31 Mart gecesi ‘demokrasi’ vurgusu yapan, ‘Kızgın demir soğumalı’ diyen Erdoğan nasıl değişti?


İktidara yakın ‘İstanbul medyası’nın bir bölümü ne yaptı? Sosyal medyada ‘algı’yı kim yönetti?


1 - Milli Selamet Partisi’nden Refah’a, Refah’tan Fazilet’e ve AKP’den cumhurbaşkanlığına uzanan 43 senede Tayyip Erdoğan’ın “İstanbul seçimleri yenilensin” ısrarı ve bu hatayı nasıl yaptığı tartışılıyor! 13 bin oydan 800 bine çıkan farkın mutlaka bir açıklaması olmalı... AKP cenahında bu tartışma yapılacaktır. Ancak… 31 Mart’a döndüğümüzde ve 23 Haziran’a kadar geçen sürede çarpıcı gelişmeler yaşanmıştı.

Erdoğan, 31 Mart gecesi Huber’de ‘demokrasi’ demişti.


‘MİLLETLE İNATLAŞMA OLMAZ’

İlk önce fotoğrafı anlatalım:

31 Mart 2019 gecesi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan İstanbul’da Huber Köşkü’nde belediye seçimlerini değerlendirdi ve şöyle konuştu: “Her kazanç ve her kayıp milletimizin takdiridir, bu da tabii demokrasinin bir gereğidir, kabullenilmesi gerekir. Şu anda İstanbul’da buraya hareket ettiğim ana kadar mevcut ilçe sayısından daha fazlası Cumhur İttifakı’nda veya başa baş. Gene halkımız büyükşehri belediye başkanı olarak verse dahi ilçeleri ne yapmış? Yine AK Parti’ye vermiş. Gündemimizde çok önemli bir reform programı var. Biz siyaseti milletle inatlaşma, küçümseme, tahkir etme değil sadece ve sadece ülkeye ve millete en iyi hizmetleri getirme amacı olarak görüyoruz.” Yani… ‘Milletle inatlaşmayan’, ‘demokrasi’ vurgusu yapan bir Erdoğan vardı. Ki… 18 Nisan 2019’da bu kez de “Dönem kızgın demiri soğutma, musafahalaşma, kucaklaşma, birlik ve beraberliğimizi yeniden perçinleme dönemidir” dedi.

Bir gün sonra da Twitter hesabından, “Ülkemizin bekasını ilgilendiren meselelerde, 82 milyon hep birlikte Türkiye İttifakı olarak hareket etmeliyiz” mesajı verdi.

AKP’nin lideri Tayyip Erdoğan bu açıklamaları yaparken iktidara yakın ‘İstanbul medyasının büyük bölümü ‘kraldan çok kralcı’ olmuş, seçimlerde usulsüzlük olduğunu iddia etmeye başlamışlardı...

2 - İktidarın ‘İstanbul medyası’ Twitter üzerinden algı yaptı


Sabah yazarı Hilal Kaplan, 1 Nisan günü, akşam saatlerinde toplanan Yüksek Seçim Kurulu’ndan (YSK) henüz açıklama yapılmadan, sosyal medya hesabından “YSK, tüm oyların yeniden sayılmasına karar verdi” demiş... 1 saat sonra ise, bu mesajını düzeltmişti. Aynı gün bir başka yalan haber ise İstanbul merkezli internet siteleri üzerinden yayılmıştı.

İddiaya göre usulsüzlük yapan CHP’liler kendilerine engel olmak isteyen polise saldırmıştı. Gaziosmanpaşa Kaymakamı Numan Hatipoğlu ise iddiayı yalanladı.

2 Nisan’da da “tüm geçersiz oyların yeniden sayılacağı gibi” yalan bilgiler hızla resmi ağızlarca reddedildi. Bu paylaşımlarda AKP’ye yakınlığı ile bilinen bazı yazar ve gazetelerin rolü dikkat çekti. İstanbul Valiliği’nin açıklamasında, “Basında yer alan İstanbul’da bazı sandık kurulu başkan ve üyelerinin gözaltına alındığı yönündeki haberler gerçeği yansıtmamaktadır” ifadesi kullanıldı. Basında yer almamıştı. ‘İstanbul medyası’nın Twitter hesaplarından algı operasyonu yapılmıştı.

ALGI OPERASYONU BÖYLE YAPILDI...


Yine 2 Nisan 2019’da, Hilal Kaplan’ın yazısının başlığı “İstanbul’da hak yerini bulmalı” oldu... Kaplan işaret fişeğini şu cümlelerle attı:

“... İstanbul’un genel seçimler dahil tarihinde olmayan bir geçersiz oy sayısı ile karşı karşıya kaldık. Yaklaşık 300.000 oyun şaibeli olduğu ve sandıklarda kendisine çıkan yüzlerce oyun ‘kaydırılarak’ sandık başkanlarınca örtbas edildiği ortaya çıktı. Ortada büyük bir usulsüzlük olduğu anlaşılıyor. Yüksek Seçim Kurulu’ndan beklentimiz, bu yanlışların tek tek tespit edilip, hakkı olana verilmesidir.”

Hatta, 3 Nisan, 4 Nisan, 5 Nisan ve devam eden günlerde YSK’yı baskı altına alan yazılar yine ‘İstanbul medyası’nın ‘şahin kalemleri tarafından köşelerdeydi.

‘Kızgın demir soğumuyor’, ‘Türkiye İttifakı’ konuşulmuyordu bile... Ve devreye bir el girdi...

VALİLİK O BASINI BÖYLE YALANLADI

3 - Kılıçdaroğlu’na saldırı kırılma noktası oldu


Tarih 21 Nisan 2019... MHP lideri Devlet Bahçeli, ‘kızgın demir ve Türkiye İttifakı’ konusunda büyük ortağından farklı düşündüğünü açıkladı... Sonra...

21 Nisan günü, Hakkari’de terör örgütü mensuplarınca şehit edilen Sözleşmeli Er Yener Kırıkçı’nın Ankara’nın Çubuk İlçesi’ndeki cenaze töreninde olaylar çıktı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, katıldığı şehit cenazesinde bir grubun fiili saldırısına uğradı. CHP lideri polis kontrolünde yaklaşık 2 saat bir evde tutulurken, linç girişiminden dönüldü.

Erdoğan, 27 Nisan 2019’da Twitter hesabından şu açıklamayı yaptı: “Bizim nazarımızda ‘Tek Millet, Tek Bayrak, Tek Vatan, Tek Devlet’ ilkesine inanan herkes Türkiye ortak paydasında zaten buluşmuş demektir. Cumhur İttifakı da işte bu ortak paydanın lokomotifidir, itici gücüdür, en büyük temsilcisidir.” Yani... 31 Mart’tan 21 Nisan’a, 22 günde Erdoğan fikir değiştirmek zorunda kaldı.

‘Kızgın demir soğumadan’ 26 Nisan günü Cumhuriyet yazarları hakkında tutuklama kararı verildi… Hemen
hatırlatalım... 18 Nisan’da da SÖZCÜ Gazetesi’ne yönelik soruşturmada ‘delilsiz, belgesiz’ mütalaa açıklandı... Sonrasında malum... Oyların çalındığı yönünde ‘algı operasyonuyla’ iktidar tek vücut oldu! Bu arada ‘operasyonel’ medyaya tepkiler başladı...

4 - Erdoğan’ın eski metin yazarı Ünal: 31 Mart’ta hezimet yaşattılar


Tarih 5 Nisan 2019... Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eski metin yazarı ve AKP eski Ankara Milletvekili Aydın Ünal, kişisel Twitter hesabından şunları paylaştı: “Medya/sosyal medyada AK Parti adına konuşuyor algısına sahip, belli mecralardan yemlenen, operasyoncu, şantajcı çok sayıda ahlaksız figür türedi ve seçim sonucunun böyle çıkmasında epeyce etkili oldular. Bu figürler ve onları yemleyenlerle araya net bir çizgi çekmenin vaktidir... AK Parti kazandığında rakibini ezmeyen, kaybettiğinde de milli iradeye hürmetle teslim olan ama aynı zamanda hakkını da sonuna kadar arayan bir partidir…”

Aydın Ünal


Ve... Aydın Ünal dün yeniden meydana çıktı: “... Yoo! Erken de değil, susma zamanı da değil artık.  31 Mart’ta hezimet yaşattılar. Gereksiz yere seçim tekrarı yaptırdılar. Kötü kampanyayla tekrar hezimete yol açtılar. Boğaz’a nazır yalılarında ‘nasıl da kemirdik’ diye kadeh tokuşturuyor olmalı şu an!”

Yazımı 6 Nisan günlü Karar Gazetesi’nden İbrahim Kiras’ın köşesindeki şu cümlelerle bitiriyorum:

“… Ülkemizdeki seçimlere katılım oranının yüksekliği de demokrasiye olan inancımızın bir göstergesi olmaktan ziyade devleti yönetme yetkisinin ‘bizden olmayanların’ eline geçmesine engel olmaya yönelik refleksin ifadesi.”

Soru şu ve yanıtını verecek isim de belli: 23 Haziran’da Tayyip Erdoğan’a kim ya da kimler kaybettirdi?