Gündem enflasyon, kurların yükselişi nedeni ile değersizleşen Türk Lirası, likidite problemi sebebiyle konkordato başvurusu yapan firma sayısının 3.000’i aşması derken geçtiğimiz günlerde, Almanya Ekonomi Bakanı Peter Altmaier ile 30’u aşkın Alman firmasının temsilcileri ülkemize geldi. Türkiye Hazine ve Maliye Bakanı’nın ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı’nın da katıldığı toplantı sonrası yapılan açıklamalar ve verilen “radikal” kararlar göz doldurdu. Almanya’nın, Türkiye’nin en büyük dış ticaret ortağı olduğunu belirten Bakanımız, Türkiye- Almanya Ortak Ekonomik ve Ticaret Komitesi (JETCO) anlaşması ile enerji alanında işbirliği anlaşmasına imza attı. Jeotermal enerji alanında iş birliği süreci konuşulurken, Almanya özellikle Türkiye’nin nükleer enerji projesinde partneri olmak istediğini defalarca vurguladı.

GÖSTERMELİK FORUM

Peki bu “pat pat” yenilikler; iki ülke arasındaki ilişkilerin normalleşme sürecine bir katkı mı, ikinci bahar mı? Hayır, bu bir kış güneşi, bu yeni bir felaket. 2040 yılında ülkedeki bütün nükleer santrallerin fişini çekmeye hazırlanan Almanya’daki nükleer santral sayısı şu an sadece 12. Var olan bu santraller de kapatıldığı için Almanya’da çalışan pek çok nükleer santral işçisi işsiz kalıyor ve kalacak. 2016’da Almanya, Japonya’daki depremden sonra nükleer santrallerde yaşanan patlamalardan dolayı eski santralleri geçici olarak kapatma kararı aldığını belirtmişti. Aynı Almanya, bu haftaki Türk-Alman Enerji Forumu’nda tamamen nükleer yanlısı bir duruş sergiledi.

TEHLİKELİ NÜKLEERİN BÜYÜKLÜĞÜ 70 MİLYAR DOLAR

Almanya’nın katılmaya can attığı projeyi bir hatırlayalım. Türkiye’de gerçekleştirilecek nükleer enerji projelerinde yatırım tutarının yaklaşık 70 milyar dolar olacağı TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji ve Tabii Kaynaklar Komisyonu Başkanı tarafından bildirilmişti. 2023 yılına kadar Akkuyu ve Sinop’ta inşa edilecek nükleer santrallerin devreye alınmasının ve üçüncü nükleer santralin de inşaatına başlanmasının hedeflendiği söylenmişti. Akkuyu ve Sinop nükleer santral projelerinde yatırım miktarının yaklaşık 45 milyar dolar olduğuna işaret eden Mazıcıoğlu, “Üçüncü nükleer santral projesi de imzalanırsa nükleer projelerin toplam büyüklüğü yaklaşık 70 milyar dolar olacaktır” dendi. Yıllık enflasyonun yüzde 24.52’ye ulaşarak 15 yılın zirvesini gördüğü bir dönemde, bu yatırımın nasıl yapılacağı, doğruluğu ve yanlışlığı ise toplantıda tabii ki tartışılmadı.

YANAR DÖNER BERLİN

Aynı Almanya’nın gazetelerine, bu yılın temmuz ayında, “Türkiye bize muhtaç, yardım istemeye gelecek. Ekonomik krizin eşiğinde sendeliyor. Cumhurbaşkanı yardıma ihtiyacı olduğu için Berlin’e gidiyor” diye manşet olmuştuk.  Her yıl yüzlerce Türk işçi göçü alan Almanya, bunları yayımlarken de pek şuurlu davranamamış galiba. Çünkü, Türkiye Almanya’sız, Almanya Türkiye’siz yapamaz. Şu anda, 7 bin 500 Alman şirket Türkiye’de faaliyet gösteriyor.  Geçen hafta, ortak ticaret komisyonu kuran Türkiye’deki otomotiv firmalarını gezen Almanya, görünürde kazı yanmadan çevirmiş oldu. Türkiye’nin AB’ye karşı gelgitli rotası malum ama Almanya neden şimdi Türkiye’nin ticaret hacmine katkıda bulunmak istiyor, niye kendi toprağında sırtını çevirdiği nükleer santrallere, Türkiye’de destek veriyor ve neden daha önceki sözlerinden dönüyor, bu işten ne çıkarı var… Ve akıllarda kalan binlerce soru daha.
Milletlerin siyasetinde ancak çıkarları vardır; kimsenin kimseye dost olamayacağını bilelim!
1933 (Kılıç Ali, Atatürk’ün Hususiyetleri, 1955, s. 110)
Ne yazık ki Türk’ün geleneksel dostu yoktur; çıkarlar ortak olunca Avrupalılar buna, hemen “geleneksel dostluk” ismini vermişlerdir.
1933 (Samih Nafiz Tansu, Atatürk Anekdotlar – Anılar, Der: Kemal Arıburnu, s. 137)