Hasan Palaz, 2011 yılının Kasım ayından 2014 yılının Şubat ayına kadar TÜBİTAK Başkan Yardımcılığı ve Gebze’de bulunan Bilişim ve Bilgi Güvenliği İleri Araştırmalar Merkezi (BİLGEM) Başkanlığı yaptı. 20 Şubat 2014’te işten atıldı. Başbakan’ın ofisine konulan “böcek davası” ile Başbakan’ın kullandığı kriptolu telefonun dinlendiği iddiasıyla açılan davanın tutuksuz sanıkları arasında bulunuyor. “Böcek davası”nın bugün Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde ikinci duruşması gerçekleştirilecek.
Başbakan’ın ofislerinde Aralık 2011 tarihinde dinleme aygıtları bulundu. 2012 yılının Ocak ayında TÜBİTAK’a, MİT’ten “gizli-hassas ve acil” kodlu olarak gelen yazıda, nerede bulunduğu belirtilmeyen dinleme aygıtlarıyla ilgili “bunları kim üretmiş, ne zaman kullanıma girmiş” gibi konularda elektronik ve kimyasal inceleme yapılması istendi. Elektronik incelmemede bir ömür tespiti yani bunun ne zaman imal edildiği belli değil. Prizin içine slikonla sabitleşmiş dinleme aygıtının katılaşma zamanının en erken 4 Aralık 2011 tarihi olduğu belirtildi ve sonuç MİT’e bildirildi.
27 Kasım 2013’te Başbakanlık Teftiş Kurulu’na davet edildi. Yazılı ifadesi alındıktan sonra bir müfettiş, Hasan Bey’i yolcu ederken, “Raporunuzun tarihi konusunda bazı memnuniyetsizlikler var. Bunun 4 Aralık değil kasım ayına çekilmesi gerektiğini” söyledi. Hafiften, “Bunu yapmazsan senin için iyi olmaz. Görevden alınırsın” dedi.

Japonya’dan geri döndü

8-13 Aralık tarihinde MİT heyetiyle birlikte ABD’ye gitti. Oradayken de müfettişle telefonla konuştu. Dönüşünden 4 gün sonra 17 Aralık olayı patladı. 18 Şubat’ta cumhuriyet savcısına kendisini tehdit eden müfettişin adını verdi. 20 Şubat 2014’te basın açıklaması yaptığı için işten atıldı. “Tanık” olduğu ‘Böcek’ soruşturmasında ilginç bir biçimde “sanık” oldu.
Bunca hedef olduktan sonra ülkemizde iş bulamayacağını biliyordu. Japonya’dan iş teklifi aldı. Eşi ve çocuğuyla birlikte bu ülkeye yerleşti. O günlerde, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, “Hasan Palaz’ın Almanya’ya kaçtığını” öne sürdü ve bu yönde haberler yayımlandı. Palaz, bunun üzerine “Çekineceğim bir şeyim yok. Gittiğim ülkeyi bile bilmiyorlar” dedi ve işsiz kalmayı da göze alıp iki ay sonra Türkiye’ye döndü.

İlk sinyal Hakan Fidan’dan

Hasan Palaz, 1990-2006 yıllarında TÜBİTAK’ta, Silahlı Kuvvetler’in masaüstü kriptolu telefonu olan MİLSEÇ-1 ve MİLSEÇ-2, savaş uçaklarında kullanılan MİLSEÇ-3 ses kripto cihazlarının geliştirilmesinde çalıştı. Milli Ses Emniyet Cihazları’na katkılarından dolayı Savunma Sanayi Müsteşarlığı’nca ödüllendirildi.
2006 yılında TÜBİTAK’tan ayrıldığında, bugün tartışması yapılan kriptolu cep telefonu projesi yoktu. MİLCEP-K1 kriptolu cep telefonu geliştirildi ve 2008 yılından itibaren TSK’da kullanıma girdi. Palaz, 2011 yılının Kasım ayında TÜBİTAK’a döndüğünde yine TSK için geliştirilen MİLCEP-K2 telefonları yapıldı, kullanıma girmeden önce incelemesi de MİT tarafından yapıldı, 2012 yılı sonundan itibaren yaygın bir biçimde kullanıma girdi.
2013 yılı ortalarından itibaren kriptolu telefonların dinlendiği yolunda söylentiler çıktı. Başbakan’ın Teknik Danışmanı Mustafa Varank’a brifing verildi ve telefonların güvenliği anlatıldı. 2013 yılının Kasım ayında MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın isteği üzerine brifing verildi. Fidan, Hasan Palaz’a, “İçinizde çürük elmalar var mı?” diye sordu. Palaz, çalışma yöntemlerini anlattı.

Oğlunun bir devlet görevi yok

Başbakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı döneminde Recep Tayyip Erdoğan, kriptolu telefon konuşmalarının dinlendiğini, dinlenenler arasında Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas ve oğlu Bilal Erdoğan’la yaptığı konuşmaların da bulunduğunu belirtti. İşte bu konuda TÜBİTAK eski Başkan Yardımcısı, BİLGEM Başkanı Hasan Palaz önemli iddialarda bulundu:
“Milli Ses Emniyet Cihazı’nı siz başkasına veremezsiniz. Böyle bir cihaz Mahmut Abbas’a verilmişse bu suçtur. Aynı zamanda oğluyla yaptığı telefon konuşmasının kriptolu telefon olması da mümkün değildir. Çünkü, oğlunun bir devlet görevi yok.
Devlet görevi olmayan bir kişinin kriptolu telefon kullanması yasaktır. Kanunda, kriptolu haberleşmenin kimler tarafından yapılacağı belli. Bunların dışındakilerin kriptolu görüşme yapabilmesi için kriptolu telefonların mahkeme kararıyla dinlenebilir olması ve kriptolanmadan önce TİB’e gerekli kayıtlarının yaptırılması gerekir. Bunların dinleme sistemi TİB’e kurulur. Bilal Erdoğan‘ın elinde gerçekten kriptolu telefon varsa o da yasaya göre suç.”
Kriptolu telefonlara, kriptolanmadan önce yükleme yapılmadıysa, kriptosu konuşma sırasında devredeyse bunun dinlenemeyeceğini uzmanlar çok iyi biliyor. Ama bu furyada kafa karıştıran, bilimsellikten uzak açıklama yapanlar da az değil.