17-25 Aralık sürecinde FETÖ’cü 9 polisin SÖZCÜ’ye ‘servis’ yaptığı ileri sürüldü…


Müfettişler, polislere, SÖZCÜ ve 6 gazeteye daha ‘servis yapıldı mı?’ diye sordu…


Polisler ‘Belge vermedik’ dedi… O manşetlerden sadece SÖZCÜ sorumlu tutuldu…


Mumcu, 24 Ocak 1993 günü aracına konulan bombanın patlaması sonucu katledildi.


1 - Tarih 23 Haziran 1988... “Bir ülkede devletin güvenliği ile hukukun güvenliği eş anlamlıdır. Devlet güvenliği adına hukuk güvenliğinin ortadan kaldırılması, demokrasi ve hukuk devleti için ileride onarılmaz yaralar açar” demişti Uğur Mumcu... 24 Ocak 1993’te aracına konulan bombalı saldırıda öldürüldü. Sadece Mumcu değildi aynı şekilde öldürülen... Maltalı gazeteci Daphne Caruana Galizia, özellikle yolsuzluklarla ilgili araştırmalarıyla öne çıkan bir gazeteciydi. 2016 yılında Amerikan gazetesi Politico, onu Avrupa’da etkili 28 kişilik listeye almıştı. 16 Ekim 2017 tarihinde aracına konulan bombanın infilak etmesi sonucu hayatını kaybetti. Dünyanın önde gelen off-shore hizmetleri firması Mossack Fonseca’ya ait 11 milyondan fazla belgenin ‘iletildiği’ Panama belgeleri üzerine yaptığı araştırmalarla Malta hükümetinin yolsuzluk iddialarını gündeme taşıyan Galizia, Başbakan Joseph Muscat’ı erken seçime gitmek zorunda bırakmıştı. Bitmedi... 27 Şubat 2018’de, Slovakya’nın aktuality.sk haber portalında muhabir olarak çalışan 27 yaşındaki araştırmacı gazeteci Jan Kuciak ile sevgilisi Martina Kusnirova, başkent Bratislava’nın 65 kilometre kadar doğusunda yer alan Velka Maca’daki evlerinde öldürüldü. Gazeteci Kuciak, devlet-mafya ilişkisini araştıyordu...

Uğur Mumcu


Hayatını bu haberlere adamış gazeteciler hep çıkar çevrelerinin hedefindedir. Neden mi bu örnekleri verdim? Çünkü araştırmacı gazetecilerin geniş haber kaynakları ve bilgi ağları vardır. Yapılan haberler de kendilerine ‘iletilen’ belgeler ya da bilgi notları üzerinden ortaya çıkar. O gazetecinin gelen belge ve bilgileri süzgeçten geçirmesi, başka kaynakları üzerinden teyit ettirmesi üzerine yayımlanan haberler... O haberi yapanlar... Zaten meslekte bir adım öne geçer... Şimdi buradan SÖZCÜ davasına ve savcının 18 Nisan’da verdiği mütalaadaki  ‘delillerine’ yol alalım...

Müfettişler 7 gazetenin yayımladığı haberleri araştırdı, hedefe SÖZCÜ konuldu


2 - Ceza Muhakemesi  Kanunu’nun 170’inci Maddesi’ni okuyalım... “İddianamenin sonuç kısmında, şüphelinin sadece aleyhine olan hususlar değil, lehine olan hususlar da ileri sürülür...” SÖZCÜ Gazetesi’ne karşı yürütülen algı operasyonunda İstanbul Cumhuriyet Savcısı’nın hazırladığı ikinci iddianamenin 13,14 ve 15’inci sayfalarında, FETÖ’cü 9 polisin gazeteye yasadışı ses kayıtları ve teknik takip tutanaklarını haricen ulaştırdığı öne sürüldü. (Özellikle iletildi) 17-25 Aralık 2013 sürecinde ses kayıtları ve teknik takip tutanaklarını hazırlayan o polis memurlarının isimleri iddianamede yer aldı. Ancak savcılık o polislerin ifadelerini ikinci iddianameye koymadı. Ki... Davaya bakan İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi’nin eski hakimi de o polislerin ifadelerini istemiş ve dosyaya girmesini sağlamıştı. Hakim, polislerin tanık olarak davaya çağrılmasını bile istememişti. Çünkü, ifadeler 2015 yılında alındı. Yani SÖZCÜ’ye yönelik soruşturmanın olmadığı dönemde... Çünkü, Emniyet müfettişleri 9 polise, 17-25 Aralık sürecinde Hürriyet, Zaman, Yurt, Taraf, Cumhuriyet, Akit ve SÖZCÜ’de çıkan fotoğraf ve haberleri sordu. Yani sadece SÖZCÜ’ye yönelik bir araştırma değildi. Polisler gazetelere ‘verildiği’ iddia edilen fotoğraflarla ilgili ‘Kimseye dosya ulaştırmadık’ diye ifade verdi...Hukuken, bu ifadelerin lehte delil olarak dosyada yer alması gerekirdi ama konulmadı... Ki 17-25 Aralık sürecinde yapılan haberlerin çoğu muhabir imzalıydı ya da DHA, İHA gibi ajanslardan alınmıştı... Bir de hatırlatalım... Savcılık mütalaasında ‘gazetecilik yargılanmıyor’ dedi... Ancak... Gazetecilerin yaptığı haberlerin sorgulanması ne anlama geliyor burada kafalar karışık diyelim... Peki o haberler SÖZCÜ’de ne zaman ve nasıl yayımlandı? Diğer gazeteler ne yaptı? Anlatalım...


SÖZCÜ ‘servis’ denilen fotoğrafları ajanslar ve gazetelerden almıştı


3 - Yazımın başında haber için ölmeyi göze alan gazetecileri anlattım... Yolsuzluk, mafya ya da uyuşturucu... Korkmadan yazanları... Bu gazetecilerin haber kaynakları olmasından daha doğal bir şey olmadığını söylemeye çalıştım... Aslında konumuz bu değil... Konumuz, SÖZCÜ’ye yönelik algı operasyonunda lehte delillerin, aleyhte delilmiş gibi gösterilmesi... Anlatalım... Milliyet Gazetesi, 19 Aralık 2013 tarihinde, operasyon görüntülerini yayımladı. 17 Aralık’tan iki gün sonra... SÖZCÜ Gazetesi de Milliyet’te çıkan bu görüntüleri aldı ve 21 Aralık 2013 tarihinde kullandı. Yani Milliyet Gazetesi’nden 2 gün sonra. Şimdi bu haber yüzünden yargılanan SÖZCÜ Gazetesi... Bir örnek daha verelim... Hürriyet Gazetesi, 19 Aralık 2013 tarihinde ‘Savcıdaki fotoğraflar’ manşetiyle çıktı... Aynı haber ve fotoğraf 20 Aralık 2013 tarihinde SÖZCÜ’de yer aldı. Yani Hürriyet’ten bir gün sonra... Ancak suçlanan yine SÖZCÜ oldu!

12 YILI MASAYA YATIRALIM

Savcılık makamı mütalaada diyor ki... “Burada genel olarak gazetecilik faaliyetleri ya da düşünce-ifade özgürlüğü kapsamındaki eylemlerinin sorgulanmadığı... Diğer yandan örgüt ile zıt görüş ve istikamette olduğunu deklare eden gazetenin aynı hedefe doğru yöneldiği...” Savcılık makamının 17-25 Aralık sürecinde gazete ve televizyonlardaki yayın-yayımlara tekrar tekrar bakmasında fayda var! Çünkü o dönem bu konuda haber yapmayan medya kuruluşu yok gibiydi... Çünkü okuyucuyu  yakalamanın ve tirajın ve izlenmenin yolu kamuoyunun duyarlılığıyla ilgilidir. SÖZCÜ Gazetesi’nin, 2007’den 2019’a kadar attığı manşetlerin tümünü... Diğer gazetelerini attığı manşetlerin tümünü... Masaya koyalım... Terazi, FETÖ konusunda kimin tarafına doğru ağırlaşacak görelim...