Merhabalar. Sizlerle görüşmeyeli çok sevdiğim mesleğimden ayrı kaldım. CHP safında siyasete katıldım, partim beni genel başkan yardımcılığına getirdi.
Özeti budur efendim!
* * * * *
Neden CHP ve neden Sözcü?
Hiç süslemeden makyajsız söylüyorum.
Mesleğimi baskıcı siyaset yüzünden noktaladım.
Stajyer muhabirlikten, genel yayın yönetmeliğine kadar…
Her basamakta kavga verdim.
Cumhuriyet, demokrasi, laiklik ve ifade özgürlüğünü savundum.
Kahramanlık yapmadım, çünkü hiç yalnız kalmadım.
Şimdi istemeden yalnız bıraktıklarım için özür dilerim.
Kusura bakmasınlar ve bilsinler ki…
Kavgadan yılmadım, siyasette cephe açtım. O yüzden hep diyorum ki, CHP'nin bana ihtiyacı yok.
Asıl benim CHP'ye ihtiyacım var.
Aynı denklem Sözcü için de fazlasıyla geçerlidir.
Özeti budur efendim.
* * * * *
Ey iş dünyası, sizinle 30 küsur yıldır tanışırız.1980'lerde Özal'la yeniden kurulan ekonomiye tanığız. Yıllarca keyfiliğe, acemiliğe, kayırmaya, soyguna siz karşı çıktınız.
Ben yazdım, çizdim, bastım, sonuç aldık.
Ne oldu da, son on yılda dut yemiş bülbüle döndünüz? Hayır desem ki, AKP çeşmesinin suyuna bel bağladınız.
Benden iyi biliyorsunuz ki, oradan sizlere damla hayır yok! Bugün dağıtılan her 10 ihalenin yedisi aynı isimlere gidiyor.
Beş bilemediniz altı şirket, hep aynı…
Domino taşı misali tek veya değişik ortaklıklarla birleşiyor.
Hava limanlarını, yolları, köprüleri, özelleştirilen şirketleri kapıyor.
Siz seyrediyorsunuz.
Duyar gibiyim, herhalde diyorsunuz ki…
“Bu işin bir de vergi sopası var, en iyi sen bilirsin.”
Doğrudur bilirim, elhak öğrettiler.
Ama sanmayın ki susarak vergiden kurtuluyorsunuz. Bakın açık seçik söylüyorum.
Bugün ekonomide havuz medyası faizi ödeniyor.
Yandaş medya vergisi (haracı) kesiliyor.
Nasıl mı, izin verin anlatayım.
* * * * *
AKP'nin medyasında patron künyeye yazılmaz. Reis adına parayı ödeyen başka işlerine bakar. Gazeteyi, TV'yi damat, eski vekil, danışman yönetir.
Yönetir dedim ama aslında yönetemez.
Gazete okunmaz, TV'ler izlenmez, para kaybeder. Bir zamanlar KİT'lerin görev zararı vardı ya, işte o hesap.
Yandaş patronunun da medyada zarar görevi vardır. Şimdi geldik en can alıcı noktaya… Havuz problemi misali…
Havuzun dibi delik, su eksiliyor.
Yukarıdan AKP akıtıyor ama yetmiyor.
O zaman ne olacak, borç lazım, kredi elzem. Aklı başında hiçbir özel banka bu işe para bağlamaz.
O zaman tek çare kamu bankaları.
Hatırlar mısınız bilmem, Sabah Gazetesi ilk el değiştirdiğinde…
Finanse eden iki kamu bankasının birden kredi limitleri dolmuştu.
Yeni kredi açamaz hale düşmüştü koca bankalar. O gün Sabah tekti, bugün kaç tane var. Hepsi kamu bankalarının kapısında..
Reklam, ilan için, kredi için…
Hatta, “Maaşlar için 2 milyon yolla Süleyman” demek için.
Kamu bankaları para basmıyor…
Ne yapıyor, iç ve dış borç alıyor.
Fazla borçlanınca ekonomide faiz artıyor.
Havuzcu batağı yüzünden diğer kredilerde faiz artıyor. Ezcümle Hükümete borazanlık etsin diye kurulan sözde medya yüzünden…
Tüketici, işadamı, esnaf, köylü daha fazla faiz ödüyor.
Havuz faizi özetle budur efendim.
* * * * * *
Geldik yandaş vergisine…
Medyayı reklam ve ilan ayakta tutar, yaşatır. Gazetelerin satış geliri toplam cironun üçte birini geçmez.
TV'lerin tüm geliri reklam ve sponsorluk kaynaklıdır. İlan ve reklam dünyada ve ülkemizde etkinliğe göre dağıtılır.
Bazen etkin gazete ve kanallar daha fazla satan rakiplerine göre gözetilir.
Çünkü tanıtılan mala ve hizmete daha iyi dönüş sağlarlar. Ama hiçbir ekonomide etkisiz medyaya reklam, ilan verilmez.
AKP medyası işte böyle bir mucizeyi, dünyada ilki gerçekleştirdi.
Bakıyoruz, kamu yandaş medyaya reklam/ilanda yarışıyor.
Yetmiyor, özel şirketlere emekli siyasetçiler atanıyor. Yine yandaşa ilan, reklam için tezgah kuruluyor.
Birkaç ayda beş on bin satan gazetelerde reklam artışı yüzde binleri buluyor.
İşadamı ve şirket bu haracı doğrudan ödüyor. Tüketici havaya savrulan paranın bedelini mal ve hizmet faturasında görüyor.
Yandaş vergisi de özetle budur efendim.
* * * * * *
Ey işadamı, sen havuz faizine, yandaş vergisine itiraz etmiyor, katlanıyor olabilirsin…
Ama ben, emekli bir gazeteci sıfatıyla, medyanın halkın, ekonominin sırtına yük edilmesine isyan ederim, susamam, kimse de susturamaz. Dahası özgür medyanın nefes borusu kesilir ve yalnız kalırsan…
Başına geleceği düşünmek bile istemem.
O yüzden medya ekonomisi yazılarına fırsat buldukça devam edeceğim.
Bir dahaki yazı cumaya.
Tekrar merhaba!