Bizim siyasiler “Lâfla karın doyurmaya” çalışıyorlar.
İktidar mensuplarından bahsediyorum. O kadar pembe tablo çiziyorlar ki, şaşırmamak mümkün değil...
“Ülkede kriz-mıriz yok! Bu, dış güçlerin uydurması, hainlerin palavrası! Aslında her şey iyi, her şey güzel. Zaten öyle olmasaydı daha üç ay önce millet bize oy verir miydi?” diyorlar.
Evet... “Bize oy verirseniz Türkiye kanatlanıp uçacak, dünya bizi kıskanacak” dediler ama daha üç ay geçmeden gerçeğin öyle olmadığı anlaşıldı.
Çarşıda, pazarda, mutfakta, her yerde yangın var.
Ne olacak bu gidişin sonu?
Ben yazmaktan usandım artık. Her gün “Dilerim onlar haklı çıkar, inşallah ben yanılırım” diye dua ediyorum... Onlar haklı çıkarsa hepimiz rahat bir nefes alırız, fakat...
Bu olmayacak duaya “amin” demeye benzemiyor mu?

★★★

CHP Meclis Grubu bir değerlendirme toplantısı için Bolu’da Abant Gölü yakınındaki bir otelde kamp yaptı. CHP lideri Kılıçdaroğlu ekonomiyle ilgili olarak konuşurken şu görüşlere yer verdi:
“16 yıldır Türkiye’yi tek başına yöneteceksiniz ve 16 yılın sonunda Türkiye’yi yeniden ekonomik krizin kucağına düşüreceksiniz. Yahu hiç mi ders almadınız?Şimdi, 2001’e göre daha ağır bir krizle karşı karşıyayız. Biz iyi niyetle çözüm öneriyoruz, onlar ellerinin tersi ile itiyorlar ve üstelik bize ‘Dolar baronlarının adamı’ diyorlar.”

★★★

Bu iktidar ülkeyi yönetemiyor sevgili okurlar... Yönetebilse bu duruma gelmezdik. Fakat kendilerini “Bulunmaz Hint kumaşı” zannediyor, lâf dinlemiyorlar. İyi niyetle eleştirenlere bile “Hain” damgası yapıştırıyorlar.
Bundan sonra ne olur?
Kılıçdaroğlu cevap veriyor:
“Yüksek enflasyonu yaşayacağız. İşsizlik artacak. Vergiler artacak. Özelleştirmeler artacak. Açıkladıkları program topluma hangi, huzuru ve güveni verecek?”

★★★

“Kriz yok’ diyorlar. İki katmanlı bir toplum çıktı ortaya... Bir saray ve çevresi. İki halk. Saray ve çevresini ayrı, halkı ayrı değerlendirmemiz gerekiyor.
Hazirandan ağustosa un fiyatları yüzde 36, pirinç yüzde 15, havlu kâğıt yüzde 16, domates salçası yüzde 40 arttı. Emekliler başta olmak üzere memur ve çalışanların geliri arttı mı?
Saray’a göre kriz yok. Oysa mutfakta yangın var.
Türkiye yakın bir zamanda ‘Açlık sorunu’ ile karşı karşıya gelebilir. Bu fiyatları hangi çiftçi ödeyebilecek? Millet artık önünü göremez oldu!”
Ne diyelim, Allah yardımcımız olsun!

Türk Sanat Müziği’nin ödül rekortmeni


Bir insanın 20’den fazla ödül kazanması zordur.
Musikimizde böyle bir ödül rekortmeni var.
93 yaşında bir çınar bu... Prof. Dr. Nevzat Atlığ...
Türk musikisinin en önemli isimlerinden biri olan Nevzat Atlığ, sanat hayatında 21’inci defa ödüle lâyık görüldü ve “Necip Fazıl’a Saygı Ödülü”nün sahibi oldu.
İlk defa 1944 yılında sahneye çıkan Nevzat Atlığ 74 yıldır Türk musikisine hizmet ediyor. Fakat son zamanlarda dertli... “Ülkemizde müziğin estetiği kalmadı. Müziği maalesef yozlaştırdılar” diyor.
1949 yılında Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’ye konser veren Nevzat Atlığ ilk müzik bilgilerini babasından almıştı. Süvari Albayı olan baba Nazmi Atlığ, aynı zamanda iyi bir müzisyendi ve oğlu Nevzat’a keman çalmayı o öğretmiş, bu dalda ustalaşmasını sağlamıştı.
Dr. Atlığ, 1985’te Profesör, 1987’de Devlet Sanatçısı oldu, 2004 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı, Türk kültürüne yaptığı hizmetler nedeniyle onu “Kültür ve Sanat Büyük Ödülü”ne lâyık gördü.
Nevzat Atlığ Hoca bugün 93 yaşında, Bodrum’da yaşıyor ve her sabah ilk işi spor ayakkabılarını giyip 6 kilometre tempolu yürümek oluyor. Takdir etmemek mümkün mü?

TEBESSÜM

Romantik bir mesajlaşma!


Yaşlı bir çift cep telefonu ile mesajlaşmayı öğrenmiş...
Kadın romantik bir tip, erkek ise romantizmden çok uzak...
Kadın bir gün komşusuna kahve içmeye gitmiş. Oradayken eşine romantik bir mesaj göndermek isteyip şunları yazmış:
“Eğer uyuyorsan bana rüyalarını yolla, eğer gülüyorsan bana bir gülücük gönder. Eğer içiyorsan bir yudumunu da bana yolla, eğer ağlıyorsan bana gözyaşlarını gönder. Seni seviyorum.”
Erkekten cevap gelir:
“Tuvaletteyim, ne yapayım?

GÜNÜN SÖZÜ


Ne kadar çok yağmur yağarsa yağsın, taşın üzerinde gelincik açmaz!

11rahmibey30cm