ABD merkezli The Player's Tribune isimli web sitesine bir köşe yazısı yazan genç futbolcu yaşadıklarını kaleme aldı. Şahin yazısına, "Şampiyonlar Ligi maçları öncesinde bir geleneğim var. Takım arkadaşlarımla öğle yemeği yeriz otelde daha sonra da genelde Marcel Schmelzer ile kahve içeriz. Daha sonra odama gidip müzik dinlerim ve yatakta uzanıp gözlerimi kapatırım. Birkaç dakika da olsa dinlenirim. Monaco maçı öncesinde de aynısı oldu" şeklinde başladı.

Dortmund'da yola çıktıktan birkaç dakika sonra yaşananları ise şöyle anlattı: "Westfalenstadion'daki otelimizden çıktık ve hareket ettik. Yanımda Marcel vardı ve onunla konuşuyorduk. O sırada Marcel benim üstümdeki raftan su istedi. Tam oraya uzanıyordum ki... BAM! Bir patlama camımızı patlattı. O sırada her şey yavaş çekim oldu. Ne olduğunu anlayamıyordum fakat o 2 saniyede hayatımı düşündüm. Öleceğimi düşündüm fakat hayatta kalacağımı da düşündüm, ailemi, 5 yşındaki oğlumu, 1 yaşındaki kızımı ve eşimi düşündüm. Onları hissedebiliyordum."

Daha sonra kendine geldiğini söylen Şahin, "Kafamı çevirdiğimde Marc Bartra yanımdaydı ve kolu çok kötü kanıyordu. Gözlerine baktım ve onu asla unutamayacağım. Karanlık ve korku doluydu. O sırada arkasında ayağa kalkmaya çalışanları gördüm ve olanca gücümle bağırdım, 'Yere yatın yere yatın! Camlardan uzak durun' diye. Ne olduğunu bilmiyorduk ve şoföre bağırdım, "Lütfen durma sadece devam et" dedim. O sırada saldırganların otobüse binerek bizi öldüreceğini düşündüm" ifadesini kullandı.

Şahin otobüsten indikten sonra ilk olarak eşini ve annesini aradığını ve iyi olduğunu söylediğini de ifade etti.