Siyasal yaşamın gidişindeki çelişkiler, aykırılıklar ne ölçüde umutsuzluk ve kırgınlık yaratırsa yaratsın ulusal dayanışmaya vereceğimiz önem, bu konuda gösterilecek özen, tüm sorunların çözümünde birincil koşuldur. Ulusal yapımızın özgün ve üstün özellikleriyle dokunan niteliğimizdeki öğelere güvenle yarınlara yürümekteyiz. Karşılaştığımız ve izlediğimiz olumsuzlukları önleme ve giderme kararlılığımızı varlık nedenimiz bilerek çalışmak-çabalamak zorundayız. Bunca kötülük, bozulma, yıkım, yalan-dolan, yolsuzluk, adaletsizlik, hukuksuzluk, ahlâksızlık, hırsızlık, soygun, yağma, rüşvet, kapkaç, gasp, değişik saldırılar, partizanlık ve kayırmalara karşın etkin yaptırımlar olmaması çok düşündürücü. Toplumun durumu ve tutumu üzücü. İnanma ve güven duygularının sarsıldığı bir ortamda esenlik ve mutluluk özlemi giderek daha yakıcı olur. Çıkarcılık, bölücülük, şakşakçılık ve suç olaylarının artması, yapısal sorunlarla yönetim bozukluklarını öne çıkarmaktadır. İktidar kesimi sımsıkı yönetimi “güçlü Meclis” yalanıyla savunmaktadır.

Özellikle medyanın büyük kesimi ve ekonomik kuruluşların önde olduğu çok korkak, pısırık, çıkarcı ve yağcı var. Bunlar için özgürlük, ulusal egemenlik ve hukuksallık hiçbir anlam ve önem taşımıyor. Siyasal ödünlerle inatlar nedeniyle karıştırıcı, kıskanç, tutucu, yalancı, tembel, düzenbaz ve de pasaklılar ortamı daha çok kirletiyor.
Kimi bilimsel san taşıyanların TV artistliğine soyunması ibretle izleniyor. Sırıtan iktidar yandaşlığıyla gerçekleri tersine çevirme çabaları, zavallılıklarını ortaya koyuyor. Kişilik, ahlâk, meslek onuru yoksunluğu yansıtan tutumları bir tür gevezelik, gürültülü zevzeklik olarak karşılanıyor. Yardakçılık ve uşaklığa uzanan düşüşler tiksinti ve üzüntü duyuruyor.

NE YAZIK

Giderek aydınlanması gerekirken kararan ortamda ne olduysa başta gençler ve öğrencilerle kimi memurlara ve işçilere oldu. Yobazlığa soyunan inanç sömürgenleri, partizanlıkla şiddete başvuran yalakalarla kabadayılar, açık ve dolaylı korumalar ve yanlış kararlarla sorumsuzluklarını sürdürüyor. Haziran ayında öldürülenler 250’yi aşmış.100’e yakın işkenceyle 2000’e varan hak ihlâli ayrı. Son beş yılda 1500’den fazla kadınımız öldürülmüş. Bunun aile içindeki yıkımları, annesiz kalan çocuklar, bakımsız kalan eşler, azalan toplumsal güç, artan yoksunluklar ve karşıtlıklar, direnç düşüklüğüne neden oluyor. Dinci, tutucu, bağnaz ve sağ kesimden kimse kıyıma uğramıyor. Hep ilerici, solcu, devrimci, Atatürkçü, kültürlü, bilgili insanlar aramızdan alınıyor. Ne durumda olduğumuz ortada. Cezaevlerinde kimlerin olduğu, kimlerin işten çıkarıldığı, FETÖ’yü ABD’de ziyaret edip birlikte resim çektirenlerin yeniden nasıl milletvekili yapıldığı açık.

Ekonomik çalkantının ağırlığını çalışanlarla emekliler çekiyor. Üreticilerle tüketiciler arasına giren çıkarcıların neden olduğu pahalılık ortada. Siyasal palavralarla hiçbir şey önlenemiyor. Toplumsal ahlâkı güçlendirip yüceltecek devlet çalışmalarına gereksinim var.
Sağlık kesiminde yalnız hekimlerle diş hekimlerine yapılması düşünülen aylık zammı, iş barışına aykırılık içerir. Öbür sağlık çalışanlarının dışarıda tutulması yanlış, hattâ sakıncalıdır.

ÖZLENEN

Toplumun önüne güzel bir görüş, düşünce, öneri getirilmiyor. Söylentiler, siyasal dedikodular, gereksiz, çirkin kavgalar, kötü örnekler dizisi olarak sürüyor. Çok zaman yinelediğimiz ‘’toplumsal barış ve ulusal dayanışma” savsaklanıyor.
Kamusal sorumluluk, hizmet ve duyarlık yönünden örnek çabalarda bulunarak adaletin gerçekleşmesi için yoğun uğraşlar veren Avukat İsmail Sami ÇAKMAK ile Avukat Ömer Faruk EMİNAĞAOĞLU’nun yorulmadan, yılmadan çalışmaları beğeniyle izleniyor. Önceki bakanlardan Rifat SERDAROĞLU, sayısı giderek azalan gazeteci-yazarlar, kimi Baro Başkanlarıyla üniversite öğretim üyeleri ve kimi demokratik kuruluş yöneticileri toplumsal gücü diri tutmaktadır. Gerçek demokratik yapı, sorumlu ve bilinçli aydınların öncülüğünde gerçekleşecek, Atatürk aydınlığı artarak sürecektir. Aydınların yaktığı umut ışığı meş’ale olacaktır.

plusbanner2x