PISA (Programme for International Student Assessment) 2018 sonuçları belli oldu. OECD üyesi 36 ülke dahil 79 ülkede 15 yaş grubundaki öğrencilerin fen, matematik ve okuma becerilerinin ölçüldüğü PISA sonuçlarına Çin damga vurdu.

PISA sonuçlarını Türkiye açısından değerlendiren MEF Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Erhan Erkut, 2003’ten 2012’ye kadar Türk öğrencilerin aldıkları puanların tutarlı bir şekilde yükseldiğini ancak OECD'deki sıralamasının ilerleyemediğini hatırlattı.

Türkiye'nin puan ve sıralamada 2015'te sondan ikinci olduğunu; yani tüm zamanların en kötü sonuçlarını aldığını kaydeden Profesör Erkut, 2018 PISA Raporu'nda Türkiye'nin iyi bir performans gösterdiğini fakat eksiklerinin bulunduğunu söyledi.

Prof. Dr. Erhan Erkut; "Okuduğunu anlama, matematik ve fen bilimleri sınavında Türkiye, OECD ortalamasının epey altında kalmış. Her sınavda ancak ikinci seviyeye çıkabilmiş olmakla birlikte, Türkiye geçmişe kıyasla 2018 PISA sınavında epey iyi bir performans göstermiş. Tüm zamanların en iyi puan ve sıralamalarına ulaşmış. Gidecek çok yolumuz var ama bu özet sonuçlar ümit verici görünüyor" dedi.

MEF Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Erhan Erkut


Profesör Erhan Erkut ülkelerle karşılaştırma  yaparak sonuçları şöyle analiz etti:

OKUDUĞUNU ANLAMADA 36'NCIYIZ


* Okuma sınavında, sadece Çin’in dört eyaleti 590 puan ile açık ara farkla birinci (ve ortalamada dördüncü seviyeye ulaşabilen tek katılımcı). 23’ü OECD ülkesi olmak üzere toplam 27 ülke üçüncü seviyede. 12’si OECD ülkesi olmak üzere 31 katılımcı ise ikinci seviyede yer almış.

* 18 ülke ise birinci seviyede kalmış. Sıralamanın en sonunda 340 puanlı Filipinler bulunuyor.

* Türkiye okuma sınavında 466 puan almış. Genel sıralamada okuma sınavına katılan 78 ülke arasında 36'ncı sırada yer alıyor. 36 OECD ülkesi arasında ise (Slovakya, Yunanistan, Şili ve Meksika’dan daha yüksek puan ile) 32'nci sırada...

* Türkiye'nin bu sınavdaki performansı bir önceki sınava (2015'te 428 puan) kıyasla epey ilerleyerek, 2012 seviyesi olan 475 puana yaklaşmış. 2018 sonucuna göre tatminkar ve doğru yönde adım atılmış görünüyor.

MATEMATİKTE OECD'NİN ALTINDAYIZ


* Matematik sınavında, Çin’in 4 eyaleti (591 puan) ile Singapur, Macao ve Hong Kong dördüncü seviyeye ulaşmayı başarmış. Uzakdoğu’nun matematikte ezici bir üstünlüğü var.

* 27’si OECD ülkesi olan 29 ülke üçüncü seviyede. 7’si OECD ülkesi olan 22 ülke ise ikinci seviyeye yerleşmiş. 20 ülke birinci seviyede ve üç ülke birinci seviyenin en alt seviyesine yerleşmiş. En alttaki Dominik Cumhuriyeti’nin 325 puanı var.

* Türkiye matematik sınavında 454 puan alarak 79 ülke arasında 42'nci sıraya ve 36 OECD ülkesi arasında ise 33'üncü sıraya yerleşmiş (Yunanistan, Şili ve Meksika’nın üzerinde). 2015 sınavındaki performansımızı 34 puan yükseltmişiz ve tüm zamanların en iyi matematik puanını almışız.

* (2015'te 428 puan) Sıralamadaki yerimizden memnun olmasak da bu sonucu gelecek için ümit verici buluyorum. Öte yandan, OECD ortalamasına en uzak olduğumuz alan matematikte ortalamanın 35 puan altında kalmışız. Bir önceki iki sınavda bu fark 21 puandı.

TÜRKİYE FEN DERSİNDE BAŞARILI


* Fende yine sadece Çin’in 4 eyaleti (590 ortalama puan ile) dördüncü seviyeye ulaşabilmiş. 24’ü OECD ülkesi olmak üzere 28 ülke üçüncü seviyede. Kalan tüm OECD ülkeleri ile birlikte 34 ülke ise ikinci seviyede. Son 15 ülke ise birinci seviyede ve sonuncu ülkenin 336 puanı var.

* Türkiye göreceli olarak en iyi performansını fen sınavında göstermiş. Toplamda 42'inci, OECD’de ise 30'uncu sırada (İtalya, Slovakya, İsrail, Yunanistan, Şili ve Meksika’nın önünde).

OKULLAR ARASI OKUMA FARKLILIĞI


* Okullar arası okuma puanı farklılıklarında OECD’de 7'nci sıradayız, fakat okul içi farklılıklarda OECD ortalamasının çok altındayız. Bunun nedeni ülkemizdeki merkezi yerleştirme sistemi.

* Sıralamalarda yukarıda olan ülkelerde (örneğin Estonya, Finlandiya, Kanada) ise durum bunun tam tersi; yani okullar arasında pek fark yok ama okul içi farklılık yüksek. Bu ülkelerde öğrenciler kendilerine en yakın okullara gidiyorlar.

* Her okulda öğrenci performanslarının değişkenliği yüksek olabiliyor. Okullar arasında ortalama performansta pek fark oluşmuyor.

TÜRKLER ÇOK ZAMANDA AZ OKUMUŞ


* Haftalık ders saati ile okuma sınavı performansı karşılaştırmasında, OECD ortalaması 44 saat ve 487 puan iken, Türkiye 51 saat ile 466 puan almış; yani daha fazla zaman ile daha düşük performans.

* Bu karşılaştırmada en ilginç ülkeler 58 saat ile ancak 430 puan çıkarabilen Birleşik Arap Emirlikleri ile 36 saat ile 520 puan çıkarmayı başaran Finlandiya oldu.

KIZLAR OKUDUĞUNU DAHA ÇOK ANLIYOR


* Müdürler ile yapılan anketlere göre dezavantajlı okullar ile avantajlı okullar arasındaki kaynak farklarının en yüksek olduğu iki OECD ülkesinden biri Türkiye. Bu da okullar arası performans farkını büyütüyor.

* Avantajlı okullarda yüksek lisans veya doktoraya sahip öğretmen oranında OECD ortalaması yüzde 48 iken, Türkiye’de bu oran yüzde 12'de kalıyor.

* Türkiye’de kızlar okumada 25 puan önde, matematikte ise 5 puan geride; yani cinsiyet eşitsizlikleri diğer ülkelere göre daha düşük görünüyor.

SURİYELİ SIĞINMACILAR PISA'DA YOK


* Çalışmada göçmen öğrenciler ile göçmen olmayan öğrencilerin okuma performansları da kıyaslanmış. Tahmin edilebileceği gibi birçok ülkede göçmenlerin puanları daha düşük, fakat bazı ülkeler göçmenleri eğitim sistemine iyi entegre edebiliyorlar (örneğin Kanada).

* Ülkemizdeki göçmen (sığınmacı) öğrenci sayısını düşününce, çalışmanın bu kısmına Türkiye’nin dahil olmaması şaşırtıcı bir durumdur.

* 2015-16 eğitim yılında ülkemizde çoğu geçici eğitim merkezlerinde eğitim alan 175 bin Suriyeli ilkokul öğrencisi var ve bunların önemli bir kısmı 2018’de PISA yaşına geldi. Belki de Suriyeli mülteci gençlerin eğitim sistemimize entegre olamadıkları gibi bir nedenle PISA sınavına dahil edilmediğini düşünüyoruz.

SONUÇLAR TÜRKİYE İÇİN ÜMİT VERİCİ


* 2003 ile 2018 arasında Türkiye’de 15 yaş okullaşma oranı yüzde 36’dan yüzde 73’e, yani iki katına çıktı. Eğitimin hedeflerinden biri okullaşmayı artırmaktır ve bu alanda (hâlâ gidecek epey yolumuz olmasına rağmen) başarılı olunmuş.

* Okullaşma oranını artırırken PISA puanlarını yükseltmek zordur. Çünkü eğitim sistemine yeni dahil edilenlerin büyük çoğunluğu akademik başarısı genelde daha düşük olan dezavantajlı gençlerdir. İki katına çıkan okullaşmaya rağmen 2003 ile 2018 arasında PISA puanlarımızın yükselmiş olması (ortalama 30 puan) ümit verici.

10 MİLYON KİŞİ OKUDUĞUNU ANLAMIYOR


* Sınava giren öğrencilerin temsil ettiği 79 ülkeden 10 milyon kişilik bir grup temel okur-yazarlık becerilerinden yoksun.

* OECD ülkelerinin eğitime ayırdığı bütçe, zaman içinde artmış olmakla birlikte sınav sonuçlarına yansımamış görünüyor.

* Bir öğrencinin aldığı eğitim kalitesinin en temel göstergesi öğrencinin sosyo-ekonomik durumu.

* En avantajlı yüzde 10’luk grup ile en dezavantajlı yüzde 10’luk grup arasında okuma sınavında 141 puanlık bir fark var. Bu eğitimde üç yıllık bir zamana karşılık geliyor.

DEZAVANTAJ KADER DEĞİLDİR


* OECD ülkelerinde her 10 dezavantajlı öğrenciden biri, okuma sınavında ülkesindeki en başarılı yüzde 25’lik dilime girmeyi başardı.

* Gelişmekte olan ülkelerin bazılarında ise göçmen/mülteci öğrencilerin neredeyse üçte biri en başarılı yüzde 25’lik dilime girebildi.

* Bu başarıda aile desteği, olumlu okul iklimi ve öğrencinin gelişebileceğine inanması önemli roller oynuyor.

ZENGİNE BAŞARI GARANTİSİ YOK


* Öğrenci başına Katar’ın harcadığının beşte birini harcayan Estonya, okuma sınavında Katar’dan 116 puan fazla aldı.

* 2015 sınavında da Vietnam çok düşük bir gelir ile çok iyi puanlar alarak dikkat çekmişti. Dezavantajlı ülkeler başarılı eğitim sistemleri oluşturabiliyor. Zengin ülkeler için eğitimde başarı garanti değil.

SINAVIN GALİBİ ÇİN


* Sınavda açık ara ile en iyi skorları alan öğrenciler, ortalama geliri OECD ortalama gelirinin epey altında olan dört Çin eyaletinden (Beijing, Shanghai, Jiangsu ve Zhejiang) çıktı.

* Bu eyaletler Çin’in tamamını temsil etmekten uzak, fakat toplam nüfusları 180 milyon. Yani bu eyaletlerin öğrencilerinin en başarısız yüzde 10’undakiler, okuma sınavında OECD’nin ortalama öğrencilerinden daha iyi sonuçlar alabildi. Çin’in geleceği emin ellerde görünüyor.

EĞİTİMLE GELİŞMEYE GÜZEL BİR ÖRNEK


* Singapur eğitim ile gelişmeye güzel bir örnek oluşturuyor. 55-65 yaş grubundaki Singapurluların sadece yüzde 17’si yetişkin okuryazarlık testinde üçüncü seviyeye çıkabilirken, bu oran 16-24 yaş grubunda yüzde 63’e çıktı.

* 2018 PISA okuma sınavında ise Singapur Çin’in dört eyaletine yaklaşabilen tek ülke oldu. Görünen o ki, Singapur son dönemdeki hızlı gelişimini eğitime borçlu ve geleceği parlak.

SÜRPRİZ ÜLKE ESTONYA


* OECD ülkeleri arasında bir numara artık Estonya! Bu küçük Baltık ülkesinin başarısını daha da önemli kılan faktör ise öğrenci başı harcamalarının OECD ortalamasının yüzde 30 altında olmasıdır.

* Estonya eğitimde kaynaklarını akıllı harcamanın yolunu keşfetmiş görünüyor. Belki artık ülkemizdeki eğitim kongrelerinde daha çok Estonyalı görürüz.

SUUDİ KIZLAR ŞAŞIRTTI


* Okuma sınavında kızlar erkeklere ortalama 30 puanlık bir fark attı. Matematik sınavında erkekler 5 puan kadar daha başarılı oldu.

* Üç Arap ülkesinde (Katar, Suudi Arabistan ve BAE) kızlar hem okumada 50 puan hem de matematikte 15 puan önde görünüyorlar.

* Güney Amerika ülkelerinde kızların okumadaki üstünlüğü 10 puana kadar düşüyor ve matematikteki açık 20 puana kadar çıkıyor.

DERSLER POZİTİF TETİKLİYOR


* OECD ülkelerinin üç sınavda aldıkları puanlar arasındaki korelasyon yüksek. Okuma-matematik korelasyonu 0.81, okuma-fen korelasyonu 0.93, matematik-fen korelasyonu ise 0.89. Yani eğitim bir bütün ve derslerdeki başarılar birbiriyle yakından ilişkili.

SEVİYEYE GÖRE SIRALANIYOR


* PISA sınav sonuçları altı seviyede gruplandırılıyor. Sınavda her seviyeye hitap eden sorular var. Örneğin; okuma sınavında 699 puan ve üzeri en üst düzey olan altıncı seviyeyi oluşturuyor, 626-699 arası beşinci seviye, 553-626 arası dördüncü seviye, 480-553 arası üçüncü seviye, 407-480 arası ikinci seviye ve 407’nin altı birinci seviyeyi oluşturuyor.

* Temel okuryazarlık seviyesi olan birinci seviye de dörtalt seviyeye bölünmüş (1a, 1b, 1c ve altı). Öğrenciler sınav sonuçlarına göre bu altı seviyeden birine yerleşiyorlar. Ülke ortalamaları ise genellikle bir, iki, üç veya dördüncü seviyede olabiliyor.