Enerji Bakanı Alpaslan Bayraktar, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yaptığı açıklamada, Türk halkına işkence halini alan “Yaz saati” uygulamasının devam edeceğini söyledi.

Neden yapılıyor bu zulüm, anlamak mümkün değil!

Bakan hazretlerine göre, yaz saati uygulamasının yıl boyunca devam etmesi daha faydalı (!) oluyormuş...

Elektrikten tasarruf ediliyormuş ve bu nedenle kış saatine geçilmeyecekmiş!

Bakan Bayraktar, halktan kopuk, millettin duygularından habersiz...

İnsanların o karanlık ve soğuk kış aylarında nasıl lanetler okuduğunu bilmiyor, duymuyor, görmüyor!

Çıksın vatandaşa bir sorsun bakalım...

Yana yakıla şikayet edenler mi, karanlığa sövenler mi, “Lanet olsun” diyenler mi, hepsi var!

★★★

Kış aylarında, sabahın köründe kalkıp minik çocuklarını zifiri karanlıkta okula gönderen aileler:

“Bu eziyet verici uygulama bizi aynı zamanda endişeye sevk ediyor. Zifiri karanlıkta işe gitmek de, küçük çocuklarımızı uykulu gözlerle okula göndermek de bizleri korkutuyor. Zulüm bu!” diyorlar.

Bakan Alpaslan Bayraktar’ın bundan haberi var mı?

Bakan Bey, yüreği elveriyorsa bu konuda bir halk oylaması yaptırsın...

O zaman görecek Hanya’yı, Konya’yı... Gerçek, kafasına dank edecek!

Onlar saraylarda oturup, lüks makam arabalarıyla keyif içinde gezerken milletin ne çektiğinden haberleri yok!

★★★

2016’da başlayıp, 8 yıldır devam eden yaz saati uygulamasından memnun olan tek kişi görmedim.

Üstelik, tasarruf da bir hikaye! Yapılan eziyete değmez!

Diyelim ki, Enerji Bakanı’nın iddia ettiği gibi bu işin bir miktar parasal kazancı var...

O zaman da şu soruyu sormak lazım:

“Para mı? İnsan mı?”

“Para mı? Halkımızın huzuru mu?”

“Para mı? İnsanların korkusu, endişesi, üzüntüsü mü?”

Bakan beye göre hangisi daha önemli?

Sadece oy istemesini bilen, insana değer vermeyen iktidarların günün birinde çürük duvarlar gibi çöktüğünü çok gördük!

★★★

AKP iktidarı “Yerel seçimleri neden kaybettik?” diye kendini sorguluyor.

Bunun cevabı basit!

Lükse, rahat yaşama, şatafata alışıp burnunuz havada dolaştığınız, insana değer vermediğiniz için kaybettiniz ve kaybetmeye devam edeceksiniz!

Hayat kurtaracak imza!

Hayatının her safhasını bildiğimiz Emekli Orgeneral Çetin Doğan benim nazarımda bir kahramandır. Yaşamı ülkeye hizmet edip vatanı korumakla geçmiştir.

Şimdi o kahraman hapiste... Adil olmayan bir şekilde mahkum edildi.

Ağır hasta olduğu için bir ayı aşkın zamandır hastanede tedavi ediliyordu. “İyileşti” diye tekrar cezaevine gönderdiler.

Tek kişilik bir hücrede hayatta kalmaya çalışıyor.

Adli Tıp Kurumu’nun resmi sağlık raporuna göre cezaevi şartlarında yaşayamaz!

Raporun bulunduğu tahliye dosyası bir yıldır Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın masasında imza bekliyor.

Cumhurbaşkanı dosyayı geri çevirmiyor ama bir türlü vakit bulup da imza atamıyor. Oysa onun bir imzası hayat kurtaracak.
   Dileriz çok geç kalmadan beklenen imza atılır. Çetin Paşa’nın sağlık durumu kritik... Cezaevi dışında özenli bir bakıma ve tedaviye ihtiyacı var.

TEBESSÜM

Kaçış planı!

Temel ile arkadaşı Dursun hapishaneye düşer...

Bir süre sonra ellerine bir balyoz geçiren iki ahbap çavuş, üç kapı ile güçlendirilmiş hapishaneden kaçmak için plan yapar.

Temel “Balyozla 3 kapıyı da kırıp kaçalım” der. Dursun bu planı çok beğenir. Birinci kapıyı kırarlar... İkinci kapıyı kırarlar... Fakat... Üçüncü kapının açık olduğunu görünce:

“Vay canına! Planımız bozuldu!” diyerek geri dönerler.

GÜNÜN SÖZÜ

Ülkemizde acısız ve sancısız bir gün bile geçmeyecek mi?