Aslında ismi “1. Anabakım Merkez Komutanlığı” idi.
Daha da geriye gidersek, “Topçu Alayı”.
Ancak Sakarya’da, Arifiye’de bu isimler vatandaşlara çok şey ifade etmez.
Çünkü onlar “Tank Palet” der.
Sakarya, İzmit’in ilçesiydi. Arifiye de Sapanca’nın nahiyesi.
Bölgede Kafkaslardan, Balkanlardan gelen göçmenler yeni bir yaşam inşa ediyordu.
1940 yılında Türkiye’nin en önemli eğitim devriminin mimarları (dönemin Milli Eğitim Bakanı) Hasan Ali Yücel ve İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç, Arifiye’de bir köy enstitüsü açmaya karar verince nahiyenin kaderi değişmeye başladı.
Çevre il ve ilçelerden gelen öğrenciler, az sayıda enstitüden birinin orada olması, Arifiye’nin duyulmasını, bilinmesini sağladı. Tıpkı Cilavuz, Hasanoğlan  ve Kepirtepe gibi.
Ardından ünlü “Topçu Alayı” geldi Arifiye’ye.
Derken zırhlı birliklerimizin can damarı olan 1. Anabakım Merkez Komutanlığı.
Tank Palet, yan sanayisini de getirdi. Çok fazla atölye kuruldu çevrede. O atölyeler büyüdükçe, iş imkanları arttıkça Arifiye köyü dışarıdan göç almaya başladı.
Türkiye’nin Kıbrıs Barış Harekatı’nda kullandığı o ünlü benzinli, harekat sığası az, 90 mm topu olan M48 Patton tanklarından 183’ü 1980’den sonra Arifiye’de dönüştürüldü. Dizel motor, pasif gece görüş cihazları eklendi, top çapı 105 mm’ye çıkarıldı.
TSK’nın envanterinde uzun süre kullanılan M48T5 tankları, Arifiye’nin eseri oldu.
Bu işlere girince, durulmuyor tabii.
Suriye’de ve Irak’ta terörle mücadelede kullanılan ve 155 mm’lik her türlü NATO mühimmatını atabilen o ünlü “Fırtına obüsleri” de Poyraz mühimmat araçları da Arifiye’de üretilmeye başlandı.
Hepsinden önemlisi, zırhlı birliklerin elindeki Alman kökenli Leopard-1 tanklarının modernizasyon adresi de Arifiye oldu.
2014’te fabrika görücüye çıktığında verilen brifingden anımsıyorum: Arifiye’de zırhlı araçların hemen her parçası yenilenebiliyor, klasik optik sistemler, palet sistemleri üretiliyor, yakıt, yağ analizleri yapılıyor, eğitimler veriliyor(du).
Arifiye bugün 43 bin nüfuslu bir yerleşim yeri ise bunda Köy Enstitüsü ile Tank Palet’in rolü büyük.
Son dönemde, hurdaya çıkarılmış palet yığınlarının yarattığı kirlilikle de gündeme gelmişti Tank Palet.
Ancak, bugünlerde başka bir nedenden dolayı gündemde.
Bir köyün kaderini değiştiren o Tank Palet özel sektöre devredildi.
Hem de şeffaf olmayan, haklı soruları yanıtsız bırakan bir yöntemle.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan,  endişeleri gidermek için, “Mevcut personelin tasfiyesi, işinden, aşından ekmeğinden edilmesi asla söz konusu değildir. Burada çalışan arkadaşlarımızın özlük haklarında bir eksilme olmayacaktır. Tank palet fabrikasına 40 – 50 milyon dolar yatırım yapılacaktır. Burada yapılan iş de özelleştirme değildir. İşletme hakkının belirli kısıtlamalar dahilinde BMC’ye devridir” dedi.
Son Cumhurbaşkanlığı seçiminde Arifiye halkının yüzde 90’ı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dan yana oy kullanmıştı.
Büyük ihtimalle kendisinin bu sözlerine duydukları güven tam olacaktır.
Ancak, en basitinden başında bir albay bulunan, asker mühendislerin sivil işçilerle birlikte çalıştığı, TSK’nın merkez komutanlıklarından birinin bünyesindeki fabrikanın özel sektöre hangi yöntemle devredileceğinin Türkiye’ye, hele hele Arifiye halkına detaylıca anlatılmalıydı.
Ya da ne bileyim, silahlı kuvvetlerimizin önemli bir komutanlığının devredildiği şirketin yüzde yüz milli mi yoksa Katar ortaklı mı olduğunu hepimizin, özellikle de Arifiye halkının bilmeye hakkı var.
Bu arada son zamanlarda, etraftaki entrikalara bakıp, “ülkenin bekası” konusunu kararlı bir şekilde gündemde tutan Sayın Devlet Bahçeli’nin bu devir konusundaki samimi görüşlerini gerçekten merak ediyorum.