"FAZLA TUTKULU OLMAMAM SÖYLENDİ"
Başkan adaylığı sürecinde kadın olması sebebiyle yaşadıklarını 'komik' olarak nitelendiren Clinton, "Bana konuşmalarım sırasında 'fazla tutkulu olmamam' söylendi. Konuşurken kollarımı sallamayı seviyorum ama bunun insanlara 'korkutucu' geldiğini söylediler. Ve fazla bağıramazdım çünkü bu 'çok gürültülü' ya da 'çok tiz' bulunabilirdi. Ve tüm bunlar bana komik geliyordu çünkü ön sıralarda beni izleyen insanlara baktığımda bu davranışlarımın hoşlarına gittiğini görüyordum."
Clinton'ın bir kadın olarak başkanlık yarışındaki rakibinin kadınlara karşı nahoş tavırları nedeniyle seçim boyunca yerden yere vurulan Donald Trump olması da oldukça ironik.
"KÖTÜLER ARASINDAKİ SEÇİM"
Peki Clinton'a kadın olması seçimi kazandırabilecek mi? ABD'nin 45'inci başkanını belirleyecek bu yarışla ilgili sıkça, "kötüler arasında yapılacak bir seçim" olduğu eleştirisi yapılıyor.
ABD'de sayısı ciddi boyutlara varan bir kesim Cumhuriyetçi aday Trump'ı beğenmediği gibi Clinton'ın Dışişleri Bakanlığı görevindeki tutumları ve e-mail skandalı nedeniyle "karanlık" biri olduğu eleştirisinde bulunuyorlar."OYUMU VAJİNAMLA KULLANMIYORUM"
ABD'li ünlü oyuncu Susan Sarandon, "Dünya bu noktaya daha az şeytani olanı seçtiği için geldi" diyerek seçime günler kala Trump'ı ve Clinton'ı boykot ettiğini açıkladı. Sarandon, seçilirse Clinton'un "ilk kadın başkan" olacağına dair hatırlatmaya ise "Oyumu vajinamla kullanmıyorum. Gerçek sorunlar başkanın cinsiyetinden çok daha önemli" yanıtını verdi.
Peki bugüne kadar First Lady, Senatör, Dışişleri Bakanı olarak politikanın kalbinde bir hayat geçiren Hillary Clinton gerçekte kim? Chicago'da başlayan hayatı 69 yaşında onu, başkan adayı olduğu bugünlere nasıl getirdi?Hillary Clinton'ın ailesinin ilk çocuğu olarak 26 Ekim 1947'de doğdu. İkinci Dünya Savaşı sırasında denizcilere beden eğitimi hocalığı yapan babası çocuklarını başarılı olmaları için çok zorlamıştı. Babası, daha bir çocukken Hillary'ye erkeklerin yapabildiği her şeyi yapabileceğini öğretmişti.
"DEMOKRAT OLARAK DOĞMADIM" - 1964
Clinton lise yıllarında şimdikinin aksine Cumhuriyetçi'ydi. Genç Cumhuriyetçilerin üyesi olan Clinton dönemin başkan adayı Barry Goldwater'ın kampanyası için çalışmıştı. O günleri 'Demokrat olarak doğmadım' diye anlatan Clinton 1996 yılındaki bir röportajında şöyle söylüyor: 'Politik inançlarımın köklerinde, yetiştirilme tarzım olan muhafazakarlık var.'
ÜNİVERSİTE YILLARI ONU DEĞİŞTİRDİ - 1969
Üniversite döneminde Clinton'ın politik görüşü değişmeye başladı. Aklından geçen soru şuydu: "Merak ediyorum, bir insanın zihninde muhafazakâr, kalbinde liberal olması mümkün mü?" Hillary, 1969'da Wellesley Collage'dan mezun olup Yale Hukuk Fakültesi'ne gittiğinde burada Arkansaslı liberal genç Bill Clinton ile tanıştı. Artık o bir demokrattı.
AYRILMAZ İKİLİ - 1972
Yale'deki yıllarında Hillary ve Bill ayrılmaz bir ikili oldu. Bu yıllar ikisinin de uzun siyaset yolculuğunun başlangıcıydı. Üniversitedeyken Demokratik Parti'nin başkan adayı George McGovern'ın kampanyasında birlikte çalıştılar.
WATERGATE SKANDALI - 1974
Hillary ile Bill birlikte Arkansas'tayken bir arkadaşlarından gelen telefonla iş teklifi aldılar. Dönemin başkanı Richard Nixon'ın Watergate skandalı hakkında soruşturma yürüten ekibi yöneten isim John Doar telefonun ucundaki isimdi. Doar, ikiliden Başkan Nixon hakkındaki görevi kötüye kullanma soruşturmasına katılmalarını istiyordu. Hillary bu teklifi hemen kabul ederken, Bill Arkansas valiliğine adaylığını koyacağı için teklifi reddetti. Hillary daha 26 yaşındayken, ABD tarihinde bir başkan için açılan ikinci 'görevi suistimal etme' soruşturmasının avukatlarından biri olmuştu.
ARKANSAS'TA EVLENDİLER - 1975
Skandalın ardından Nixon istifa etti. Hillary'ye ise başkent Washington'da parlak bir kariyerin kapıları açıldı. Ancak bu Bill ile ayrılmaları anlamına gelecekti. Hillary, Bill'i seçti. O dönem Bill Clinton'ın da çalıştığı Arkansas Üniversitesi'nde hukuk dersi vermeye başladı. Hillary, Bill Clinton'ın üst üste yaptığı evlilik tekliflerine daha fazla kayıtsız kalamayarak 1975 yılında 'evet' dedi. Bir oturma odasında, rahibin huzurunda evlendiklerinde Hillary'nin üzerinde annesiyle bir gece önce satın aldıkları gelinlik vardı. Çiftin kızları Chelsea 1980 yılında dünyaya geldi.
ARKANSAS FIRST LADY'Sİ - 1978
Bir hukuk firmasında işe başlayan Hillary Clinton eşinin politika hevesine hep destek verdi. Bill Clinton önce baş savcı oldu sonrasında ise Arkanas Valisi seçildi. Hillary Clinton ise harika bir partnerdi. Standart bir politikacı eşi değildi ve bu sayede fazlasıyla ilgi çekiyordu.
'ONLARI NASIL DURDURACAĞIZ' - 1992
Bill Clinton başkanlık için adaylığını koymaya karar verdiğinde tüm spot ışıkları çiftin politik partnerliği üzerinde çevrildi. Bill Clinton New Hampshire'daki konuşmasında şakayla karışık olarak 'Bir alana bir bedava' diyerek eşine atıfta bulunuyordu.
Basında yer alan haberlerde ise Hillary Clinton'ın gizliden gizliye 'başkan yardımcılığı' hayalleri kurduğu öne sürülüyordu. O dönem Cumhuriyetçilerin hazırladığı bir afişte, çiftin fotoğrafının yanında şu soru soruluyordu: "Onları nasıl durduracağız"
İLK SKANDAL ADAYLIK SIRASINDA KOPTU - 1992
Bill Clinton'ın adaylığı sırasında Gennifer Flowers isimli bir kadınla 12 senelik gizli bir ilişkisi olduğu iddiası ortaya atıldı. Bill ve Hillary Clinton televizyon ekranlarına çıkıp bu iddiayı yalanladılar. Bill Clinton o yılki seçimden başkanlığı kazanarak çıktı. Hillary Clinton ise First Lady olarak Beyaz Saray'a adımını attı.
WHITEWATER SKANDALI - 1996
Bill Clinton ismi her ne kadar seks skandallarıyla ilişkilendirilse de başkanlık döneminde başını belaya sokan ilk olay Whitewater yolsuzluk skandalı oldu. Clintonlar ile ortaklarının 70'li yıllarda Whitewater arazisiyle ilgili olarak haksız kazanç sağladıkları ve yaklaşık 3 milyon dolar vergi kaçırdıkları iddiası ile ilgili soruşturma açıldı. ABD tarihinde ilk kez bir başkan eşi olarak Hillary Clinton büyük jüri karşısında ifade verdi. 4 saatlik sorgu sonrasında mahkeme binasından çıkan Clinton'ı dışarıda bir basın ordusu bekliyordu. O gün giydiği ejderha işlemeli ceket ABD basınında büyük tartışmalara neden oldu. Sonunda Beyaz Saray devreye girerek ceketin özel bir anlam taşımadığına dair açıklama yapmak zorunda kaldı.
VE MONICA LEWINSKY SKANDALI - 1998
Clintonların başını en çok ağrıtan skandal ise tüm dünyanın bugün bile hatırladığı Monica Lewinsky davası… Bill Clinton 1996'daki seçimlerde ikinci kez başkan seçildikten sonra genç stajyer Lewinski ile yaşadığı ilişkinin ortalığa saçılması hem başkanlığını hem de evliliğini tehlikeye attı. Başlarda Bill Clinton ilişki iddialarını net bir dille reddetti ve Hillary ona inandığını açıkladı. Ortaya atılanların sağ kanadın komplosu olduğu söylendi. Ancak üzerindeki baskıya daha fazla dayanamayan Bill Clinton bir sabah eşine tüm gerçekleri itiraf etti. Gerçeklerle sarsılan Hillary Clinton tüm olanlara rağmen eşinin arkasında durmaktan vazgeçmedi.
HILLARY KENDİ YOLCULUĞUNA BAŞLIYOR - 1999
Hakkında görevi kötüye kullanma soruşturması açılan Bill Clinton'ın geleceği Senato'da oylanırken, Hillary kendi kariyeri için bir sonraki adımının ne olacağını düşünmeye başlamıştı bile. New York senatörünün emekliye ayrılacağını açıklamasıyla bu sorunun cevabı bulundu. Yine de Hillary emin olamıyordu. 2003'te çıkan kitabında o günleri şöyle anlatıyor: "Hayatımda aldığım en zor kararlardan biri Bill ile evli kalmak ve New York Senatörlüğü'ne aday olmaktı."
11 EYLÜL SALDIRISI - 2001
Clinton'ın senatörlük görevine başlamasının üzerinden bir sene bile geçmemişken New York'ta tüm ülkeyi ve dünyayı derinden sarsan 11 Eylül saldırıları yaşandı.
BEYAZ SARAY'A GÖZ DİKTİ - 2008
2006'daki senato seçimlerinde kolaylıkla yeniden seçilen Clinton'ın ilgisi yine Beyaz Saray'a kaymıştı. Ancak ufak bir farkla… First Lady olarak çıktığı binaya bu kez ülkenin ilk kadın başkanı olarak dönmek niyetindeydi. Demokratik Parti'nin favori aday adayı olan Clinton'ın karşısında genç karizmatik senatör Barack Obama vardı. Üstelik halk 90'lı yıllarda birbiri ardına yaşanan skandalları henüz unutmamıştı. Anketlere göre halkın yüzde 61'i Clinton'ı güvenilmez buluyor ve dürüst olmadığını düşünüyordu. Obama'nın 'değişim ve umut' vaad eden mesajı ABD'de karşılık buldu, Hillary'nin başkanlık hayali başka bahara kaldı.
DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI DÖNEMİ - 2009
Adaylığı kaybeden Clinton'ın politikadan elini eteğini çekeceğini düşünenler ise yanıldı. Clinton bu kez Obama'nın başkanlığı kazanması için kendini onun kampanyasına adadı. Obama da bunun karşılığında rakibi John McCain'i yendiğinde ilk iş olarak Hillary'i aradı ve ona Dışişleri Bakanlığı görevini teklif etti. Hillary Clinton ilk olarak yerine başka isimleri önerse de sonunda görevi kabul etti. Clinton bakanlığı döneminde 112 ülkeyi gezdi ve 956 bin 733 mil yol katetti.
BİNGAZİ OLAYI - 2012
Clinton'ın Dışişleri Bakanlığı dönemi de olyasız geçmedi. 11 Eylül saldırılarının yıldönümünde Libya'nın Bingazi kentindeki ABD Başkonsolosluğu'na silahlı saldırı düzenlendi. Konsolosluk binasına giren yerel halk ABD'nin Libya Büyükelçisi Chris Stevens de dahil olmak üzere 4 ABD'liyi öldürdü.
Bu ABD için çok büyük ve sarsıcı bir olaydı. Saldırı öncesi tehditleri iyi okuyamadıkları ve önlem almadıkları için başta Hillary Clinton olmak üzere Obama yönetimi, Cumhuriyetçiler ve basın tarafından kıyasıya eleştirildi. Eleştirilerin son bulmaması üzerine Clinton 2013'ün şubat ayında görevinden istifa etti. Ancak hakkında soruşturma devam etti.E-MAIL SKANDALI - 2015
Bingazi olayı hakkındaki soruşturmanın derinleşmesi çok daha büyük bir skandalın ortaya çıkmasına ön ayak oldu. Clinton'ın resmi yazışmalar için bakanlığa ait elektronik iletişim sistemi yerine şahsi e-mail adresini kullandığının anlaşılmasıyla yer yerinden oynadı. Güvenlik protokollerini ihlal eden Clinton şahsi hesabından yaptığı binlerce yazışmayı teslim etmeye zorlandı. Yapılan incelemelerden sonra 2016 yılında FBI, Clinton'ın 'aşırı dikkatsiz davrandığına' karar verdi. Bu sırada Clinton çoktan Demokratların başkan adayı seçilmişti.
Ve bugün milyonlarca ABD'li sandık başına giderek "ABD tarihinin en az sevilen iki başkan adayı" arasında bir tercih yapacak. Yapılan son anket sonuçlarına göre 4 puan farkla rakibinin önünde olan Clinton seçimi kazanabilecek mi? Yoksa geçen aylarda 'Brexit' referandumunda şahit olduğumuz gibi anketler tüm dünyayı yanıltacak ve Cumhuriyetçi aday Trump mı ipi göğüsleyecek önümüzdeki saatlerde göreceğiz.
