Büyük liderler, gerçek sanatçıları sevip desteklemenin toplumun geleceğine yatırım yapmak olduğunu çok iyi bilirler.
Çünkü o liderler, sanata ve sanatçıya böyle davranmayan toplumların ortak değerler ve aydınlık yarınlar yaratamayacaklarının farkındadırlar.
Örneğin Büyük Önderimiz Atatürk “Bir millet sanattan ve sanatkardan mahrumsa, tam bir hayata malik olamaz” der. Atatürk’e göre böyle bir millet, bir ayağı topal, bir kolu çolak ve sakat bir kimse gibidir. Sanatsız kalan milletin hayat damarlarından biri  kopmuş demektir.

★★★

Atatürk bir sanat gösterisinde verilen arada, dinlenme salonunda kahvesini içerken yaveri gelip “Paşam sanatçı arkadaşlar elinizi öpmek istiyorlar” der. Paşanın cevabı tarihe geçecek değerdedir:
“Ne münasebet! Sanatçı el öpmez, sanatçının eli öpülür!..”

★★★

Fransa’nın efsanevi devlet adamı Charles de Gaulle, Kültür Bakanı ile ülkenin kültür ve sanat politikasıyla ilgili konuları konuştuktan sonra sorar:
“Üstad karikatüristler beni eskisi kadar çizmiyorlar. Yoksa halk artık beni sevmiyor mu?..”

★★★

Bizde de bir zamanlar karikatüristler el üstünde tutulur, karikatür dergileri kapış kapış giderdi. Örneğin büyük usta Oğuz Aral ağabeyin önderliğinde bir grup genç çizerin emekleriyle çıkan GIRGIR’ın tirajı, kimi zaman milyonu bulurdu.
Gerçek bir İstanbul beyefendisi olan kardeşi Tekin Aral’la ekibinin üretimi olan ve Müjdat Gezen’le televizyonda yaptığımız parodileri fotoğraflarla sayfalarına taşıdığımız FIRT da müthiş tirajlara koşardı.
Hepsi birbirinden değerli Cemal Nadir, Necmi Rıza, Turhan Selçuk, Nehar Tüblek, Ali Ulvi, Semih Balcıoğlu ve Bedri Koraman gibi ustaların çizgileri de gazetelerin birinci sayfalarını gerdanlık gibi süslerdi.
Hiç unutmuyorum 1965 yılındaki seçimlerden önce AKBABA Dergisi dönemin siyasi parti liderleri İsmet İnönü, Süleyman Demirel, Alparslan Türkeş, Osman Bölükbaşı, Mehmet Ali Aybar ve Ekrem Alican’ı, “Seçim Güzelleri” başlığı altında ve tümünü bikini mayolu kadın görünümünde çizerek kapağına taşımıştı.
Turgut Özal da karikatüristleri çok severdi.

★★★

2. Dünya Savaşı sonrasında ABD’de Senatör Joseph (Joe) McCarthy’nin “Komünizmle Mücadele” adı altında başlattığı cadı avı sırasında birçok sanatçı ve düşünce insanı zindana atıldı, bazıları işlerini kaybetti, aralarında mesleklerine devam edebilmek için arkadaşlarını ihbar edenler çıktı! Kimileri de başka ülkelere sığındı!..
Amerika bu acılarla dolu süreçten dersler çıkarmayı bildi.
Mc.Carthy’den sonra siyaset dünyasına “Sanatçılar ve bilim adamlarını rahat bırakmalı ve düşüncelerine hoşgörüyle bakmalıyız. Eğer onlar üzerinde baskı kurarsak, ülkemiz yaratıcılığını kaybedip tüm dünya için çekim alanı olmaktan çıkar. Ayrıca bilim ve sanatta gelişemeyiz” görüşü hakim oldu.

★★★

Sözü günümüze ve “Yılın Adamları”na getireceğim.
Türkiye’nin yetiştirdiği büyük sanatçılar Metin Akpınar ve Müjdat Gezen, bir haftayı aşkın bir süredir “Bizi seçtiğinizde teröre bulaşmayan kişi kim olursa olsun, düşüncesi nedeniyle suçlanmayacak” diyenlerin iktidarında, düşünceleri yüzünden dayanılmaz boyutta lince uğruyorlar.
Geleceğine güvenle koşmak isteyen bir toplumun zor yetişen gerçek sanatçılarına sahip çıkmak gibi bir sorumluluğu olduğunu hatırlatarak, ülkemizin gururu sanatçılarımız, kadim dostlarım Müjdat Gezen ve Metin Akpınar’la, yazdığı “Mustafa Kemal” adlı muhteşem eseriyle sadece bu yıla değil, gelecek yıllara da damgasını vuran değerli kardeşim Yılmaz Özdil’i, “Yılın Adamları” seçiyorum.