ABD’nin hırçın, saldırgan, baskıcı ve zaman zaman küstahlaşabilen Başkanı Donald Trump’ın başı fena halde dertte.
Öyle ki adının karıştığı suçlar nedeniyle yakında azil işleminin başlayacağını, hatta vatan hainliğinden yargılanabileceğini öne sürenler bile var.

* * *

Olayları anlatmaya bir ön hikayeyle, Trump-Türkiye ilişkisiyle başlayalım:
Trump’ı, İstanbul-Mecidiyeköy’deki “Trump Towers-Trump Kuleleri” işi için Türk ortaklarıyla, Hillary Clinton tanıştırıyor. Zira o tarihlerde Trump’ın Hillary ile arası gayet iyi. Böylece ünlü gayrimenkul yatırımcısı Trump,  ABD tarihinin en büyük ekonomik daralmalarından biri olan 2009 krizinde, kârlı bir iş yapmayı başarıyor. Bloomberg yayın kuruluşunun iddiasına göre muteber (!) müşterilerinden biri de; İstanbul’daki kulelerde ofisi bulunan Reza Zarrab oluyor.
Demem o ki Trump, Türkiye’yi ve Türkleri çok iyi tanıyor!..

* * *

ABD’de peşpeşe patlayan ve Trump’ı iyice köşeye sıkıştıran skandallara gelince...
İlk skandal, Trump tarafından özel kalemine atandıktan kısa bir süre sonra, Ortadoğu’da neredeyse her taşın altından çıkmaya başlayan damadı Jared Kushner’in, Rusya ile  işbirliği yaptığı suçlamasıyla Beyaz Saray’dan uzaklaşmak zorunda bırakılmasıyla yaşanıyor.

* * *

Bunu Trump’ın en yakınındaki sırdaş diyebileceğimiz kişilerin, örneğin 11 yıllık özel avukatı Michael Cohen ile başkanlık seçimlerinde kampanyasını yürüten Paul Manafortun tutuklanmaları izliyor. Cohen, başlangıçta delil karartma suçunu işlediğini reddetse de yapılan aramalarda bazı önemli belgelerin bulunması üzerine, korumalı sanık (itirafçı) olmayı kabul ediyor ve ailesini korumak amacıyla bildiği tüm gerçekleri mahkemede itiraf edeceğini söylüyor.

* * *

Paul Manafort’un tutuklanma nedeni ise; Trump’ın seçim kampanyasını kullanarak hileli ve yasa dışı yollardan mal varlığı edinmek, kendisine kazanç sağlayan kişilere de Beyaz Saray’da etkin konumlar vaad etmek. Ayrıca Rusya’dan gelen paraları Ukrayna ve Kıbrıs Rum Cumhuriyeti üzerinden cebe indirmek!
Manafort’un özel kalemi de kampanyada toplanan paraların çok yönlü harcandığını ve yasa dışı çok şey yapıldığını açıklayarak suçlamalara destek çıkıyor.

* * *

Trump’ı zorda bırakan suçlamalardan bir başkası da, 2008 yılından bu yana şirketinde çalışan asistanlarından Omarosa Manigult’tan geliyor. Zira Manigult, Trump’ın yıllardır “zenci” sözcüğünü ırkçı anlamda kullandığını ve bu alışkanlığını Beyaz Saray’da da sürdürdüğünü iddia ediyor.

* * *

Son birkaç aydır Amerikan medyasında sürekli olarak Trump’ın skandallarıyla ilgili haberler, görevden alınacağına ilişkin yorumlar yer alıyor.
İşte bu köşeye sıkışmışlık duygusu içinde yanlıştan yanlışa savrulan Trump, Türkiye ile yaşadığı rahip Brunson krizine adeta can simidi gibi sarılıyor. Krizi tırmandırarak gündemi değiştirmeye çabalarken Evanjelistleri kurtarıcı olarak görüyor.
Oysa Trump ve ofisinin bu olaylar öncesinde gerek Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, gerekse onun politikalarıyla ilgili tek bir olumsuz sözcük kullanmadığı gibi, sürekli desteklediği de biliniyor.

* * *

ABD’deki yayınlara, Trump’ın “Görevden alınırsam piyasalar çöker” tehdidine ve Time’ın, onu batmış gösteren karikatürüne bakılırsa, rahip Brusnson krizinden bir kahramanlık hikayesi çıkarılmaya ve böylece bir güven inşasına çalışıldığı anlaşılıyor.
Tabii bu arada Trump’ı Türkiye’ye karşı daha sert olmaya zorlayan Evanjelist Başkan Yardımcısı Mike Pence’in, onun görevden alınması halinde başkanlık koltuğuna oturma hayalleri kurduğunu da unutmamak gerekiyor.

plusbanner2x