New York Üniversitesi’nde öğretim üyesi Prof. Selçuk Şirin, istatistik ve davranış bilimi dersi veriyor. ODTÜ’den lisans, SUNY’den yüksek lisans ve Boston College’dan doktora derecesi alarak yüzü aşkın bilimsel yayına imza atan Şirin, 23 yıldır ABD ile Türkiye arasında mekik dokuyor. Şirin, son kitabı “Yetişin Çocuklar” ile çocuk yetiştirme üzerine anne babalara ve eğitimcilere rehberlik ediyor.

- Yetişin Çocuklar nasıl ortaya çıktı?

2015 yılında “Yol Ayrımındaki Türkiye: Ya Özgürlük Ya Sefalet” kitabını yazdım. Türkiye’nin kurtuluşunun adalet sisteminde, temel özgürlüklerde ve eğitimde yapısal reform yapmaktan geçtiğini verilerle anlattım. İkinci kitabım “Bir Türkiye Hayali” 2017’de çıktı. Bu daha çok insanlardaki karamsarlığı bertaraf etmek için yetişkinlere yazılmış bir kitaptı. “Yetişin Çocuklar”da ise genç ebeveynlere ve eğitimcilere sesleniyorum. Gelin, yeni kuşakları daha iyi yetiştirerek değiştirelim diyorum.

EKRAN BAĞIMLILIĞI İLE MÜCADELE ETMEK MÜMKÜN
Prof. Selçuk Şirin, Hande Zeyrek’in sorularını yanıtladı. Şirin, “Ekran bağımlılığıyla mücadele etmek mümkün. Evinizde ‘ekransız zaman’ ve ‘ekransız mekan’lar belirleyin” dedi.


Biz hâlâ eğitimi tartışıyoruz...

Çünkü eğitimde karar alırken, reform yaparken verilerden bağımsız hareket ediyoruz. İki yılda bir Eğitim Bakanı değişiyor. Her gelen yeni bir reformla işe başlıyor. Böyle bir sistemin başarılı olması mümkün mü? Tüm uluslararası veriler aynı şeyi söylüyor: Eğitimde çocuklarımız dünyadan hızla kopuyor. Çareyi orada burada değil tarihimizde aramalıyız. Köy Enstitüleri ile başlayıp öğretmen okullarıyla süren iyi bir geleneğimiz vardı. Kıymetini bilemedik.

ÖZGÜR DÜŞÜNCE VURGUSU

- Peki hangi reformlar yapılmalı?

Adil bir rekabet ortamı olmadan, özgür düşüncenin önündeki engelleri kaldırmadan eğitimde reform yaparak ilerleme kaydedemezsiniz. Eğitimde ilk reform kesinlikle okul öncesi eğitimi yaygınlaştırmaktır. İkinci olarak öğretmenlik mesleğini profesyonelleştirmektir. Üçüncü olarak da karar verme süreçlerini tabana yaymak gerekiyor. Günlük politik çatışmaların gölgesinde değil, bilimsel verilerin çerçevesinde adım atarsak ilerleme kaydedebiliriz.

- Gençler neden mutsuz?

Her 4 gençten biri işsiz. Çalışıyorsunuz, okuyorsunuz, sınavları geçiyorsunuz. Sonra? Sonra torpili olan iş buluyor hak eden işsiz kalıyor. Böyle bir tablo kimi mutlu eder? Çok çalışanın başarılı olduğu, hak edenin ilerlediği bir adil rekabet ortamı yaratmak zorundayız. Aksi halde ne üretkenlik olur ne de ilerleme.


Anne babalara 5 tavsiye


- Çocukların en önemli ihtiyacı nedir?

Çocukların iki önemli ihtiyacı var. İlki sevgi ve şefkat. İkincisi ise disiplin ya da kontrol. Bu ikisini dengeli verebildiğimiz sürece çocukların sağlıklı, mutlu ve başarılı olmasını rastlantıya bırakmamış oluyoruz.

- “Çocuk yetiştirirken mükemmel değil olduğu kadar iyi olun” diyorsunuz; bunun bir reçetesi var mı?

Reçetesi yok ama ilkeleri var: 1. Çocuğunuzun mizacını tanıyın, ona göre davranın. 2. Çocuğunuzla güvene dayalı sağlam bir bağ kurun. 3. Çocuk yetiştirmede mükemmel olmaya çalışmayın, olduğu kadar iyi ebeveynlik yeterli. 4. Evinizde bir rutin oluşturun. Yani yemek zamanı, uyku zamanı oyun zamanı belli olsun. 5. Çocuğunuzu kıyaslamayın. Yetişin Çocuklar kitabında amacım bu ilkeleri kullanarak herkesin uygun bir yol haritası çıkarmasını sağlamak.

- Teknoloji bağımlılığı giderek artıyor. Çözümü nedir?

Bence bu çağda çocuk yetiştirmek demek ekran bağımlılığıyla mücadele etmek demek. Elimizdeki en güçlü araç çocukların ekran zamanını tayin etmek. Bu bağlamda kitapta çok detaylı planlar paylaştım. Aynı zamanda her aile ‘ekransız zaman’ ve ‘ekransız mekan’ belirlemeli. Eğer çocuğun yatak odasında televizyon varsa hemen çıkartılması gerekiyor. Yemek sırasında ekranların kapatılması da...

Her ile üniversite değil her mahalleye okul öncesi eğitim kurumu açılmalıdır


- Geçtiğimiz günlerde 20-30 yıl sonra üniversite kalmayacak dediniz. Oysa ülkemizde çok sayıda yeni üniversite açılıyor...

Beyin gelişiminin yüzde 90’ı okul öncesi dönemde tamamlanıyor. 18 yaşından sonra değişim az oluyor. Sınırlı kaynağımızı okul öncesine aktarmamız gerekiyor. Yıllardır, ‘Her ile bir üniversite yerine her mahalleye kaliteli bir okul öncesi eğitim kurumu açalım’ diyorum. Okul derken 3-6 yaş arası çocukların günde bir kaç saat akranlarıyla oyun odaklı buluştuğu mekanlardan bahsediyorum.