İstihbaratı yıllarca yöneten Uzun hakkında hazırlanan iddianamede şaşırtıcı suçlama:


Sabri Uzun, 2002 yılında FETÖ’yü tespit edememekle suçlandı


Aynı Uzun, 2001’de ve 2006’da Ergenekon kumpasını engellemişti


‘Cemaat’in, 2016’da terör örgütü ilan edildiği iddianamede yazıldı


Sabri Uzun darbe girişiminden 1 yıl önce örgütün ‘hücrelerine’ girdi


Sabri Uzun


1 - “Hakkımda 2005 yılında ihbar mektubu yazdılar, ‘kalleş-hain’ dediler, soruşturma geçirip aklandım. Hakkımda 2006 yılında ihbar mektubu yazdılar, ‘hırsız’ dediler, soruşturma geçirdim, aklandım. 2008’de, ‘İBDA-C örgütü militanı’ olduğumu söylediler. 2009’da, ‘Hizbullah militanı’ dediler, 2011’de ‘Organize suç örgütü yöneticisidir’ dediler. İsmime tek bir leke süremediler.”
Bu cümleler, yaklaşık 1.5 aydır “FETÖ’ye  bilerek ve isteyerek yardım etmek” suçundan Ankara Sincan Cezaevi’nde yatan Emniyet İstihbarat Dairesi eski Başkanı Sabri Uzun’a ait...
2015 yılında yazdığı ‘İN’ kitabında (Kırmızı Kedi Yayınevi), Fetullahçıları anlatırken FETÖ’nün kendisini nasıl takip ettiğini, nasıl dinlediğini böyle anlatmıştı.
Şimdi... Eski istihbaratçı Sabri Uzun’la ilgili iddianame hazırlandı. İddianame, 44 sayfa...20 sayfası, “Fetullah Gülen terör örgütünün yapısı”, 24 sayfası da tanıkların ve Sabri Uzun’un savunması!… Ankara Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilen iddianamede, SÖZCÜ davasıyla ilgili çok benzerlik var!
Bunları anlatacağım. Ancak...
Darbe girişiminden 1 yıl önce örgütün ipliğini pazara çıkaran, 2011’de OdaTv kumpasından tutuklanmak istenen deneyimli polis şefi Sabri Uzun’la ilgili suçlamaları inceleyelim...

Abdullah Gül

Ergenekon şemasını kabul eden Gül suçsuz etmeyen Uzun suçlu!


2 - İddianamenin 43’üncü sayfası... “Bir polis memurunun dahi örgütün tehlikeli olduğunu tespit etmesine rağmen üç dönem İstihbarat Daire Başkanı olarak görev yapan şüphelinin Fetullah Gülen örgütünün devlet ve millet için oluşturacağı tehlikeyi yetki ve görevi bakımından tespit etmesi gerekmesine rağmen tespit etmediği, 2002 yılında hazırlanan istihbarat raporunda emniyet içerisinde böyle bir yapılanmanın bulunmadığını kesin bir dille ifade ettiği...”
Savcılık makamı Uzun’la ilgili aleyhte delilleri toplamış ama lehte delilleri toplamamış…  Ceza Muhakemesi Kanunu 160. madde ne diyor: “Cumhuriyet Savcısı, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.”
Peki aynı Sabri Uzun 2001 ve 2006 yıllarında ne yapmıştı? Yıl 2001... Sabri Uzun, Emniyet İstihbarat Daire Başkanı.
FETÖ’den firari olan polis müdürü Recep Güven, Uzun’un önüne bir şema getirir.

FETÖ’YE KARŞI ÇIKAR

Şemanın üstünde “Ergenekon Terör Örgütü”, en başta da Orgeneral Çetin Doğan’ın ismi vardır. Uzun, ciddiye almaz. Aynı şema 2006 yılının başında yine Sabri Uzun’un önüne gelir. İstanbul İstihbarat Şubesi, Ergenekon adlı soruşturmayı başlatmak ister. Uzun reddeder ve Mayıs 2006’da İstihbarat Daire Başkanlığı görevinden alınır. Yerine FETÖ’den tutuklu Ramazan Akyürek getirilir.
Şubat 2007’de ise Ergenekon operasyonunu yürütecek olan polis müdürü Ali Fuat Yılmazer, Ankara’dan İstanbul’a atanır. Uzun, yaşadıklarını ‘İN’ kitabında detaylarıyla anlattı. Tarihlere iyi bakın:

GÜL’E ŞEMAYI KİM SUNDU?

2001 ve 2006’nın başında, ne Ergenekon ne de Danıştay saldırısı var! 17 Mayıs 2006’da yaşanan Danıştay cinayetinin ardından Uzun’a sunulan sözde şema Abdullah Gül’e de sunulur. Gül, “Savcı bulun, delillendirin” der.
O savcı Zekeriya Öz olur ve 12 Haziran 2007’den sonra dalga dalga operasyonlar gelir. Peki Gül’e brifing veren Ergenekon şemasını kimler sunar? Bilinmez! Herkes yakın tarihi anlatıyor ama FETÖ’yü tanıyan siyasetçiler, gazeteciler, o günleri anlatmıyor! İlginç olan... Ergenekon’u kabul etmeyen Uzun’un tutuklu olması değil mi?

BYLOCK, BANK ASYA YOK...


3 - Yazımın başında Sabri Uzun iddianamesiyle SÖZCÜ Gazetesi’ne yönelik algı operasyonunda hazırlanan iddianameler arasında benzerlikler bulunduğuna dikkat çekmiştim. Örneğin...Aynı SÖZCÜ yöneticileri ve yazarlarında olduğu gibi... Uzun hakkında hazırlanan iddianamenin 38’inci sayfasında şu tespitler yapılmakta: “Ankara Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü görevlilerince düzenlenen 23 Nisan 2019 tarihli tutanakta...Adı geçen şüphelinin hakkında FETÖ/PYD kapsamında çeşitli başlıklarda yapılan havuz sorgusunda herhangi bir hususun tespit edilemediğinin anlaşıldığı...Bank Asya, ByLock, ihraç ya da rütbesi sökülen personel, kayyum atanan şirketler, FETÖ bağlantılı şirketlerde SGK kaydı olmadığı...” Ancak... Uzun’un, İstihbarat Daire Başkanı olarak görev yaptığı dönemde Gülen örgütünün tespit edilmediğine dair rapor hazırlatmak suretiyle de örgütün emniyete yerleşmesine yardım ettiği iddia edildi...



Soru şu: Şimdi... 2002’den 15 Temmuz 2016’ya kadar geçen süreçte bu örgütü tespit edemeyen, iktidar, muhalefet yetkilileri, MİT Müsteşarları, polis şefleri, bürokratlar, subaylar hakkında nasıl bir karar alınmalı?
Bir not daha: İddianamenin 20’nci sayfasında belirtildiği gibi ‘cemaatin’ FETÖ kabul edildiği yıl da 2016!