Türkiye'de İngilizce eğitiminin efsane çiftidir Mr. and Mrs. Brown. Bu İngiliz aileyi bilmeyen yoktur. Ama tanımayan çoktur. Çünkü tanıma fırsatları olsaydı, devlet okulundan mezun olan herkes İngilizceyi öğrenmiş olurdu. Tam tersine, Mr. and Mrs. Brown İngilizce öğrenememenin adıdır daha çok… Nasıl öğrenemediğimizin kanıtıdır bu çift…

Mr. and Mrs. Brown düz liselerde öğrenim gören hemen hemen her çocuğun travması olurken, şanslı kesim Anadolu lisesinde okuyanlardı. Tabii gerçek Anadolu lisesinden bahsediyorum. Hani ilk yıl hazırlık sınıfı olan liselerden… Çünkü dört yıl önce Anadolu lisesi demek, iyi bir yabancı dil ve üniversiteye giriş demekti.

2005-2006 yılında Milli Eğitim Bakanlığı, liselerde kalitenin artması amacıyla, tüm liseleri Anadolu lisesine çevirme kararı aldı. 2014 yılına geldiğimizde de tüm düz liseler Anadolu lisesi olmuştu. Birçok insan o dönem, “İyi oldu, çocuklar en azından İngilizce öğrenerek mezun olur, şu Mr. and Mrs. Brown’un ne yaptığını öğrenirler” diye düşündü. Ne değişti dersiniz? Hiçbir şey! Hazırlık sınıfı olan köklü Anadolu liselerinde öğrenim görenler İngilizce öğrenirken, diğer ‘Anadolu liseleri’nden mezun olanlar Mr. and Mrs. Brown seviyesinde kalmaya devam etti.

Üniversite eğitiminde de durum değişmedi. Devlet üniversitelerinde eğitim görenler İngiliz çiftin hayatını çözemedi yine… Bu iki İngiliz’in hayatımızı kabusa çevirmesinde akademisyenler de payını alınca artık buna bir “dur” deme zamanı geldi. Hazır bilimsel eğitimden uzaklaşmışken, bilimsel araştırma yaparken ya da makale yazarken “güneşin batmadığı bir ülkenin dilinden bize ne ki, biz kendimize yeteriz” dedik ve doçentlik için yeterli dil puanını 65’ten 55’e çekerek, eğitimde bilimsellikten uzaklaşma hızına gaz verdik.

Sonra YÖK bu hafta yeni bir karar aldı ve doktora derecesine sahip araştırma görevlisi, öğretim görevlisi ve Dr. öğretim üyelerinin yabancı dil eğitimini desteklemek amacıyla dil eğitim bursu vereceğini açıkladı.

Bir taraftan yabancı dil puanını aşağıya çekip, bir taraftan yabancı dil eğitimi için yurtdışı burs vermenin mantığı nedir diye sorarsanız, cevabı şu olur; kızını, kardeşini, eniştesini, bilumum akrabasını üniversiteye alan rektörler için bir kolaylıktır bütün bunlar. Nihayetinde kişinin bitirme tezine özel kadro açan üniversiteler var. Bu kadrolar için önce yabancı dil puanını aşağı çeker, istedikleri üniversiteye yerleştirirler, sonra da onlara burs vererek kendileri için yetiştirirler…

Mr. and Mrs. Brown’dan da bizim adımıza akademisyenler hesap sorar artık!

sozcu-banner-1