde olursa olsun birleştirir. Atatürk’ün dediği gibi “Bir millet ki resim yapmaz, bir millet ki heykel yapmaz, bir millet ki fennin gerektirdiği şeyleri yapmaz; itiraf etmeli ki, o milletin ilerleme yolunda yeri yoktur.”