13 Şubat 2008’de Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde Danıştay’ın basılması ve Yüksek Hakim Yücel Özbilgin’in şehit edilmesiyle ilgili davanın karar duruşması yapılıyordu. Mahkeme Başkanı Orhan Karadeniz, üyeler Hasan Şatır ve Kadir Kayan yerlerini almıştı. Başkan Orhan Karadeniz kararı sanıkların ve avukatların yüzüne karşı açıklayacaktı. Buna hukuk dilinde “tefhim” deniliyor.

Osman Yıldırım’ın müebbet hapis cezasına çarptırıldığının açıklandığı an mahkeme salonu karıştı. Jandarmalar sanığı zapt edemiyordu. Yıldırım, “O İngiliz ..çinin kurduğu Cumhuriyeti başınıza yıkacağız. Evet benim yegane görevim Cumhuriyeti yıkıp ikinci Osmanlı devletini kurmaktır” diye bağırıyor, heyete saldırmak için jandarmalardan kurtulmaya çalışıyordu. Başkan Karadeniz, bu sözlere müdahale etmeye çalışıyor, Osman söylediklerini tekrarlıyor, mahkeme başkanına hitaben “Sen de onun ..çisin. Cumhuriyeti yıkıp şeriat düzenini kuracağım” diyordu.

OSMAN: SANIK, TANIK, GİZLİ TANIKTI

Atatürk’e hakaretler ediliyor, mahkeme heyetine hakaretler ediliyor ve bu kişi niyetini de sözleriyle ortaya koyuyordu. Peki bu kişinin başka bir özelliği daha var mıydı? Vardı. Çünkü Osman Yıldırım’ın “İleri derecede anti-sosyal kişilik bozukluğu” olduğu Gülhane Askeri Tıp Akademisi Hastanesi’nin 7 Mart 2006 tarihli raporunda belirtiliyordu.

Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde Danıştay saldırısını gerçekleştiren Alparslan Arslan iki kez ağırlaştırılmış hapis cezasına çarptırılırken, eyleme katılan Osman Yıldırım da 39 yıl hapis cezası verilmişti. Davanın Yargıtay aşamasında Osman mektuplar yazmaya başladı. Ergenekon soruşturmasında görev alan emniyet yetkilileriyle temas kurdu. Ardından, Ergenekon soruşturmasını yürüten C.Savcısıyla görüştü. Savcı, Sincan Cezaevi’ne emniyetten görevlendirilen korumalarla geldi. İlginçtir, cezaevinin bağlı olduğu Başsavcıvekili Bekir Selçuk’tan bile bu buluşma gizlenmişti.

Dava dosyası Yargıtay’a geldiğinde Osman Yıldırım’ın davanın hem sanığı, hem tanığı, hem de gizli tanığı olarak verdiği ifadeler sonucu, Danıştay Davası, Ergenekon olarak bilinen dava ile birleştirildi. Osman’ın cezası 8 yıl 9 aya indirildi. Cezaevinde yattıkları da dikkate alındığında, Osman Yıldırım’a tahliye yolu açıldı. Yani, Osman kendini kurtarabilmek için ne söylenmesi isteniyorsa onları söyledi. Hem tanık, hem sanık, hem de gizli tanık aynı kişi olmasına rağmen, savcılık bunları farklı kişilermiş gibi mahkemeye sundu. Üstelik ona “Osmanım” diyorlardı.

FİRARİLİĞİ BİLE GİZLENDİ

Osman, serbest bırakıldıktan sonra koruma altında tutuldu. Sonra yurtdışına gitti. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra yurda döndü. Danıştay Davası, Ergenekon davasından ayrılmıştı. Savcı, iki ay önce davanın sanıklarından Osman Yıldırım hakkında “Ev hapsinde tutulması” konusunda görüş bildirdi. Mahkeme de bunu uygun buldu.

Bundan sonrası da hayli ilginç. Kişi hakkında “Ev hapsi” kararı verilmişse gereğinin yerine getirilmesi gerekirdi. Ancak Osman bulunamamasına yani “firari” duruma düşmesine rağmen bunun, ilgili makamlara bildirilmediğini konuyu yakından izleyen bir dönem Ergenekon Davası’nın sanıkları arasında bulunan avukat Nusret Senem, Oktay Yıldırım da öne sürüyor.

Yine ilginç bir durum daha ortaya çıkıyor: Alparslan Arslan ve Osman Yıldırım, terör örgütünden değil, cinayetten hüküm giydiler. Bir af çıkması halinde terör örgütünden ceza verilmediği için onlar da bundan yararlanacak demektir.

CEZAEVİ YERİNE EV HAPSİ

Cuma günü Ankara’da yapılan karar duruşmasında, Osman Yıldırım 39 yıl hapis cezasına çarptırılmasına rağmen, “Ev hapsi” kararı değişmedi. Yani, cezaevinde değil, ev hapsinde olacaktı. Çünkü, mahkeme “Ev hapsi”ne karar vermişti. Ev hapsinde olması gerekirken, ev hapsi uygulanmayan Yıldırım, “firari” durumdayken de yakalanmıyordu.

Osman’ın sanık tanık ve gizli tanık yapılmasıyla Danıştay saldırısı, FETÖ’cü savcı ve hakimlerin kararlarıyla “Ergenekon Örgütünün” üzerine yıkılmıştı. Osman Yıldırım ceza alacağını kesin öğrenmiş olacak ki, Selçuk Akyüz adına düzenlenmiş sahte kimlik, pasaport çıkartmış. Bu kimlikle yurtdışına çıkmak isterken jandarma tarafından yakalandı.

Sahte kimlikler çıkarttıracak kadar zamanı varmış. Yurtdışına çıkartılarak, Danıştay saldırısının FETÖ bağlantısının üstü örtülmeye çalışılacaktı. Ama oyun son anda bozuldu ve Osman, çıkış yapamadan yakalandı. Ev hapsine bile razı olmayan Yıldırım, bundan sonra cezaevinde olacak.

plusbanner2x