İhlas Holding’in patronu Mücahit Ören Hürriyet’e böyle manşet olmuştu İhlas Holding’in patronu Mücahit Ören Hürriyet’e böyle manşet olmuştu


İlk önce ABD vatandaşlık yeminini yazalım: “Burada, önünüzde, şimdiye kadar tabiiyetinde bulunduğum her türlü devlet tabiiyeti ve egemenliğini reddettiğime; bundan böyle ABD Anayasası’nı ve yasalarını iç ve dış düşmanlara karşı savunacağıma; ABD’ye bağlılık ve sadakat göstereceğime; kanunun gerektirdiği hallerde ABD ordusuna hizmet vereceğime; kanunun gerektirdiği durumda sivil yönetim altında ulusal önemi olan işlerde çalışacağıma ve bu yükümlülükleri özgür bir şekilde, akıl sağlığım yerinde ve samimi olarak üstleneceğime yemin ederim. Tanrı yardımcım olsun.”

İADE KORKUSUNDAN KAÇTI

Hürriyet Gazetesi 16 Haziran 2001’de “Kurtaran Yemin” manşetini atmış ve Işıkçılar cemaati lideri Enver Ören’in oğlu için “Mücahit Ören artık Amerikalı” demişti. Washington muhabiri Kasım Cindemir’in haberi şöyleydi: “İhlas Finans Yönetim Kurulu Başkanı ve Holding Genel Müdürü olan Mücahit Ören, İhlas Finans kuruluşunun BDDK tarafından kapatılmasından hemen önce Amerika Birleşik Devletleri’ne kaçmıştı. ‘İslami bankacılık’ sloganıyla faaliyet gösteren kurumda 600 trilyon lirası bulunan 200 bin yatırımcı Ören’in yolunu gözlüyordu. Ören ise ABD vatandaşı olmakla, iade korkusundan da kurtulmuş oldu.”

TOPLU YEMİN VE ABD MARŞI

Tören, ABD Bayrak Günü’nde, ülkenin ilk Başkanı George Washington’un yaşadığı evin bahçesinde gerçekleştirilmiş. Cindemir’in haberine göre, Bayrak Günü’ndeki yemin töreni sırasında bando tarafından ulusal marşlar çalındı ve ABD Milli Marşı okundu. Ahmet Mücahit Ören ile birlikte “artık resmen Amerikalı” olanlar arasında 3 İranlı, 5 Hintli, 2 Pakistanlı, 1 Bangladeşli, 1 Suudi Arabistanlı, 1 Kuveytli, 1 Faslı ve Ahmet Demirtaş adında bir başka Türk de yer aldı. Tören, ABD Göçmenlik ve Vatandaşlık Dairesi (INS) ile “The Mount Vernon Ladies Association” tarafından düzenlendi. INS Bölge Direktörü Warren A. Lewis tarafından yeni vatandaşlara ellerini kaldırıp toplu yemin ettirildi ve yeminden sonra imzalarını taşıyan vatandaşlık belgelerini aldılar.

ABD’nin çıkarlarına hizmet eden iki isim: Gülen ve Ören


gulen

Neden Mücahit Ören ve ABD vatandaşlık yeminiyle girdim yazıya? Anlatalım... Dosya No: SCR-07-035-53075. 1999’da ABD’ye kaçan FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, 21 Kasım 2006’da ABD Vatandaşlık ve Göçmenlik Servisi’ne Yeşil Kart İçin başvurdu. Aralarında CIA eski yöneticilerinin de olduğu isimler Gülen’e kefil oldu. Pensilvanya’da yaşayan Gülen muradına 21 Mayıs 2008’de ulaştı ve Yeşil Kart aldı. Referans mektubunda CIA eski yetkilileri Graham Fulller, George Fidas, ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi Morton Abramowitz gibi isimler ve dinci akademisyenler vardı. Çarpıcı nokta şuydu: Gülen’in avukatları, bütün yazışmalarda müvekkilinin oturma izni almasının “ABD’nin yararına olacağı” tezini işlediğiydi. Hatırlatalım: Temmuz 2005’te, Emniyet Müdürlüğü’nden 3 polis müdürü, İstanbul’da ABD Başkonsolosluğu Hukuk Ateşesi ile buluşmuş ve FBI’ın Gülen için “temiz raporu” vermesini istemişti. Çarpıcı nokta şuydu: Gülen’in avukatları yazışmalarda müvekkilinin oturma izni almasının “ABD’nin yararına olacağı” tezini işlemişti. Şimdi “ABD’nin yararına çalışacağını” taahhüt eden Gülen’in nerede yaşadığını düşünün bir de ABD vatandaşı Mücahit Ören’i aklınıza getirin. İki cemaat lideri de -ki başka yok-…ABD’nin çıkarları için hareket ediyor. Devam edelim...

1950’lerde TSK içinde okutulan ‘Işıkçı’ kitabını Hilmi Özkök anlatmıştı


10hilmiozkok20cm

Tarih 20 Ekim 2016… 15 Temmuz Darbe Girişimi’nin ardından Türkiye Büyük Millet Meclisi bünyesinde kurulan Darbeleri Araştırma Komisyonu, dini cemaatlerin devlette ama özellikle de Türk Silahlı Kuvvetleri’nde kökenleri ve gelişimiyle ilgili önemli tanıkları dinledi. 2002-2006 yılları arasında Genelkurmay Başkanlığı görevini üstlenen Hilmi Özkök, 1954 yılında girdiği Bursa Işıklar Askeri Lisesi’nden 1957’de mezun olarak Ankara’ya, Harp Okulu’na geçtiğini söyledi ve şu bilgileri vermişti: “Kuleli Askeri Lisesi’nden gelen bir grup da vardı. Tuhaf kitaplar okuyorlardı. Ellerinde Seadet-i Ebediyye diye kitap vardı. Bize de bunları okumamızı öneriyorlardı.” Özkök’ün sözünü ettiği kitabın yazarı Hüseyin Hilmi Işık.  27 Mayıs’ın ardından kıdemli albay olarak emekliye sevk edilen Işık, Hilmi Özkök’ün bahsettiği dönemde, 1951-1959 yılları arasında Kuleli Askeri Lisesi’nde kimya öğretmenliği görevinde bulunmuştu. Mücahit Ören’in babası Enver Ören ve Hilmi Özkök’ün, Işık’ın öğrencileri olduğu sıkça yazılmıştı.

Gülen de ‘ulusalcı’ları aynı Türkiye Gazetesi gibi hedef almıştı...


Zincirin halkalarını tamamlayalım. 18 Ekim 2005’te FETÖ elebaşı Fetullah Gülen Aktüel’e bir röportaj vermişti. Gülen, şöyle konuşmuştu: “...AB sürecinde son günlerde yaşanan tartışmalara bakın. Ölseler bir araya gelemeyecek kimseler ulusal cephe adı altında dalga oluşturmaya çalışıyor. Aşılacaktır.” Bu açıklamadan tam 22 gün sonra 9 Kasım 2005’te TSK’ya ilk kumpas kuruldu. Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Yaşar Büyükanıt aleyhinde kampanya başlatıldı. Türkiye Gazetesi’nin de bugün ‘ulusalcıları’ hedefe koyması manidar değil mi? 

Gülen’le ağız birliği yapan gazete bu manşeti atmıştı


turkye

15 Temmuz hain FETÖ’cü darbe girişiminin ardından Türkiye bambaşka bir mecraya doğru yol almaya başladı. Birlik ruhu hakimdi, darbe girişiminin arkasında Amerika’nın olduğu iktidar yetkilileri tarafından da dillendiriliyordu. Ancak ABD derin devletinin sesi ‘uzman’ Michael Rubin, ulusalcıların Türkiye’de darbe yapacağını sosyal medya hesabından duyurdu. Bununla da yetinmedi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef alan açıklamalar yaptı. Pensilvanya’da yaşayan FETÖ lideri Fetullah Gülen de 18 Temmuz 2016’da Mısır’da yayımlanan “El-Yevm 7” gazetesine yaptığı açıklamada “15 Temmuz darbesini ulusalcı, laik bir kesimin yapmış olabileceğini” iddia etti.Bu tartışmalar ve asılsız açıklamalar sürerken Türkiye Gazetesi 26 Temmuz 2017’de Rubin ve Gülen’in tezlerini savunan ‘Yeni darbeyi ulusalcılar yapabilir’ manşetiyle çıktı. Nuri Elibol imzasıyla yer alan haber şu şekildeydi: “...FETÖ’cülerin TSK içinde yeni bir darbeye kalkışmasının imkân ve kabiliyeti ortadan kaldırıldığına göre ‘Türkiye’de gelecekte yeni bir darbe tehlikesi var mı’ sorusuna kaynaklarım eminim beni şaşırttığı kadar siz değerli okuyucularımı da şaşırtacak şu cevabı verdiler: ‘Eğer sistem zafiyeti giderilmezse ve sivil asker ilişkilerini Batı normlarına taşıyacak reformlar ve hukuki düzenlemeler yapılamazsa bir buçuk iki yıl içinde ordudaki Ulusalcılar yeni bir darbeye kalkışabilir.” Şimdi üç ismi yan yana koyun: ABD derin devleti-Gülen-Nuri Elibol’un haberi.

SÖZCÜ, İHLASZEDELER DOSYASINI YAKINDA AÇACAK