Karaman'da 10 çocuğa tecavüz edip Türkiye'nin gündemine oturan Muharrem Büyüktürk'ün mahkemesi bugün görüldü. Mahkeme tecavüzcüye 508 yıl 3 ay ceza verdi.

Karaman’da 10 erkek çocuğuna yönelik nitelikli cinsel istismar davası bugün görüldü. Karaman’daki istismar davasında karar çıktı. Karaman skandalında Muharrem Büyüktürk’e 508 yıl 3 ay ceza verildi.

Tüm Türkiye’nin gözünün çevrildiği Karaman’daki dava, mikrofonu çalışmayan küçücük bir salonda yapıldı. Davayı çok sayıda vekil ile, müdahil olma başvurusunda bulunan baroların avukatları da izledi.

Duruşmadan notlar şöyle;

* Ensar’ın avukatı, “ben sanığın avukatıyım” dedi. Bu sözler üzerine salonda uğultu ortaya çıkınca, avukat düzeltme gereği duydu; “Dilim sürçtü. Ben çocukların avukatıyım…”
Ancak Avukat’ın dil sürçmesi, salondakiler tarafından “iç dünyasının dışa vurumu” olarak nitelendirildi.

* Sanık Muharrem B.’nin eşi de tanık olarak ifade verdi. Sanığın eşi, önce tanık olmakta tereddüt etti. Ardından da ifade vermeyi kabul etti.

*Sanık Muharrem B. ile eşinin iki ay boyunca birlikte, sözkonusu suçların işlendiği yurtlarda kaldıkları, ancak ayrı ayrı odalarda bulundukları ortaya çıktı. İki ayın sonunda sağının eşinin, kendisinden ayrıldığı belirlendi.

* Sanık Muharrem B. “eşcinsel değilim” diye ifade verdi. Mağdur çocukların kendisini çok sevdiklerini, bu sevgilerinden dolayı bazen hareketlerini “ayarlayamadıklarını” savunan sanık, çocukların babalarına da “bu çocuklar beni o kadar çok seviyorlar ki, zaman zaman kucağıma filan atlıyorlar” dediğini anlattı. Sanık, çocuklara hayvanların nasıl çiftleştiklerine ilişkin “bilgi edinmeleri için”, belgeseller izlettiğini de mahkemede anlattı.

* İfadelerine başvurulan çocukların tümü, kendilerine yapılanlar hakkında sanığın sürekli “kimseye söylemeyin, aramızda sır olarak kalsın” dediğini anlattılar.

* Yine çocukların ifadelerindeki bir başka ortak unsur ise, tümünün “korkuyordum, o yüzden kimseye anlatamadım” demesi oldu.

* Mahkeme hakimi bir ara”karar belli” ifadesini kullandı.

* Sanık da bu durum üzerine, davayı kaybetmesi halinde mağdurların masraflarını da ödemesi gerekeceğini belirterek, çocukları savunan onlarca avukatı gösterdi ve “ben bunların vekalet ücretlerini ödeyemem ki” dedi.

* Duruşma sırasında en ilginç ifadeler, Ensar ve Kaimder’in tanıklık eden rehber öğretmenlerinden geldi. rehber öğretmenler, gerek Ensar, gerek KAİMDER yurtlarında sanık Muharrem B. ‘nin “tek sorumlu olduğunu” söylediler. Ancak “kendisi nasıl denetleniyordu” sorusuna yanıt veremediler.

ANKARA MİLLETVEKİLİ NAZLIAKA; “O ÇOCUKLAR BU KİŞİYE DEĞİL, ENSAR’A EMANET EDİLMİŞLERDİ…”


Davayı izleyen vekillerden, Ankara bağımsız Milletvekili Aylin Nazlıaka, Sözcü’ye yaptığı açıklamada, “tek bir kişinin suçlandığını”, ancak mağdur olan çocukların “o tek kişiye değil, Ensar Vakfı’na emanet edilmiş olduklarını” söyledi.
Bu açıdan, Ensar Vakfı’nın davaya “müdahil” olmasının kabul edilemez olduğuna vurgu yapan Nazlıaka, şöyle konuştu;
“Öyle görünüyor ki, bu olay tek bir kişiye yüklenerek, üzeri kapatılmak isteniyor. Oysa ki çocuklara tecavüz, taciz, istismar münferit olaylar değil. Bunlar sistematik olarak gerçekleştiriliyor. Bundan sonra tek tek her olayın üzerine gitmeye devam edeceğim ve tüm mağdur çocuklarla, kendi çocuğumun başına gelmiş gibi ilgineceğim. Asıl çözülmesi gereken sorun, sistematik hale dönüşmüş olan bu toplumsal ahlak erozyonunun giderilmesidir. Aileler çocuklarını bu öğretmene değil, Ensar vakfı’na teslim etti. Vakfın sorumluluğunu yerine getirmemesi nedeniyle bu vahim olay yaşandı. Davaya müdahil olması kabul edilemez. Hem sanık, hem mağdurların avukatı olamaz. Çatışan menfatleri savunamaz.”