Mübarek cuma günü geldi, bugünü mümkün mertebe ibadetle geçirecek Müslümanlar için namaz vakitleri ve cuma namazı saati büyük önem taşıyor. Tüm Türkiye cuma namazına hazırlanıyor. 9 Şubat Cuma günü namaz vakitlerini araştıran müslümanlar haberimizden il il ezan saatlerine ulaşabilir.  Cuma vakti yaklaştıkça cuma namazını eda edecek vatandaşlar cuma namazının saat kaçta okunacağını merakla araştırıyor. 9 Şubat’ta öğlen ezanı kaçta okunacak cuma namazı kaçta kılınacak? Ezan saat kaçta okunuyor? İstanbul, Ankara ve İzmir ezan saatleri haberimizde. İşte 9 Şubat Cuma namazı saatleri… İşte günün il il Cuma namazı vakitleri.

İL İL CUMA NAMAZ VAKİTLERİ İÇİN TIKLAYIN…

BAZI BÜYÜK İLLERİMİZDE CUMA NAMAZI VAKİTLERİ

İstanbul: 13:24
Ankara: 13:09
İzmir: 13:32
Bursa: 13:24
Edirne: 13:34
Eskişehir: 13:18
Samsun: 12:55
Trabzon: 12:42
Hakkari: 12:26
Van: 12:27
Diyarbakır: 12:39
Tunceli: 12:42

cami-orta-dha

9 ŞUBAT CUMA TARİHLİ CUMA NAMAZI HUTBESİ

İSRAF, DİNÎ VE AHLAKÎ BİR İFLASTIR

Cumanız Mübarek Olsun Aziz Kardeşlerim!

Medine’de sıcağın ve kıtlığın yaşandığı günlerden biriydi. Peygamberimiz (s.a.s), Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer ile birlikte sahabeden birini ziyarete gitmişti. Sahabî, bu değerli misafirlerin ziyaretinden son derece mutlu olmuştu. Zira Resûlullah’ın, hanesini ve bahçesini teşrif etmesi, onun için bir rahmet ve bereket vesilesiydi. Bir ağacın altına oturan misafirlerine o anda elindeki en güzel nimetler olan taze hurma ve soğuk su ikram etti. Rahmet Elçisi, hurmayı yiyip suyu içtikten sonra Allah’a şükretti ve şöyle buyurdu: “Serin bir gölge, lezzetli bir hurma ve soğuk bir su… Allah’a yemin ederim ki, kıyamet günü bütün bu nimetlerden hesaba çekileceksiniz.”

Aziz Müminler!

Peygamberimiz (s.a.s), yokluğun kol gezdiği bir zamanda bile nimetlerin hesabını hatırlıyor ve hatırlatıyordu. O, darlıkta da bollukta da her bir nimetin kıymetini bilmeyi ve israftan kaçınmayı öğretiyordu. Zira dinimizde israf haramdır. İsraf, nimetin sahibi olan Yüce Allah’ın er-Rezzâk ismine saygısızlıktır. Bu yüzdendir ki Rabbimiz, Kur’an-ı Kerim’de müminleri bize anlatırken “Onlar, harcama yaptıklarında ne israf ederler, ne de cimri davranırlar. Bu ikisi arasında bir yol tutarlar.” buyurmuştur.

Peygamberimiz de “Kibre kapılmadan ve israfa kaçmadan yiyiniz, içiniz, giyininiz ve sadaka veriniz.” hadisiyle tüketimin de bir ahlakı olduğunu dile getirmiştir.

Kıymetli Kardeşlerim!

İsraf, sahip olduğumuz nimet ve imkânları ölçüsüzce kullanmaktır. Har vurup, harman savurmaktır. Hiç tükenmeyecek gibi bilinçsizce harcamaktır. Allah Teâlâ’nın bahşettiği nimetlere karşı bir nankörlüktür İsraf. Ve israf, sadece sofralarımıza hasredilemeyecek kadar kapsamlı bir kavramdır.

Mesela akıl nimetini iman ve hikmetle buluşturamaması, insan için en büyük israftır. Şu kısacık ömrümüzün dünya ve âhiretimize faydası olmayan beyhude meşgalelerle heba edilmesi, zamanın israfıdır. Zararlı alışkanlıklarla zihnin ve bedenin tehlikeye atılması, sağlığın israfıdır. Sahip olduğumuz ilmi ve tecrübeyi insanlığın hayrına kullanmamak, bilginin israfıdır. Kendisinden yaratılıp beslendiğimiz toprağın, hayat kaynağımız olan suyun, her bir nefesimizde muhtaç olduğumuz havanın hoyratça kirletilmesi, tabiatın israfıdır. Gelecek nesillere mamur ve yaşanılır bir çevre bırakmamız gerekirken, bize emanet edilen yeryüzünü kötülüklerin esiri haline getirmek, yaşadığımız kâinatın israfıdır.

Kıymetli Müslümanlar

Üzülerek belirtelim ki; günümüzde tam anlamıyla bir israf dünyasında yaşıyoruz. Savurganlık hayatımızın hemen her anını kuşatmış durumda. İnsanlık, daha çok kazanıp daha çok tüketmeye teşvik ediliyor. Harcamanın, hayatın anlamı gibi yansıtıldığı bir dünyada elbette bizim tüketim anlayışımız da hızla yara alıyor. Bir somun ekmek ile karnımızı bir gün doyurabilecekken ülkemizde her gün yaklaşık 5 milyon ekmek çöpe atılıyor. Yılda 18 milyon ton meyve ve sebzenin israfıyla devasa çöp yığınları oluşuyor. Bütün bunlar neticesinde sadece yıllık 214 milyar liramız değil, aynı zamanda alın terimiz, servetimiz, dahası geleceğimiz heba oluyor.

Oysa dünyada yiyecek bir dilim ekmek, içecek bir damla su bulamadığı için yılda on milyona yakın insan hayatını kaybediyor. Bu durumda mahrumun, mağdurun, yoksulun ümidi olan bizlere israfla mücadele konusunda büyük sorumluluk düşüyor. Ülkemizde başlatılan israfla mücadele seferberliğine hep birlikte destek vermemiz gerekiyor.

Kardeşlerim!

Allah’ın bize verdiği her nimetin, hem imtihan vesilesi, hem de emanet olduğunu unutmayalım. Nimetin bizi dünya ve âhiret mutluluğuna eriştirmesi için özen gösterelim. Her işimizde insaflı, dengeli ve tutarlı davranalım. Yeme içmemizde, giyim kuşamımızda, harcamalarımızda ihtiyaç fazlası ve lüksten kaçınalım. Savurganlığın, her geçen gün kişiyi iflasa sürüklediğini ve Allah’ın rızasından uzaklaştırdığını aklımızdan çıkarmayalım.

Kıymetli Kardeşlerim!

Hutbemizi Peygamberimiz (s.a.s)’in öğrettiği şu dua ile bitirelim: “Rabbimiz Bütün işlerimizdeki israfımızı, ölçüsüzlüğümüzü cahilliğimizi, hatalarımızı ve bizden daha iyi bildiğin her türlü kusurumuzu bağışla! Ya Rabbi! Ciddi ve şaka yollu yaptığımız yanlışlarımızı, bilerek ya da bilmeyerek işlediğimiz günahlarımızı affeyle!”

1 Tirmizî, Zühd, 39.

2 Furkân, 25/67.

3 Buhârî, Libâs, 1; Nesâî, Zekât, 66.

4 Müslim, Zikir, 70.

CUMA NAMAZI VE MÜBAREK CUMA GÜNÜ

Cuma günü müminlerin hatalık bayramı sayılır. O gün yapılan ibadetler diğer günlere göre daha büyük sevap kazandırır. Kılınan Cuma namazının fazileti pek büyüktür. Müslümanlar Cuma günü banyo yapar, en temiz elbiselerini giyer, en güzel kokularını sürünüp, güler yüzle sokağa çıkarlar. Cuma için ezan okunduğu vakit her türlü işlerini bırakarak camilere koşarlar.

Zira Yüce Allahımız: “Cuma günü namaz için çağrıldığınızda hemen Allah’ın zikrine koşun. Alışverişi bırakın” buyurmuştur.

Cuma Namazı, müslüman erkeklere farz olan bir ibadettir. Kur’an-ı Kerim’de, olduğu, mutlaka kılınması gerektiği açık açık emredilmiştir. Vakti, öğle namazının vaktidir. Cuma günleri öğle namazı vaktinde bu namaz kılınırsa, öğle namazı da kılınmış sayılır. Dört rekat ilk sünneti, iki rekat farzı, dört rekatta son sünneti vardır. Bu dört rekatlık “Vakit Sünneti” kılmak sevaptır. Farz kılınmadan önce imam minbere çıkıp hutbe okur. Bu hutbenin okunması ve dinlenmesi de Cuma Namazı’nın farzlarındandır.Cuma namazı kadınlara farz olmadığı halde eğer onlar da cemaatle birlikte Cuma’yı kılarlarsa öğle namazını kılmış sayılırlar.

Cuma namazı hür ve serbest olmayanlara, yolcu olanlara, hasta olanlara, kör olanlara, ayakları olmayan sata kimselere farz değildir. Ama bunlar Cuma’yı kılarlarsa büyük bir sevap kazanırlar.

Cuma Namazı’nı kılabilmek için imam dahil en aşağı üç kişinin bulunması, Cumanın kılınan yerin herkese açık olması gerekir.Şartlarına uygun bir Cuma namazı kılmak için abdest alınıp camiye gelinir. Sonra Cuma’nın 4 rekatlık ilk sünnetini kılmak için kalkılır.

“Niyet ettim Allah rızası için Cuma namazının ilk sünnetini kılmaya” diyerek tekbir alınır. Sübhaneke, euzu besmele, Fatiha ve bir sure okunarak rüku ve secdelere gidilir. İkinci rekatta Fatiha ve bir sure okunup oturulur. Sadece Ettahiyatü duası okunup kalkılır. Besmele, Fatiha ve bir sure okuyarak üçüncü ve dördüncü rekatlar tamamlanır.

Bu arada imam hutbe okumak üzere minbere çıkar. Cemaat büyük bir dikkatle onu dinler. Zira hutbeyi dinlemek farzdır. Hutbeden sonra imam mihraba geçer. Artık Cuma’nın iki rekatlık farzı kılınacaktır. Bunun için “Niyet ettim Allah rızası için Cuma Namazı’nın farzını kılmaya, uydum hazır olan imama” denilir. Herkes içinden sübhanekeyi okur, sonra imam açıktan Fatiha ve bir sure okur. Cemaat imamı dinler. Kendileri bir şey okumaz. Sonra rüku ve secdelere gidilerek iki rekat tamamlanır.

Farz cemaatle kılındıktan sonra Cuma’nın son sünneti niyetiyle dört, Ahir Zuhur niyetiyle dört ve Vaktin sünneti niyetiyle iki rekat namaz daha kılkınır. Ahir zuhur namazının aynen Cuma’nın ilk sünneti gibi kılmak daha sevaptır.